Yahaya, NTE'nin halen ağırlıklı olarak madencilik yoluyla elde edildiğini ancak elektronik atıklardan geri kazanımın giderek önem kazandığını ve Türkiye'nin de bu alanda önemli potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, "Eğer Türkiye bu bölgede kilit oyunculardan biri olmak istiyorsa, özellikle işleme tesislerine odaklanması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Elektronik atıklardan NTE işlemenin klasik madencilikten önemli ölçüde ayrıştığına değinen Yahaya, birincil madencilikte kaynakların genellikle oksit ya da karbonat formunda bulunduğunu, elektronik atıklarda ise NTE'nin devre kartları, çipler, mıknatıslar ve hurda uçaklar gibi çok farklı bileşenlerde yer aldığını anlattı.
Yahaya, birçok teknolojik üründe yüksek miktarda NTE bulunduğuna ve bu maddeleri geri kazanım yoluyla işleyebilen ülkelerin gelecekte avantajlı konuma geçeceğine dikkati çekerek, "Mıknatıs geri dönüşüm teknolojisinde kim lider olursa, dünyayı da o kontrol eder. Yenilenebilir enerji çağında bu çok kritik. Gelecekte kentsel madencilik teknolojisine sahip olanlar küresel lider olacak." diye konuştu.
Dünyanın 2030'a kadar Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne odaklandığını, bu tarihten sonra da tüm faaliyetlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterleriyle uyumlu hale gelmesiyle birincil madencilik faaliyetlerine bağımlılığın azalacağını anlatan Yahaya, "Bugün kentsel madencilikte açık bir lider yok, teknoloji hala deneme aşamasında. Ancak elektronik atık ihracatının önümüzdeki yıllarda daha da kısıtlanacağını düşünüyorum. Elektronik atığı ve işleme teknolojisini kontrol eden ülkeler Çin'e bağımlılığı azaltabilir." görüşünü paylaştı.
Yahaya, bu çerçevede Malezya ile Türkiye arasında olası bir işbirliğine de işaret ederek, "Teknoloji henüz ölçeklenmiş değil ancak pilot ölçekte umut verici sonuçlar var. Türkiye bu alana ilgi gösterirse, birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz." diye konuştu.