AKİT MENÜ

Gündem

“Beşiktaş’ın stadının altındaki tünelden kamyon dolusu altın çıktı” iddiası Türkiye’yi sarstı! Bakın çıkartılan altınlar, apar topar nereye götürülmüş

Yeniçağ yazarı “Şerafettin Tilki”, Beşiktaş stadı ile ilgili Türkiye’yi sarsacak bir iddiayı ortaya attı. Stadın tam altına denk gelen tünelden kamyon dolusu altın çıkartıldığını ileri süren Tilki, gündem olacak yazısında özetle şunları kaydetti:

2

Yeniçağ yazarı “Şerafettin Tilki”, Beşiktaş stadı ile ilgili Türkiye’yi sarsacak bir iddiayı ortaya attı. Stadın tam altına denk gelen tünelden kamyon dolusu altın çıkartıldığını ileri süren Tilki, gündem olacak yazısında özetle şunları kaydetti:

3

“(…) Konuyu bilen çok az. Bana anlatılanlar eğer ‘hikaye’ değil ise ki, büyük ihtimalle değil. Bambaşka gündem olacak.. Dolmabahçe. Adı üstünde dolgu alanı. Rivayete göre; Fatih Sultan Mehmet’in gemileri karaya çıkardığı mini körfez. Zaman içinde bataklık sinek yuvası haline gelince doldurulup ıslah edilmiş.

4

Stadın tam altına denk gelen bir tünel mevcut. Bilmeyen yoktur. Stat inşaatı esnasında kanala inilip ilerleniyor. Havasızlık, tuhaf sesler, yankılanıp sızan su korku endişe yaratıyor. Tünelin sonuna gidilemeyen geri dönülüyor. Merak ya. Tünelin içinde ‘hazine’ aranıyor.

5

Almanya’dan özel aletler getiriliyor. Uzatmayalım.. Yer altından beklenen haber geliyor. Kamyonla altın varrrr.

6

Bir şüphedir gidiyor. Renk benzerliği olmasın. Ne yapsak etsek diye düşünülüyor. Karar çıkıyor. Bu işlemden anlayan, güvenilir uzman bulunuyor. Alınan örnekler makinaya sokuluyor. Heyecanlı bekleyiş başlıyor. Saatler duruyor sanki.. Sonuç: Saf altın.. Hem de söylendiği gibi kamyonla. Ne olacak şimdi. Herkes payına düşeni alıyor. Fazlası ile. Kimi 11 kilo. Kimi 25-30..

7

(…) Geri kalan kısım özel bir yata aktarılıyor. Yatın bir Rus milyardere ait olduğu biliniyor. Yatın adı bile var. Eclipse Abramoviç’a ait olduğu biliniyor. Yata aktarılan altının akıbeti belirsiz. Ancak paylaşılan kısım belli! Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Daha önce bu hikayeyi duymuştum. Ama fazla gerçekçi gelmemişti. Birkaç kişiden dinleyince eksik kalan parçaların tamamlanmak üzere olduğunu gördüm. (…)”