Hindistan Hava Kuvvetleri'nde görev yapan ve mareşal rütbesine kadar yükselen emekli general Anil Chopra, Milli Muharip Uçak Kaan ile ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Hindistan Hava Kuvvetleri'nde görev yapan ve mareşal rütbesine kadar yükselen emekli general Anil Chopra, Milli Muharip Uçak Kaan ile ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Türk savunma sanayiinin KAAN başarısı dünyanın her yanında yankılanmaya devam ediyor. Milli Muharip Uçağın serüveni pek çok ülkede olduğu gibi Hindistan'da da yakından takip ediliyor.

Uzun yıllar Hindistan Hava Kuvvetleri'nde görev yapan ve mareşal rütbesine kadar yükselen emekli general Anil Chopra, uluslararası haber platformu EurAsianTimes için etkileyici bir makale kaleme aldı.

Yeni Delhi yönetiminin bir türlü rayına oturtamadığı 5. nesil uçak projesi AMCA ile Türk KAAN'ı karşılaştıran Chopra, Hindistan'ın savunma teknolojileri konusunda Türkiye'den ders alması gerektiğini itiraf ediyor.

Dünyanın 5. büyük ekonomisi olan Hindistan'ın Türkiye'den daha fazla imkana sahip olduğunu ancak buna rağmen 5. nesil uçak ve insansız hava aracı konularında 'Türklerin açık ara önde bulunduğunu' kaydeden mareşal, "Türk 5. nesil KAAN savaş uçağı programı güçlü üretim endüstrisi sayesinde ilerliyor: Hindistan'ın AMCA'sı buna yetişebilir mi?" başlıklı yazısında şu değerlendirmede bulundu:

Türk Savunma Sanayii İcra Komitesi, yeni nesil millî hava üstünlüğü uçağının tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesi kararını 2010 yılında verdi. KAAN ilk uçuşunu Şubat 2024'te gerçekleştirdi. Türkiye'nin F-16 filosunun yerini alacak olan bu proje kuşkusuz olağanüstü bir başarıdır.

2011 yılında Türk hükümeti, 2 yıllık kavramsal tasarım aşaması için 20 milyon ABD dolarına eşdeğer bir finansmana yeşil ışık yaktı. 2015 yılına kadar TAI, 3 potansiyel uçak gövdesi konfigürasyonunu yayınladı.

FX-1, çift motorlu Lockheed Martin F-22'ye benziyordu. FX-5 bir bakıma F-16 konfigürasyonuna benziyordu ve FX-6 ise tek motorlu kanard-delta Saab JAS 39 Gripen gibiydi.

Son olarak 2015 yılında çift motorlu konfigürasyona karar verildi. Ortak bir program için Saab veya Ruslarla birleşme yönündeki daha önceki düşüncelerden vazgeçildi. Aralık 2015'te Türkiye, ülkenin yeni nesil hava üstünlüğü savaş uçağının tasarımına yardımcı olması için Birleşik Krallık'tan BAE Systems'i seçtiğini duyurdu.

Tasarım ve geliştirme sözleşmesi Ağustos 2016'da imzalandı. Ekim 2018'de, Türk Hava Motor Şirketi TAEC yerli motor tamamlanana kadar bilinmeyen sayıda ilk üretim savaş uçağının General Electric'in F110 motorlarıyla donatılacağı bildirildi. Bu arada Rolls-Royce, yerli olarak geliştirilen motora girmek için girişimlerde bulunmaya devam ediyor.

2022 yılında 10 adet General Electric F110 motorunun TEI'ye teslim edildiği açıklandı. Block-0 adı verilen ilk üretim uçağının 2025 yılında, ilk uçuşunun ise 2026 yılında yapılması planlanıyor. TUSAŞ, o zamana kadar üç prototip planlıyor. Blok-1 konfigürasyonunun 2029 yılına kadar geliştirilmesi planlanıyor. 2028 yılında 20 adet Blok-1 uçağının, 2029 yılından itibaren ise ayda 2 uçağın Türk Hava Kuvvetlerine teslim edilmesi hedefleniyor.

Faz-2 uçakları, 2030-2033 yılları arasında Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim edilecek. Faz 3'te ise 2034-2040 yılları arasında diğer TF-X bloklarının geliştirme ve seri üretim faaliyetleri planlanıyor. Daha önceki birim başına 100 milyon dolarlık fiyat etiketinin aşılması muhtemel.

