Kurtuluş Tayiz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, İsrail Başbakanı Netanyahu'yu fena köşeye sıkıştırdığına dikkat çekti. “Erdoğan, Netanyahu'ya uluslararası ceza mahkemesinin kapısını gösterdi. En çok Netanyahu'nun dengesini bu bozdu. Türkiye'nin çabaları, diplomatik girişimleri Netanyahu’yu her gün biraz daha köşeye sıkıştırıyor. İsrail ordusunun peş peşe yalanlama videoları çekmesinin sebebi bu. Savaş suçlarını örtbas etmeye veya meşrulaştırma gayreti içindeler. Fakat Türkiye yerinde durdukça Netanyahu hep yargılanma tehdidiyle birlikte yaşayacak” ifadelerini kullanan Tayiz, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

Kurtuluş Tayiz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, İsrail Başbakanı Netanyahu'yu fena köşeye sıkıştırdığına dikkat çekti. “Erdoğan, Netanyahu'ya uluslararası ceza mahkemesinin kapısını gösterdi. En çok Netanyahu'nun dengesini bu bozdu. Türkiye'nin çabaları, diplomatik girişimleri Netanyahu’yu her gün biraz daha köşeye sıkıştırıyor. İsrail ordusunun peş peşe yalanlama videoları çekmesinin sebebi bu. Savaş suçlarını örtbas etmeye veya meşrulaştırma gayreti içindeler. Fakat Türkiye yerinde durdukça Netanyahu hep yargılanma tehdidiyle birlikte yaşayacak” ifadelerini kullanan Tayiz, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

“Binyamin Netanyahu, Gazze'de bir ayda 4 binden fazla çocuk, 10 binden fazla Filistinliyi katlederek temsil ettiği İsrail'i bir "terör devleti"ne dönüştürmeyi başardı. Yalnız, bu gerçeği dünyada en gür, en yüksek sesle dile getiren tek lider Cumhurbaşkanı Erdoğan. Aslında Netanyahu'yu zorlayan tek kişi Erdoğan. Bu yüzden kendini kaybetmiş halde Erdoğan'ı suçlayan açıklamalarda bulunuyor. Bu suçlamalara "hezeyan" diyebiliriz. Neymiş efendim; "Hamas terör örgütüymüş, Erdoğan onları destekliyormuş!" Bilmeyen biri olsa 4 binden fazla çocuğu, 10 binden fazla Filistinliyi 30 günde Hamas öldürdü sanır. Oysa korkunç bombalama videolarını kendisi zevkle paylaştı. Netanyahu Gazze'nin başına 40 gündür ölüm yağdırıyor. Saniyeler, dakikalar boş geçmiyor ki bir Filistinli katledilmesin.

Netanyahu'nun öfkelenmesinin sebebi tabii bambaşka. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyahu'ya uluslararası ceza mahkemesinin kapısını gösterdi. En çok Netanyahu'nun dengesini bu bozdu. Türkiye'nin çabaları, diplomatik girişimleri Netanyahu'nun her gün biraz daha köşeye sıkıştırıyor. İsrail ordusunun peş peşe yalanlama videoları çekmesinin sebebi bu. Savaş suçlarını örtbas etmeye veya meşrulaştırma gayreti içindeler. Fakat Türkiye yerinde durdukça Netanyahu hep yargılanma tehdidiyle birlikte yaşayacak. Ayrıca Netanyahu'nun uluslararası itibarını yerle bir eden de Erdoğan oldu. Batılı liderler yüzlerine astıkları zorlama "üzüntü" ifadesiyle Netanyahu'nun ayağına koşarken; Erdoğan, bölgesel ve uluslararası platformlarda Netanyahu'yu açıkça bir savaş suçlusu olarak takdim etti. Bölge ve dünya liderleriyle yaptığı onlarca görüşmenin konusu İsrail'in Gazze'deki katliamları ve Netanyahu'nun savaş suçlarıydı. Netanyahu'nun Arap liderleri tehdit etmesine sebep olan Riyad zirvesinde başrolünde de Türkiye ve Erdoğan vardı. Çoğu Arap liderin korktuğu (Batılı liderler zaten İsrail destekçisi) İsrail'e "terör devleti" diyerek yüklenmek hafife alınacak bir çıkış değil. Davos'taki "one munite"in devamıdır. "Terör devleti" nitelemesi, İsrail'in uluslararası sistemdeki imajını da yerle bir ediyor. Bu algının Türkiye'de ve dünyada hiç olmadığı kadar güçlendiği bir gerçek.

Erdoğan'ın İsrail devletine ve Gazze'yi kana bulayan Netanyahu'ya yönelik sert eleştirileri aslında Türkiye'nin bölgesel çıkarlarıyla da bağlantılı. Erdoğan, dikkat edilirse ilk kez İsrail'in ulusal kızıl elmasının içinde Türkiye'nin bir kısım toprağının da olduğunu açıkladı. Bu, İsrail devletini aynı zamanda "milli tehdit" kategorisine çıkarır ki, son derece doğru. Terör örgütü PKK'yı Irak, İran ve Suriye'de büyütenler, güçlendirenler ve Türkiye'nin üzerine salanlar küresel siyonist güçlerdir. PKK terörünü Türkiye'nin başına bela ederken amaçları Ortadoğu haritasını İsrail'in istediği doğrultuda değiştirmek. Türk dış politikası İsrail'i şimdi şimdi olması gereken oturtuyor. Türkiye'nin bu pozisyonu İsrail için stratejik önemde kayıp özelliği taşıyor.”