GELİYOR GELMEKTE OLAN
Sözü edilen “bilinç devrimi” ve açılımların savunucusu ve takipçisi algı operatörleri, uyuşturucu işindeki sırrı, sanki yeniden ele almışlar, yeni anlamlarla parlatmışlar, yeni tekniklerle dünyaya pazarlamaya çalışıyorlar. “Ailemizin video platformu” Netflix’le geliyor galiba, gelmekte olan…
DEVLET MÜDAHALE ETMELİ
Uyuşturucu kullanmanın normalleştirildiği filmlerdeki anlatımları Bağımlılık Uzmanı ve Psikiyatrist Prof. Dr. Defne Tamar Gürol’a sorduk.
Bağımlılık yapmayan, zararsız uyuşturucular da var mıdır?
Bağımlılık, uyuşturucunun zarar verici sonuçlarından sadece bir tanesi, en yıkıcısı… Hangi gruptan olursa olsun uyuşturucu kullanmak bir yaşam tarzıdır ve bu haliyle dahi yıkıcıdır. Üreterek, severek, mücadele ederek, paylaşarak, fedakârca yaşamanın sağlayacağı doyumdan sonsuza dek vazgeçilir, hiçlik ve yokluğun sarmalında kaybolunur. Örneğin bir sanatçı resim yapmak, beste yapmak için zihin durumunu değiştiren bir maddeye ihtiyaç duyuyorsa bu da bir çeşit bağımlılıktır.
‘BİZ ONLARDAN GÜÇLÜYÜZ’
Uyuşturucunun beyin açtığı, yaratıcılık, motivasyon ve başarıya olumlu etki yaptığına dair anlatımlara ne söylerisiniz?
Nasıl bir kandırmacadır bu! Uyuşturucuların tümü bilişsel işlevleri bozar. Düşünme, muhakeme yapma, dikkat, bellek gibi bilişsel işlevlerde bozulma, özellikle genç beyinler olmak üzere her yaştan insanda geri dönüşsüz hasarlar bırakır… Anlatımlarda uyuşturucuların en yıkıcı etkisi olan “zihin değiştirme” yüceltilerek “cambaza bak” yapılıyor. Mesele şu: kimyasal bir etki ile zihnimizi değiştirmek mi, yoksa en değerli hazinelerimizden olan bilişsel işlevlerimizi korumak mı?
Bu, kabul edilebilecek bir şey değil. Onlar her türlü pis propaganda araçlarını kullansalar da biz onlardan güçlüyüz.
Tıp dünyasında veya sosyal hayatta uyuşturucuya bakış konusunda tabular mı var?
Tabu mabu diyerek olaya sempati katılmaya çalışılmasını çok yanlış buluyorum. Bir grup uyuşturucunun reklamını yapan bu sözde belgeseller, uyuşturucu kullandığı için eğitimine devam edemeyen, psikiyatri kliniklerinde yatarak tedavi olmak zorunda kalan, uyuşturucu etkisinde yaşadıkları yanılsamalar sonucu yüksekten düşen, hayatını kaybeden sayısız örneğe yer vermiyor. Popüler kültürden birkaç ünlünün, onlardaki yıkıcı etkilerini kestiremediğimiz öznel deneyimlerini mutlak gerçeklik gibi sunuyor.
ÇOCUKLARI KORUMAKLA YÜKÜMLÜ SORUMLULARA…
Tüm bu anlatımlara, algı çalışmalarına karşı ne yapılmalı peki, toplum nasıl korunmalı?
Batı’dan gelen her “malûmatı” sorgusuz sualsiz kabul etmeye hazır genç beyinlerin böyle hoyratça kirletilmesine devlet sessiz kalmamalıdır. Bu tür anlatımlar ve yayınlar, değerler sisteminin tümünü tuzla buz etmeye hizmet eder. Çocuklarını korumakla yükümlü olan bütün sorumluları, en başta hükümetleri bu tür içerikleri denetlemeye, müdahale etmeye davet ediyoruz.
Kaynak: Aydınlık