Taze balık, yerel peynirler, köylerden gelen sebzeler, yöresel otlar ve geleneksel üretim yöntemlerinin modern mutfak teknikleriyle bir araya geldiğini vurgulayan Duran, şu ifadeleri kullandı:
'Bu durum, yerel kaynakların doğru kullanımıyla uluslararası standartlarda bir mutfak dili oluşturulabileceğini gösteriyor. Çiftlikten sofraya anlayışı, geçici bir gastronomi modası değil. Bu yaklaşım, doğaya saygılı üretimi, bilinçli tüketimi ve mutfakta etik sorumluluğu temsil ediyor. Bu bir trend değil, kültürel bir dönüşüm. Yerel kaynaklara dayalı mutfak, uzun vadede hem çevresel hem de kültürel sürdürülebilirliğin anahtarı.'
Duran, kalıcı bir dönüşüm için restoranların yanı sıra üreticiler, akademi ve tüketicilerin de sürecin aktif parçası olması gerektiğini, yerel ürün bilincinin yaygınlaştırılmasının gıda sisteminin geleceği açısından kritik öneme sahip olduğunu sözlerine ekledi.