AKİT MENÜ

Dünya

2026'da nükleer savaşın çıkabileceği 5 yer

Güncelleme Tarihi:

Savunma uzmanı Brent M. Eastwood’a göre nükleer caydırıcılık şimdilik işliyor ancak silah kontrol mekanizmalarının zayıflaması ve yeni aktörlerin güç kazanması, 2026’ya giden süreçte ciddi riskler barındırıyor.

2

Savunma uzmanı Brent M. Eastwood’a göre nükleer caydırıcılık şimdilik işliyor ancak silah kontrol mekanizmalarının zayıflaması ve yeni aktörlerin güç kazanması, 2026’ya giden süreçte ciddi riskler barındırıyor.

3

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle ABD ile Rusya arasında doğrudan nükleer çatışma ihtimali azalsa da, nükleer silahların tamamen devre dışı kaldığı bir dünya hâlâ mümkün değil. Brent M. Eastwood, özellikle Yeni START Anlaşması’nın 2026’da sona erecek olması, Çin’in hızla büyüyen cephanesi ve Kuzey Kore’nin artan kabiliyetleri nedeniyle risklerin yeniden yükseldiğini vurguluyor.

4

Eastwood’a göre nükleer savaş ihtimali düşük olsa da, yanlış hesaplama veya ani krizler 2026 yılında bazı bölgeleri tehlikeli eşiklere taşıyabilir.

5

Olası senaryoların başında Orta Doğu geliyor. İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğu biliniyor ve stoklarında yaklaşık 90 nükleer savaş başlığı bulunduğu tahmin ediliyor.

6

Gazze’deki ateşkes nedeniyle Hamas’a karşı nükleer bir saldırı bugün için olası görünmese de, büyük ve ses getiren bir terör saldırısı İsrail’i aşırı önlemlere itebilir. 1973 Yom Kippur Savaşı’nda “Samson Seçeneği”nin gündeme gelmesi, İsrail’in varoluşsal tehdit algısında nükleer seçeneği masadan tamamen kaldırmadığını gösteriyor. Ayrıca İran’ın nükleer silah elde etmesi durumunda İsrail’in nükleer saldırıyı ciddi şekilde değerlendirebileceği de sıkça dile getiriliyor.

7

Yaklaşık 170’er nükleer savaş başlığına sahip Hindistan ve Pakistan, dünyanın en tehlikeli nükleer rekabetlerinden birini sürdürüyor. Keşmir meselesi iki ülke arasındaki en kırılgan başlık olmaya devam ediyor. Son dönemde hava kuvvetleri arasında yaşanan ciddi çatışmalar, tansiyonun ne kadar hızlı yükselebileceğini gösterdi. Böyle bir krizin kontrolsüz şekilde tırmanması, nükleer alarm seviyelerini tehlikeli noktalara taşıyabilir.

8

ABD ve Rusya’nın aktif ve yedekte binlerce nükleer silahı bulunuyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın dördüncü yılına girmesiyle birlikte Moskova’dan zaman zaman nükleer tehditler geldi. Yeni START Anlaşması, her iki tarafın stratejik savaş başlıklarını 1.550 ile sınırlıyordu. Ancak Rusya’nın anlaşmaya katılımı askıya alması ve sürenin Şubat 2026’da dolacak olması, nükleer dengede büyük bir boşluk yaratıyor. Eastwood’a göre Washington ve Moskova’nın ya bu anlaşmayı uzatması ya da yeni bir silah kontrol mekanizması üzerinde hızla uzlaşması hayati önem taşıyor.

9

Çin, yaklaşık 600 nükleer savaş başlığıyla ABD’nin en önemli nükleer rakiplerinden biri haline geliyor. Pekin’in kıtalararası balistik füzeleri Hawaii ve ABD’nin Batı Kıyısı’nı vurabilecek kapasiteye ulaştı. Çin, Tayvan’a yönelik ABD silah satışlarını gerekçe göstererek silah kontrol görüşmelerine mesafeli duruyor. Eastwood, Trump ve Xi Jinping arasında olası bir 2026 zirvesinin nükleer silah kontrolü açısından kritik bir fırsat olabileceğini belirtiyor.

10

Kuzey Kore’nin yaklaşık 50 nükleer silaha sahip olduğu tahmin ediliyor. Kim Jong Un yönetimi, bu savaş başlıklarını kara konuşlu rampalar ve denizaltılardan fırlatılabilecek balistik füzelerle entegre etmeye çalışıyor. Pyongyang’ın Rusya ile kurduğu askeri ilişkiler ve nükleer teknoloji alışverişi iddiaları, tehdit algısını daha da büyütüyor. Bu gelişmeler, Güney Kore’de nükleer silah edinme tartışmalarını da yeniden gündeme taşıyor.

11

Brent M. Eastwood’a göre 2026’da nükleer savaş çıkması “pek olası değil”, ancak riskler geçmiş yıllara kıyasla daha yüksek. Yayılmanın artması ve silah kontrol anlaşmalarının zayıflaması, küresel güvenliği kırılgan hale getiriyor. Eastwood, ABD, Rusya ve Çin başta olmak üzere nükleer güçlerin yeni anlaşmalar yapmaması halinde, caydırıcılığın tek başına yeterli olmayabileceği uyarısında bulunuyor. Haber Kaynağı: National Security Journal