Dünya tarihinde “Broken Arrow (Kırık Ok)” olarak adlandırılan nükleer kazalar zincirinde, altı nükleer silah hala kayıp.

Dünya tarihinde “Broken Arrow (Kırık Ok)” olarak adlandırılan nükleer kazalar zincirinde, altı nükleer silah hala kayıp.

Dünyada resmen kayda geçen “Broken Arrow (Kırık Ok)” vakası bulunuyor. Bu tanım, nükleer silahların karıştığı kazaları, yanlışlıkla atılmaları, radyoaktif sızıntıları ya da tamamen kaybolmalarını kapsıyor. Bu vakalardan altısında nükleer silahlar ya da kritik parçaları hiçbir zaman bulunamadı.

Bazı olaylarda bombalar nükleer patlamaya yol açabilecek “çukur” (pit) içermese de, ABD kayıtlarında nükleer silah statüsünde değerlendirilmeye devam etti.

Ocak 1966’da İspanya’nın güneyinde bir B-52 bombardıman uçağı ile bir KC-135 yakıt ikmal uçağı havada çarpıştı. B-52’den düşen dört adet Mark 28 hidrojen bombasından ikisi konvansiyonel olarak patladı ve çevreye radyoaktif madde saçıldı. Bir bomba karada, biri ise denizde kayboldu. Denizdeki bomba, uzun ve riskli bir operasyonun ardından bulunabildi.

Şubat 1950’de Alaska’dan Teksas’a uçan bir B-36 bombardıman uçağı motor arızası yaşadı. Mürettebat, Mark 4 atom bombasını Pasifik Okyanusu’na bıraktı.

Eğitim amaçlı bir maket olarak değerlendirilen bu bomba nükleer patlama yaratmadı ancak konvansiyonel patlama gerçekleşti. İçindeki uranyum hiçbir zaman bulunamadı.

Mart 1956’da Florida’dan Fas’a iki nükleer silah taşıyan bir B-47, havada yakıt ikmalini tamamlayamadı ve Akdeniz üzerinde kayboldu. Uçak, mürettebat ve nükleer bombalar bir daha bulunamadı.

Şubat 1958’de bir B-47, Georgia eyaletindeki Tybee Adası açıklarında 7.500 poundluk Mark 15 nükleer bombasını Savannah Nehri’ne bırakmak zorunda kaldı. Bomba patlamadı ancak bugüne kadar bulunamadı.

Ocak 1961’de Kuzey Karolina üzerindeki bir B-52’den iki nükleer bomba düştü. Biri paraşütle yavaşlayarak kurtarıldı, diğeri ise toprağa gömüldü ve hiçbir zaman çıkarılamadı.

Aralık 1965’te USS Ticonderoga uçak gemisinden kalkışa hazırlanan bir A-4E Skyhawk, üzerinde nükleer silahla birlikte Filipin Denizi’ne düştü. Ne uçak ne de bomba bulundu. ABD Donanması, enkazın denizin derinliklerinde olduğunu değerlendiriyor.

Bu olayların ortak noktası, ABD ordusunun zamanla bu kayıplar için aktif arama ve kurtarma çabalarını sonlandırması oldu. Derin denizlerde ya da toprağın altına gömülü olduğu düşünülen nükleer silahların bulunmasının pratikte mümkün olmadığı kabul ediliyor.

Her ne kadar bu “Kırık Ok” vakaları küresel bir nükleer savaşa yol açmamış olsa da, onlarca yıldır kayıp olan nükleer silahlar, Soğuk Savaş döneminin ne kadar tehlikeli bir eşikte ilerlediğini hatırlatmaya devam ediyor. Haber Kaynağı: Dr. Brent M. Eastwood - National Security Journal