Aktüel
Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si ve başka kaynaklarda da detaylı şekilde yer alan bu tarihi hırsızlık girişimi, Sultan Polat’ın kitabı ‘Evliya Çelebi ve Ahit Sandığı’nda da etraflıca anlatılıyor… İşte 12. yüzyılda yaşanan o olayın detayları…
“Muhammed’in (a.s.m.) naaşını İspanya’ya getirirseniz defnedip İspanya’yı kabe ederiz. Ve her sene yetmiş seksen bin Arap ve Etrak gelirse yüzer altın haraç alıp ziyaret ettiririz.”
Bu satırlar 12. yüzyılda yazılmış bir mektuba ait. Nakleden Evliya Çelebi. Mektubun yazarı ise dönemin papası. Olay, 1150 ile 1174 arası bir tarihte geçiyor.
Doğu Akdeniz’de İslam birliğini sağlayan Nureddin Zengi, bir gece rüyasında Hz. Muhammed’i (a.s.m.) görür. “Yetiş ya Nureddin! Sana şehadet nasip olacak!” demektedir. Gece yarısından gün doğumuna kadar geçen dar vakitte altı bin adam toplayan Nureddin Zengi, Şam’dan Medine’ye tam üç yüz menzil konaklamalık yolu üç gün üç gecede alır.
Medine’ye varır varmaz bir ziyafet verir ve bütün şehri davet eder. Ancak Peygamberimiz'in (s.a.v.) rüyasında gösterdiği gayri müslümlerin hiçbiri yemekte yoktur.
Medinelilerin hepsinin neden davete katılmadığını sorunca, yalnızca kendi halinde meczupların gelmediği cevabını alır. Zaten yemekte içmekte gözü olmayan, bütün vaktini ibadetle geçiren gariplerdir gelmeyenler. Gündüzleri hep oruçludurlar.
Oysa gerçekte, Papa’nın tebdil-i kıyafet Medine’ye gönderdiği 20 adamıdır Medine ahalisi içinde yemeğe katılmayanlar. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kabr-i şerifinin yanında ev tutan bu papazlar, ellerinde Kuran, beş vakit namazında, gözü gönlü tok Müslüman profili çizmektedirler.
Hepsi iyi derecede Arapça bilen bu hafiyelerin kimi şehirde hamallık yapmakta, kimi sokakları süpürmekte, kimi hamamlarda ateş yakmaktadır. Geceleri de sabaha kadar nöbetleşe tünel kazmaktadır.
Nureddin Zengi’nin emir buyurmasıyla getirilirler. Nureddin Zengi o an tanır rüyasında kendisine gösterilen naaş hırsızlarını. Hemen gidip odalarını ararlar. Kazma, kürek, tünel kazmada kullanılan ne varsa bulurlar. Tünele bir girerler ki, kabre varmaya bir karış kalmış.
Adamları sorguya alınca olayın sebebi anlaşılır; bütün ticaret merkezlerinin Müslüman’ların egemenliğine girmesi, İspanya’nın gelirlerini azaltmıştır.
Peygamberimizin naaşını İspanya’ya götürerek hem Arapları kendilerine boyun eğdirmek hem de hacılardan yüklü paralar kazanmak istemektedirler. Araplara karşı zafer kazanmanın başka yolu kalmadığını düşünmektedirler.
Bunun üzerine Nureddin Zengi, Şam’dan ustalar ve mimarlar getirtir. Tünelleri kapattırır. Bir daha böyle bir olay yaşanmasın diye Peygamberimiz'in kabrine tunçtan bir sanduka yaptırır.
Kabrin çevresine hendekler kazdırıp içine erimiş demir döktürür. Bir daha tünelle ulaşılamayacak duruma getirtir.
Yıllar sonra Peygamberimizin o gece rüyasında müjdelediği şehitlik mertebesine kavuşacaktır.
Sultan Polat’ın Kapı Yayınları tarafından yayınlanan ve Seyahatname’deki bilgiler ışığında kurgulanan fantastik romanı ‘Evliya Çelebi ve Ahit Sandığı’ ile yeniden gündeme gelen bu olay, Kilise’nin Peygamberimiz'in naaşını çalmak için tertiplediği son girişim olmayacaktır.
Anılan olaydan yaklaşık üç buçuk asır sonra, bu kez Portekizli bir amiral; Alfonso d’Albuquerque de aynı amaçla yola çıkacaktır. Kutsal topraklar bu kez Memlüklülerin elindedir. Ve Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Savaşı’nı kazanıp Memlük Devleti’ne son vermesiyle kutsal toprakları ele geçirmesi sonucu, bu girişim de sonuçsuz kalacaktır.
Son dönemde, Suudilerin Peygamberimizin türbesini yıkma girişimleri de hiç şüphesiz sonuçsuz kalacaktır. Allah elbette Kabe gibi “Habibinin” türbesini de koruyacaktır.
Nurettin Zengi Kimdir? 1146-1174 yılları arasında Büyük Selçuklu Devleti’nin Halep Atabeyidir. Melik-ül Adil sıfatıyla anılır. Oğuzların Avşar boyundandır.
En büyük hayalini gerçekleştirerek İslam Birliği’ni kurmuştur. Bu sayede komutanı Selahattin Eyyubi Kudüs’ü fethetmiştir.
Eğitim ve öğretime çok değer veren bir hükümdardır. İlk Darül Hadis de Zengi tarafından kurulmuştur. Hizmete açtırdığı rasathanede güneş saati yaptırmıştır. Çağının en büyük hastanesi de onun eseridir.
Ömrünü Haçlılarla mücadeleye adayan Nureddin Zengi’nin, gerçekleştiremediği tek hayali, Konstantiniyye’nin fethidir. Mezarı Şam’daki Nuriye Medresesi’ndedir.