Yaşam
Uyanış hayranları bu tarihi olaya kilitlendi! İslâmiyet’i kabul etmemişlerdi… Çıkan isyan sonrası Sultan Alparslan fırtınası
TRT’de milyonları ekrana bağlayan Uyanış Büyük Selçuklu’nun yeni sezonu heyecanla bekleniyor.
Yaşam
TRT’de milyonları ekrana bağlayan Uyanış Büyük Selçuklu’nun yeni sezonu heyecanla bekleniyor.
TRT’de milyonları ekrana bağlayan Uyanış Büyük Selçuklu’nun yeni sezonu heyecanla bekleniyor.
Sultan Alparslan döneminin anlatılacağı yeni sezonda dizi kadrosunda önemli değişiklikler oldu.
Buğra Gülsoy, Gürkan Uygun, Hatice Şendil, Ekin Koç gibi isimler diziden ayrılırken, Barış Arduç ve Fahriye Evcen gibi önemli isimler dahil oldu.
Barış Arduç’un Sultan Alparslan’ı oynayacağı açıklanırken, Fahriye Evcen’in de Aka Hatun’u oynayacağı iddia ediliyor.
Dizi hayranları yeni sezonu merakla beklerken, Sultan Alparslan döneminde neler olup bittiğini şimdiden araştırmaya başladı. Wikipedia ve İslam Ansiklopedisi gibi kaynaklardan değişik bilgiler edinildi.
Dizinin kadrosuna yeni oyuncuların da katılacağı bekleniyor. O dönemde Bizanslılar ile ciddi mücadelelere giren Selçuklu Devleti’nde Alparslan ve Kirman Meliki Kavurd’un yaşadıkları dikkat çekti.
İşte Alparslan dönemindeki o tarihi olaylar: Alparslan Doğu Anadolu’ya geçerek Bizanslılar’ın elinde bulunan, bölgenin en müstahkem şehri Ani’yi kuşattı. Bir aydan fazla devam eden muhasara ve çok şiddetli çarpışmalar sonunda şehir Selçuklular’ın eline geçti (16 Ağustos 1064).
Zaptı imkânsız sanılan Ani’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesi Doğu’da ve Batı’da büyük yankılar uyandırmış, Halife Kāim-Biemrillâh özel elçisiyle gönderdiği mektubunda takdir ve tebriklerini bildirerek Alparslan’a “Ebü’l-feth” lakabını vermiştir.
Ani’nin düşmesi üzerine Kars prensi Gagik (Hayık) Alparslan’ı Kars’a davet ederek büyük törenlerle karşıladı ve tâbiiyetini sundu.
Alparslan, Kirman Meliki Kavurd’un isyankâr tutum takındığı haberinin gelmesi üzerine Doğu Anadolu’daki harekâtını yarım bırakarak Rey’e döndü ve oradan Hemedan’a geçti (Aralık 1064).
Kavurd’un af dilemesiyle sonuçlanan bu olaydan sonra, Horasan melikliği sırasında oturduğu Merv’e giden Alparslan kışı orada geçirerek idarî düzenlemelerle ve hânedan mensuplarının çeşitli bölgelere melik ve emîr tayin edilmeleriyle meşgul oldu.
1065 sonbaharında büyük bir ordu ile Hârizm’e hareket eden Alparslan, Mangışlak taraflarında, İslâmiyet’i kabul etmemiş Türk ve Moğollar ile iş birliği yaparak kervanlara saldıran ve kargaşalık çıkaran Türkmen kabilelerini bozkırlara doğru uzaklaştırdı.
Daha sonra Kıpçaklar’ı itaat altına alıp doğuya yöneldi ve Mâverâünnehir’de fetihlerde bulundu. Siriderya kenarındaki Cend şehrinde bulunan atası Selçuk’un mezarını ziyaret etti ve kendisini uzak mesafeden hediyelerle karşılayan Cend hanının topraklarını Melikşah’ın hükmü altında Selçuklular’a bağlayarak seferini tamamladı.
Alparslan’ın asayişi temin amacıyla başlattığı doğu seferi, Hazar denizinden Taşkent’e kadar bütün toprakların büyük bir kısmı savaşmaya dahi gerek kalmaksızın Selçuklu hâkimiyetine girmesiyle sonuçlanmıştır.
Alparslan’ın Horasan’a döndükten sonra muhteşem bir törenle oğlu Melikşah’ı veliaht tayin etmesi (Temmuz 1066) ve Selçuklu topraklarının tamamında onun adının da hutbelerde okunmasını emretmesi üzerine Kirman Meliki Kavurd 1067 yılı başlarında isyan etti.
Kavurd, Kirman’a yürüyen Alparslan’ın öncü kuvvetleri karşısında gönderdiği ordunun dağılması üzerine yine af dilemek zorunda kaldı. Alparslan’ın, ağabeyi Kavurd’u affetmesi, ayrıca kızlarına büyük miktarda çeyizlik vermesi onu iyilikle kendine bağlamaya çalıştığını göstermektedir.
1067 yılını Kavurd ve onun arkasından isyan eden Şîraz Meliki Fazlûye ile uğraşarak geçiren Alparslan, 1068 yılı başlarında ikinci defa Kafkasya üzerine yürüdü.
Amacı bu defa bütün Azerbaycan’ı bir daha huzursuzluk kaynağı olmayacak şekilde Selçuklular’a bağlamaktı. Çünkü Kavurd’un daha önceki isyanı ile yarım kalan birinci Kafkas seferinden sonra hemen bütün prensler baş kaldırmış durumda idiler.
Beraberinde Nizâmülmülk ve ünlü kumandanlarından Savtegin de bulunan Alparslan, Tiflis dahil Kartli, Şirak, Vanand, Nig, Gugark, Arrân ve Gence gibi Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerinde hüküm süren küçük prenslikler ile Şeddâdî emîrlerini hâkimiyeti altına aldı.
Ancak, Alparslan’a bağlılıklarını arzeden ve hatta birkaçı kendi istekleriyle İslâmiyet’i kabul eden bu prenslerin kesin şekilde Selçuklu hâkimiyetine girmeleri, ertesi yıl tekrar bölgeye gönderilen Savtegin’in harekâtı ile gerçekleşebilmiştir.