Doç. Dr. Özer, özellikle yeni imara açılacak alanların detaylı şekilde incelenerek belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Çünkü her zemin aynı davranmıyor. Bazı zeminler deprem anında deprem dalgalarını büyüten özelliklerde, bazısı ise etkilemeyecek alanlarda, yani daha çok kayalık diye tabir ettiğimiz alanlar deprem açısından daha sağlam. Dolayısıyla, yeni imara açılacak alanlarda ovalardan ve sulak alanlardan ziyade daha sağlam zeminleri tercih etmeliyiz." dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası nerede stresin artıp azalması konusunda birçok araştırmacı tarafından hesaplama yapıldığını ve bu sürecin içinde olduklarını aktaran Özer, sonuçların yakında paylaşılacağını ifade etti.
Depremin nerede ve ne zaman olacağından ziyade deprem ülkesinde yaşanıldığının farkında olunması gerektiğini işaret eden Özer, şunları kaydetti:
"Depremin gelecekte muhakkak bir gün bizleri de bulabileceğini unutmamamız gerekiyor. Yapı yaparken sağlam zemin üzerine yerleşerek uygun yapı tekniklerini kullanılarak inşa edilmesi gerekiyor. Kuzey Anadolu Fayı, Türkiye'nin en aktif fayı ve bin 500 kilometre, Doğu Anadolu Fayı ise 500 kilometre uzunluğunda ve bu ikisi Bingöl Karlıova'da birleşiyor. Burada belirli sismik boşluk diye tabir edilen alanlar var. Yani depremler belirli periyotlarda kendini tekrarlıyor. Bu tekrarlama aralıkları dolduktan sonra buralar sismik boşluk olarak ifade ediliyor. Kuzey Anadolu Fayı'nda birçok parça kırıldı, fakat kırılmayan alanlar var. Ülke olarak depremin ne zaman nerede olacağından öte yeni planlama yapılan alanlarda çok dikkatli, detaylı araştırma yapılarak işe başlanılması gerekiyor."