25 tonluk maksimum kalkış ağırlığı (Hindistan AMCA'sına benzer) uçağın, gelişmiş aerodinamik ve itiş gücü, süper seyir, uzun harekât yarıçapı, gelişmiş ve dahili çoklu spektral, EW-RF/IR sensörleri, radarda düşük görünürlük, sensör füzyonu, ağ destekli harp için geliştirilmiş veri bağlantısı yetenekleri, dahili bölmeler, uzun menzilli yüksek hassasiyetli füzeler gibi standart 5. nesil özelliklere sahip olması amaçlanıyor.

Türk şirketi ASELSAN, galyum nitrür (GaN) teknolojisini kullanacak gelişmiş, aktif elektronik olarak taranan dizi radarı geliştiriyor. Uçak, insanlı-insansız ekip çalışması için şifreli veri bağlantısı üzerinden ANKA SİHA'lar ile entegre olacak.

Uçakta, ASELSAN'ın kendi radar uyarı alıcısı (RWR), füze uyarı sistemi (MWS), lazer uyarı sistemi (LWS), işaret fişeği yönetimi, dağıtım sistemi ve dijital radyo frekans hafızası (DRFM) tabanlı karıştırma sisteminin yükseltilmiş versiyonları kullanılacak.

Türkiye jeostratejik açıdan önemli bir konuma sahip. Hem Avrupa'nın hem de Batı Asya'nın bir parçası. NATO üyesi olmasına rağmen Rusya ile samimi ilişkiler sürdürüyor. Yakın komşuları Yunanistan ve Suriye ile sürtüşmeleri var. Hem Rus füze sistemlerinin hem de Batılı uçak teknolojilerinin alıcısı olmuştur. Ancak ABD'nin, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın aldığı bahanesiyle Türkiye'ye daha önce taahhüt ettiği F-35 satışlarını durdurması ülkeyi sarstı.

İslam dünyasının en güçlü ülkesi olma arzusunun yanı sıra, büyük bir silah tedarikçisi olma isteği de Türkiye'yi savunma üretiminde ileri taşıdı. Türkiye'nin F-16 üretimindeki deneyimi çok önemli. İngiliz BAE ile yakın çalışmaları sürece yardımcı oluyor. Bunları KAAN ihracatını desteklemek için kullanmayı umuyorlar. ABD, Çin ve Rusya'nın ardından yerli beşinci nesil savaş uçağını uçuran dördüncü ülke konumundalar. Ancak hem gizlilik hem de motor teknolojileri karmaşıktır ve uzmanlaşmak biraz zaman alacaktır.

Bu arada Pakistan savaş uçağına ilgi gösteriyor. Zaten KAAN'da 200'e yakın Pakistanlı mühendis görev yapıyordu. Görüşmeler başarılı olursa Pakistan, geçtiğimiz temmuz ayında resmen girişime katılan Azerbaycan'ın ardından KAAN programına katılan ikinci yabancı ortak olabilir. Ancak bu durum Pakistan'ın millî Yeni Nesil Savaş Uçağı projesini etkileyebilir. Her halükârda Pakistan, halen kendi 5. nesil uçak programını tek başına yürütebilecek yteerli endüstriyel temele ve mali kapasiteye sahip değil.

Türkiye Pakistan'ın KAAN'a katılmasına izin vermekle ne kazanabilir? Maliyet avantajı sağlayabilirler. Çünkü Pakistan Hava Kuvvetleri 100 adet KAAN isteyebilir. Ancak Pakistan J-31 için Çin'le de görüşüyor.

Hindistan'ın Türkiye'nin insansız platformlardaki başarılarından ders alması gerekiyor. Helikopter ve nakliye uçaklarında da öndeler. Türkiye 5. nesil savaş uçağı programında da açık ara önde.

Hindistan'ın 5. nesil uçak projesi AMCA'nın Kritik Tasarım İncelemesi (CDR) tamamlanmış olmasına rağmen hâlâ havacılık onayı için sertifika alamadı. AMCA'nın zorlukları, gizlilik ve uçak motoru da dahil olmak üzere KAAN'ınkine benzer olacak. Görünen o ki Türkiye karar alma konusunda çok daha hızlı ilerliyor. Ancak Hindistan daha büyük bir ekonomiye sahip olmanın avantajını kullanabilir.

Hindistan radar ve füzelerde iyi durumda. Ancak AMCA konusunda ileri atılım yapmamız şart. Hindistan'ın belki de dış yardım almaya daha açık olması lazım. AMCA projesini uçak motoru projesiyle birlikte görev gücü yaklaşımıyla yürütmemiz gerekiyor. KAYNAK: TR HABER