Böceklerin Türkiye'ye Artvin ve İstanbul olmak üzere iki noktadan girdiğini söyleyen Hızal, "Üç yüzden fazla bitki türü ile beslendiği tespit edilmiş. Bu türün en önemli özelliği, sokucu, emici ağız yapısına sahip olması. Böylelikle besleneceği bitkinin içerisine bu ağız yapısı ile giriyor, salgıladığı enzimlerle bu bitkinin protein, yağ ve liflerini emerek bitkiye zarar veriyor. Özellikle tohumlarda ciddi kayıplara sebep olabiliyor." dedi.

İstanbul'da özellikle Çekmeköy ve Sarıyer'de ormanlık alanın yakınındaki binaları, kahverengi kokarca böceği sardı. Zararsız olduğu belirtilse de böcekler, yaydıkları koku sebebi ile alerjiye neden olabiliyor.

Sarıyer'de camları açmaya çekindiklerini söyleyen Nazar Yıldız, "Yaklaşık iki senedir ne zaman camları açsak doluşuyorlar. Çok fazla var, öldürdüğümüz veya dokunduğumuz zaman çok pis kokuyor" dedi.

Yıldız, sivrisinekler için yapılan ilaçlamaların etkili olmadığını belirtti.

Çekmeköy'de de ormanlık alanın yakınındaki binalarda oturan Zeynep İskender ise geçen sene de benzer bir durum yaşadıklarını dile getirdi.

Camları açamadıklarını söyleyen İskender, "Tel taktırdık ama telden içeri giriyorlar, evi havalandıramıyoruz. Balkona hiçbir şekilde çıkamıyoruz. İstila etmiş durumdalar her tarafı. İlaçlama yapmaya çalıştık ama çok fazla fayda göstermedi" dedi.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Hızal, böceğin istilacı bir tür olduğunu söyledi.

Böceklerin Türkiye'ye Artvin ve İstanbul olmak üzere iki noktadan girdiğini söyleyen Hızal, "Üç yüzden fazla bitki türü ile beslendiği tespit edilmiş. Bu türün en önemli özelliği, sokucu, emici ağız yapısına sahip olması. Böylelikle besleneceği bitkinin içerisine bu ağız yapısı ile giriyor, salgıladığı enzimlerle bu bitkinin protein, yağ ve liflerini emerek bitkiye zarar veriyor. Özellikle tohumlarda ciddi kayıplara sebep olabiliyor." dedi.

Hızal, "Özellikle Eylül sonu Ekim başı, havaların soğumaya başladığı dönemde yer arıyor. Binalardaki ısı değişimleri onları cezbediyor ve oralara gidebiliyor. Özellikle binalar daha korunaklı, evlerin içi, çatı altları, kapı arkaları, kitaplık arkaları çok ciddi saklanabileceği yerler" dedi. İnsanlar için de rahatsızlık verici bir tür olduğunu söyleyen Hızal, "Oldukça büyük bir tür, uçarken çıkardığı ses, ayrıca dokunulduğunda ve ezildiğinde kötü bir koku yayması insanlar için hoş karşılanmıyor. Özellikle evin içerisinde dolaşması rahatsızlık veriyor" diye konuştu.

Doç. Dr. Hızal, "Bunlarla mücadele yöntemleri arasında değişik yöntemler var. Kimyasal mücadele, biyolojik mücadele ancak kimyasal mücadelenin bir dezavantajı var. Attığınız ilaç hedef türümüz olan bu tür dışında başka canlıları da öldürme durumunda olduğu için kimyasal mücadele sıkıntılı. dedi. Böcekle biyolojik mücadele için çalışmaların başlandığını kaydeden Hızal, "Bunun birkaç türü var ama Türkiye'de doğal tür olarak bulunmuyor. Yurt dışından getirilmesi planlanıyor. Bunun da başarılı olmama ihtimali var. Çünkü Türkiye doğasında olmadığı için bu böceklerin uyum sağlaması önemli. Uyum sağlarsa başarılı olacağız" ifadelerini kullandı.