LİRBOTEN KOME
Antalya kent merkezine 15 km. kadar kuzeyde, Varsak kasabası civarında bulunan bu yer, Antik devirde Perge’ye bağlı bir köydü.Pamfilya ovasının ikinci terasının kenarında, kayalardan oluşan doğal bir surla çevrilmiş, çukurca bir alanda kurulmuş olan Lirboten Kome kentinin ana girişini kalıntıların güneydoğu tarafındaki çöküntü meydana getirmektedir. Her tarafı çalılar bürümüş olduğundan harabe içinde dolaşmak biraz yorucudur.
Burada görülebilecek başlıca eserler arasında, Roma İmparatorluğu devrinin ilk yüzyılına ait bir kule, olasılıkla 5. yy’a ait iki kilise ve varlığı İ.S. 2. yy’a kadar uzanan mezarlardır.
Kiliseler zaman zaman birçok değişiklikler geçirmiş ve uzun süre kullanılmıştır. Birincisi üç nefli bir bazilika olup, alt tarafındaki izlerden anlaşıldığı üzere, semerdam şeklinde bir çatı ile örtülü idi. İkinci kilisenin ise yine üç nefli bir bazilika olduğu anlaşılıyor. Kilisenin avlusunda (Atrium) direkli galeri kalıntıları göze çarpar. Önemli bir eser de kapağında kör bir karı-kocayı tasvir eden mezar anıtıdır. Yazıtı, mezarın İ.S. 2. yy’a ait olduğunu göstermektedir. Mezarların çoğunluğunu köşeleri akroterli, semerdam şeklinde kapakları olan ve sanduka kısmı kayalardan oyulmuş mezarlar oluşturmuştur.
Antik Katarraktes (Düden Çayı) burada iki defa meydana çıkar, Yukarı Düden’e kayalara oyulmuş basamaklarla, Aşağı Düden’e ise bir rampa ile inilir. Bu rampa üzerinde araba tekerleklerinin bıraktığı derin oyuntular hala görülür. Bugün olduğu gibi ilk çağlarda da köyün suyu bu düdenlerden sağlanmıştır.
Düden’in burada meydana getirdiği şelale görülmeye değer olduğu kadar, Büyük İskender’in Perge’den Termessos’a geçerken, Aspendos’tan haraç olarak aldığı atlarını burada suladığına dair rivayetler nedeniyle büyük bir tarihi önem taşımaktadır. İskender’e izafeten bu Varsak’taki şelaleye "İskender Şelalesi" de denir.