Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, Türkiye'nin doğalgaz ve petrol yataklarını gasp etmeye yönelik bir adım atıldığını ve buna artık cevap vermemiz gerektiğini söyledi.

Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, Türkiye'nin doğalgaz ve petrol yataklarını gasp etmeye yönelik bir adım atıldığını ve buna artık cevap vermemiz gerektiğini söyledi.

Cihat Yaycı, Masterhaber sitesinde "Yine bizden önce davrandılar, yine tepki verdik..." başlıklı yazısında dikkat çeken uyarılarda bulundu. İşte o yazı...

GKRY 20 Aralık 2023 tarihinde ilan ettiği bu mekânsal planlama kararı ve haritası ile KKTC ve Türkiye’nin deniz yetki alanları ve egemenlik haklarını yok saymıştır.

Bilindiği üzere mekansal planlama, fiziki, doğal, tarihi ve kültürel değerleri korumak ve geliştirmek, koruma ve kullanma dengesini öncelerken, boru hatları, askeri eğitim, enerji tesisleri vs için deniz alanlarını belirleyen bir nevi kadastrosudur.

GKRY’nin yayınladığı “Ulusal Denizcilik Mekansal Planı” denizdeki hidrokarbon arama ve sondaj faaliyetlerinden, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği, su altı madenciliği, deniz turizmi, ticareti ve taşımacılığı gibi pek çok denizcilik alandaki faaliyetleri koordine etmeye ilişkin öncelikli hedeflerini içeren bir yönergedir.

GKRY, 2021 yılından beri bu plan üzerinde çalışmış ve 20 Aralık 2023 tarihinde planı GKRY Meclisinden geçirmiştir. Bu plan, GKRY'nin Doğu Akdeniz'de tek taraflı ve haksız bir şekilde petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine devam etmesine olanak sağlamaktadır.

Bakanlar kurulunun kararının ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Denizcilik Bakan Yardımcısı Marina Hatzimanoli yaptığı açıklamada, onaylanan “Denizcilik Mekansal Planı” taslağının hidrokarbon arama sahaları, Doğu Akdeniz gaz boru hattı ve EuroAsia Interconnector projesi gibi enerji alanındaki mevcut ve planlanan tüm deniz projelerini kapsadığının altını çizmiştir.

Ayrıca GKRY Denizcilik Bakanına göre bu plan, GKRY’nin gelecekteki tüm enerji planlarının altyapısını kapsayan hükümleri de içermektedir.

​GKRY, AB’nin desteği ve direktifleri ile hayata geçirdiği bu plan kapsamında yayınladığı haritalarda yine Türkiye ve KKTC’nin Kıbrıs deniz yetki alanlarını gasp ederek kendininmiş gibi gösterdiği görülmektedir.

Bu doğrultuda AB’nin bu alanları Doğu Akdeniz’de kendi dış sınırı haline getirme yönünde planlarına mı hizmet ediyor sorusunu akıllara getirmektedir.

GKRY'nin ulusal denizcilik mekansal planı, Türkiye ve KKTC'nin deniz yetki alanlarını gasp eden, uluslararası hukuka ve bölgesel barışa aykırı bir girişimdir.

Bu plan, Sevilla Üniversitesi haritasının resmen uygulandığıbir başka AB uygulamasını oluşturmaktadır.

Zira GKRY’nin bu planda kullandığı sözde GKRY deniz yetki alanlarını gösterir harita, SEVILLA haritası ile bire bir örtüşmektedir.

GKRY bu alanların kendi münhasır ekonomik bölgesi olduğunu bu planla iddia etmeye devam etmekle kalmayıp, bu haritayı AB kurumsal yapısına da kaydettirmekte, kabul ettirmektedir.

Türkiye’nin AB nezdinde bu planı ve planın yer aldığı haritayı kabul etmeyeceğini elbette ifade edeceğini ve itirazda bulunacağını düşünüyorum.

Ancak asıl önemli husus, bu durum karşısında, Türkiye ve KKTC'nin nasıl bir denizcilik mekansal planı cevap verecekleri, büyük bir merak konusudur. Türkiye ve KKTC, kendi hükümranlık haklarını korumak ve GKRY'nin haksız taleplerine karşı çıkmak için, kendi denizcilik mekansal planlarını hazırlamalı ve uygulamalıdır.

Türkiye ve KKTC'nin böyle bir hazırlığı olup olmadığı ise bilinmemektedir. Eğer varsa, niye daha önce hamle yapmadıkları, anlaşılamamaktadır. Eğer geç kaldılarsa, bu çalışmanın ne zaman biteceği, soru işareti olarak kalmaktadır.

Türkiye ve KKTC koordineli olarak, GKRY'nin mekansal planlama kararına karşı, uluslararası hukuk ve Mavi Vatan Doktrini çerçevesinde, haklı ve güçlü bir şekilde mücadele etmeli, ancak kendisi de bu planları Mavi Vatan Haritasına uygun olarak yapmalı ve yayımlamalıdır diye düşünüyorum.

Aksi takdirde, Doğu Akdeniz'de, egemenlik haklarımızın, uygulama eksikliği ve zaafiyeti nedeniyle kendi elimizle aşınması söz konusu olabilecektir.

Bu durum, Türkiye ve KKTC'nin çıkarlarına ve bölgesel istikrara telafisi mümkün olmayan bir zarar verecektir.​

Bu vesileyle, Mavi Vatan Doktrini’ne uygun şekilde Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim.

Egemenlik haklarımızı pekiştirici uygulamaları içerecek şekilde Denizcilik Mevzuatının da Türkiye ve KKTC koordineli olarak güncellemesi faydalı olacaktır.