Bilim insanlarından gelen son haberlere göre, kronik bir iltihaplı cilt hastalığı olan sedef hastalığında, şeker yapıların hastalığın gelişiminde etkisini artırdığı kritik rol oynadığını gösteriyor.

Bilim insanlarından gelen son haberlere göre, kronik bir iltihaplı cilt hastalığı olan sedef hastalığında, şeker yapıların hastalığın gelişiminde etkisini artırdığı kritik rol oynadığını gösteriyor.

Bilim insanları, kronik bir iltihaplı cilt hastalığı olan sedef hastalığında, bağışıklık hücrelerini deriye yönlendiren beklenmedik bir mekanizmayı ortaya koydu. Science Signaling dergisinde yayımlanan yeni araştırma, bağışıklık hücrelerinin yüzeyinde bulunan ve glikan olarak adlandırılan şeker yapıların hastalığın gelişiminde kritik rol oynadığını gösteriyor.

Lancaster Üniversitesi’nden Dr. Amy Saunders ve Manchester Üniversitesi’nden Dr. Douglas Dyer liderliğinde yürütülen çalışmada, bağışıklık hücrelerinin kan dolaşımından çıkarak iltihaplı cilt dokusuna ulaşma süreci ayrıntılı şekilde incelendi. Araştırmanın ilk yazarı ise şu anda MIT’de görev yapan Dr. Megan Priestley oldu. Vücuttaki pek çok hücre, özellikle kan damarlarını çevreleyen hücreler, glikokaliks adı verilen yoğun bir şeker tabakasıyla kaplı. Bu jel benzeri yapı, hücreleri fiziksel ve kimyasal strese karşı korurken aynı zamanda bağışıklık hücrelerinin hareketini düzenliyor.

Araştırma, bağışıklık hücrelerinin de kendi glikokaliks tabakasına sahip olduğunu ve sedef hastalığı sırasında bu tabakayı bilinçli olarak “dökerek” kan damarlarından çıkıp deri dokusuna geçebildiğini ortaya koydu. Bu bulgu, daha önce yalnızca damar hücrelerinin glikokaliksinin değiştiği yönündeki yaygın varsayımı sorguluyor.

Glikokaliksin dökülmesi, normal koşullarda bağışıklık hücrelerinin enfeksiyonla mücadele etmesi için gerekli bir süreç olarak görülüyor. Ancak sedef hastalığında bu mekanizmanın aşırı çalışması, bağışıklık hücrelerinin deride birikmesine ve kronik iltihaplanmaya yol açabiliyor.

Araştırmacılar, bu sürecin yalnızca sedef hastalığı değil, diğer iltihaplı hastalıkların anlaşılması açısından da önemli olabileceğini belirtiyor.

Dr. Saunders, bağışıklık hücrelerinde glikokaliksin rolünün anlaşılmasının, iltihaplı hastalıkların tedavisinde yeni hedefler sunabileceğini ifade etti. Dr. Dyer ise bağışıklık hücrelerinin dokulara geçişini kontrol etmeye yönelik ilaçların, hem enfeksiyonların hem de kronik iltihaplı hastalıkların tedavisinde umut vadettiğini vurguladı.

Uzmanlara göre bu keşif, bağışıklık hücrelerinin hareketini hedefleyen ilaç geliştirme stratejilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayabilir.