Gündem
AK Parti'nin oy kaybıyla ilgili Rusya'dan şok çıkış: Yaşanacaklar bizi sevindirmez ama Türkiye'de bunlar olabilir
Türkiye'deki yerel seçimlerin sonuçlarıyla ilgili Rus tarafından dikkat çeken bir analiz ve uyarı geldi.
Gündem
Türkiye'deki yerel seçimlerin sonuçlarıyla ilgili Rus tarafından dikkat çeken bir analiz ve uyarı geldi.
Türkiye'deki yerel seçimlerin sonuçlarıyla ilgili Rus tarafından dikkat çeken bir analiz ve uyarı geldi.
31 Mart yerel seçimleri Türkiye'yi aşan çok geniş bir coğrafyada sarsıntıya neden oldu.
AK Parti'nin 2019 seçimlerine nazaran yaşadığı oy kaybı, 2028 sonrası iktidarın değişmesini bekleyen kesimleri heyecanlandırdı. Ancak Türkiye'de vukû bulacak ânî değişimlerin ve politik U dönüşlerinin küresel sarsıntıya yol açabileceğine ilişkin en önemli uyarı Rusya'dan geldi.
Rus devlet ajansı Ria Novosti yazarı Irina Alksnis, son yazısında Türkiye'deki yerel seçimleri ele aldı. Bir yerel seçim olmasına rağmen 31 Mart'ın dünyada yakından takip edildiğini, bunun çok nadir rastlanan bir olay olduğunu dile getiren Alksnis, yaşananların Türkiye'de iktidar değişimi isteyenleri cesaretlendirdiğini belirterek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le karşılaştırdı.
Bir ülkedeki yerel seçimler nadiren dünyanın ilgi odağı haline gelir. Ancak Türkiye'deki belediye seçimleri bir istisnaya dönüştü. Sebebi ise iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yaşadığı çok hassas yenilgidir. Şu anda medya, uzmanlar ve muhtemelen düzinelerce ülkenin hükümet organları bu sonuçlar üzerinden gelecekteki gelişmeler için seçenekler oluşturuyor.
Türkiye, gezegenin çok büyük ve önemli bir bölgesinde (Ortadoğu, Karadeniz, Kafkaslar) kritik bir rol oynamakta ve aynı zamanda dünyanın önemli bir kısmındaki olaylara etki etme yeteneğine sahiptir.
Erdoğan'a verilen desteğin keskin bir şekilde zayıflaması, Türk toplumunun bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ciddi iç siyasi kriz yaşaması beklentisini artırdı.
Bazıları, devasa ve öngörülmesi zor sonuçlarla iktidarın köklü bir şekilde yenilenmesinden bile söz eder hale geldi. Hatta kimi uzmanlar Türkiye'nin jeopolitik gidişatında köklü değişimleri ve iç çatışma olasığılını bile dışlamıyor.
Erdoğan'ın kamuoyu desteği konusunda çok zor günler geçirdiği uzun zamandır biliniyor. Geleneksel, dindar ve büyük ölçüde kırsal nüfustan yararlanıyor ancak daha laik, Batılılaşmış ve eğitimli kent sakinleri arasında pek popüler değil.
Türk liderin durumu bir süre iyileşmeyecek olan zorlu ekonomik koşullar nedeniyle daha da kötüleşiyor ve seçmenleri muhalefete oy vermeye zorluyor. Zaten geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki zafer de Erdoğan için kolay olmadı; ikinci tura gidildi. Mevcut belediye seçimleri ise durumun daha da kötüleştiğini gösterdi.
Rusya'da Recep Tayyip Erdoğan'a bakış çelişkili. Bir yandan onun egemen bir politika izleme konusundaki kararlılığından, Batı'nın önünde diz çökmeyi reddetmesinden ve Washington'un isteklerine direnmesinden etkilendik.
Öte yandan ise bizim açımızdan oldukça sorunlu bazı kararlarla da karşılaştık. Yüksek profilli son meydan okuma, çatışma bitene kadar Türkiye'de kalması gereken Azak askerlerinin Kiev'e nakledilmesiydi.
Türk liderin Rus toplumunda üzerinde fikir birliğine varılamayan bir özelliği daha var: Vladimir Putin'in bazı konularda Erdoğan'ı örnek alıp almaması gerektiğine dair tartışmalar...
Pek çok insan, Putin'in Erdoğan gibi davranması gerektiğini düşünüyor. Öyle ya, Putin'in temkinli olduğu yerde Erdoğan hızla ilerliyor. Rus hükümetinin gönülsüz kararlar aldığı yerde Türk hükümeti kılıcını çekerek ileri atılıyor. Moskova harekete geçmeden önce on kez düşünürken Ankara risk almaktan ve faulün eşiğine gelmekten korkmuyor, sonunda kazanıyor!
Türkiye, Erdoğan'ın liderliğinde etkileyici bir şekilde ilerlemiş ve jeopolitik konumunu güçlendirmiştir; bunda hiç şüphesiz Türk Cumhurbaşkanı'nın her fırsat ve şansı değerlendirme konusunda aktif, iddialı tutumunun büyük rolü vardır. Bazı Rus vatandaşlarının özellikle takdir ettiği şey, Erdoğan'ın liberal ekonomi kurallarına uymayı reddetmesi ve bunu yaparken de iyi sonuçlar elde etmesiydi.
Bu övgüye itiraz edenler ise Erdoğan'ın aslında çok şanslı olduğunu, böylelikle riskli maceralara girdiğini ancak bu 'şanslı sürecin' tükenme yolunda olduğunu, olumsuz geri dönüşlerin Türkiye'ye pahalıya patlayacağını söylüyorlardı. Haklı çıktıkları konu Türk ekonomisi oldu. Kriz olgusu ve özellikle enflasyon sorunuyla karşı karşıya kalan Erdoğan, Merkez Bankası'nın faiz artırmasına engel olarak oranların bir süre düşük seviyede tutulmasını sağladı.
Klasik teoriye popüler bir alternatif, yüksek enflasyonla birlikte düşük faiz oranının 'üretimin ve piyasanın enflasyonu söndürecek kadar canlanmasına olanak sağlayacağını' öne sürüyor. Ancak bu teori uygulamada hiç başarıya ulaşmadı, Türkiye de istisna değildir. Sonuç olarak ülke, enflasyonla mücadelede klasik şemaya geri döndü. Faizler yükseltildi, mevcut durumu istikrara kavuşturmak henüz mümkün olmadı. İnsanların oy vermesini doğrudan etkileyen en önemli etken bu oldu.
Erdoğan'a uzun süre boyunca ihanet etmeyen şans, şimdi ondan yüz çevirme tehdidinde bulunuyor. Bu durum hem Türkiye'de hem de sınırlarının çok ötesinde doğrudan teknotik değişimlere yol açabilir. Muhtemel tablo hiçbir şekilde bizi de sevindirmez; çünkü Erdoğan'ın sorunları ve Türkiye'nin sorunları hangi biçimde olursa olsun Rusya'ya yeni zorluklar yaşatacaktır.
Türkiye'deki güncel olaylar siyasette ve kamu yönetiminde 'basit' kararların ne kadar tehlikeli olduğunun bir kanıtıdır. Birisi Rus liderliğini kararsızlık, uzlaşmazlık ve istikrarlı bir el eksikliği nedeniyle bir kez daha suçlamak istediğinde bunu hatırlamakta fayda var.
KAYNAK: TRHABER