SEBAHATTİN AYAN-İSTANBUL ABD'nin New York kentindeki Columbia Üniversitesi'nde 1 hafta önce başlayan ve üniversite yönetimi ile öğrencileri karşı karşıya getiren Filistin’e destek gösterileri, ülkedeki birçok saygın üniversiteye yayılırken Batı’nın kirli yüzü bir kez daha deşifre oldu.

SEBAHATTİN AYAN-İSTANBUL ABD'nin New York kentindeki Columbia Üniversitesi'nde 1 hafta önce başlayan ve üniversite yönetimi ile öğrencileri karşı karşıya getiren Filistin’e destek gösterileri, ülkedeki birçok saygın üniversiteye yayılırken Batı’nın kirli yüzü bir kez daha deşifre oldu.

Boğaziçi Üniversitesine rektör atamasını bahane eden akademisyenlerin eylemini destekleyen, ODTÜ’de ‘Devrim Stadyumu’ için nöbet başlatan eylemcilerin şarkı söyleyip dans etmesini fırsat bilerek Türkiye’de ifade özgürlüğü olmadığı iftirasını atan Haçlı Batı, Gazze’ye sahip çıkan akademisyenleri karga tulumba derdest etmeye başladı.

Tanınmak için yüzlerine maske takan Amerikan polisi, İsrail’in Gazze'de yürüttüğü soykırıma tepki gösteren öğrencilere ve öğretim üyelerine sert şekilde müdahale eder azılı bir terör suçlusu gibi cezaevine attı. İfade özgürlüğü antisemitizm olarak yorumlayan Siyonist güdümündeki ABD, New York Üniversitesi'nde 120, Columbia Üniversitesi'nde 100, Emerson Kolejinde 100, Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde 90, Yale Üniversitesi'nde 60, Teksas Üniversitesi'nde 50, Indiana Üniversitesi'nde 33, Minnesota Üniversitesi'nde 9, Ohio Eyalet Üniversitesi'nde 5 ve Kaliforniya Eyaleti Politeknik Üniversitesi'nde 3 olmak üzere en az 570 öğrenciyi gözaltına aldı. Sözde ‘İfade Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’yi üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisinde gösteren Batı’nın çifte standardını akit’e değerlendiren akademisyenler ‘Amerika’nın ve Batı’nın özgürlüğü iplerini ellerinde tutan İsrail’e laf edilene kadar” görüşünde birleşti.

AÇIKÇA TARAF TUTMAKTIR Kendilerini özgürlükler ülkesi olarak tanıtanların aslında faşizmin temsilcileri olduğuna değinen Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, “Bütün dünya sadece Türkiye değil, hadi Türkiye taraflı diyelim. Bütün dünya ve batı ülkeleri İsrail'de yapılan katliamı katliam olarak tanımlıyor. Burası çok net. ABD Birleşmiş Milletler de İsrail aleyhine bütün kararları veto ediyor. Acil ateşkes kararlarından bir tanesini veto etmedi çekimser kaldı. Bu ne demek? ABD de katliamı onayladı. Şimdiye kadar hiçbir ateşkes türünden kararı bile onaylamadılar.

Yani İsrail belli çocuk öldürüyor, kadın sivil öldürüyor, silahsız öldürüyor. Bu ateşkes çağrısında aylarca yapmadılar veto ettiler. Ama bu ABD'nin çelişkisi yani ABD dürüst değil. Hem onaylıyor hem de çekimser kalarak onay vermiş anlamına geliyor. Burada bir soykırım var. AİHM’nin de soykırım suçunu soruşturmasını devam ettirme kararı var. Bütün bunlar olurken ABD’de yaşanan faşizmi de görüyoruz. Demokrasi ülkesi denilen yerde demokratik haklarını kullanan akademisyenler ve öğrenciler ters kelepçe yapılarak gözaltına alınıyor.

Özgürlükler ülkesinde olanlara bakın. Birde ülkemizde yaşananlara şahit oluyoruz. Akademik özgürlük yok denilen ülkemizde neler olmadı ki? PKK terör örgütüne destek açıklaması yaptılar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suçladılar, istedikleri yöneticileri seçemediler diye yıllardır ayakta duruyorlar. PKK çoğu ülkenin terör listesinde yer alıyor. Ama içimizdeki akademisyen dediğimiz kişiler kalkıp onlar adına bildiri yayımlayabiliyorlar. Bunlara karşı devletin hiçbir tutumu olmadı. Ne bir polis gönderdi ne de işten çıkarma işlemi oldu. Üniversite öğrencilerini örgütlendirip eylem yaptırabiliyorlar ama hala ülkemizde akademik özgürlük yok diye feveran ediyorlar.

Ama Amerika yalın bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de onayladığı soykırımı durdurun çağrısını yapanlara bir gözaltı kararı verebiliyor. Bu açık bir taraf tutmadır. Açık Siyonist yanlısı bir tutumdur.” açıklamasını yaptı.

ABD SAHTE BİR DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK SATIYOR Konuyla ilgili gazetemize konuşan Prof. Dr. Ahmet Akın ise “Bu olayda biz Amerika'nın iki yüzlülüğünü çok net bir biçimde görmüş olduk. Dünyada özgürlük yok, diktatörlük var deyip, ülkelerin seçilmiş başkanlarına darbe yapıp veya o başkanların meşruiyetlerini sorgulatıp yıpratma politikasını güttüğünü biliyoruz. Amerika demokrasi yok diyerek güzel ülkemiz kabuğunu kırıp hemen bir darbe ile devamlı müdahale ederken sahte bir demokrasi ve özgürlük satarken orada barışçıl bir şekilde ve insani bir refleksle katledilen bebekleri kadınları çocukları katleden Siyonist İsrail rejimini protesto etmek için toplanan akademisyen ve öğrencilere terörle mücadele ekipleri gönderiyor.

Çünkü kendi vatandaşlarını terörist olarak görüyor. Çünkü neden protesto ettikleri İsrail. Sadece neden bu. Her şeyi yapabilirsin ama İsrail’e laf edemezsin. Bizim vergilerimizle İsrail’e bağış yapmayın ülkemize yatırım yapın diyen ABD’li vatandaşları da etkisiz hale getirmeye çalışıyor.

. Güya özgürlükler ülkesi. Çünkü dokundukları şey İsrail. Bizde de İsrail ve Siyonist uzantısı olanlar ayakta dikiliyorlar. Neden seçilmiş bir cumhurbaşkanının bir tasarrufu var. Anayasal bir yetkiyle rektör atanmış. Bunda anormal bir durum yok. Tek anormal bir taraf var dikilen akademisyenlere göre, atanan rektörün yerli ve milli olması anti Siyonist olması ve emperyalizmin uşağı olmaması. Boğaziçi Üniversitesinde dikilen o sözde akademisyenlerin hiçbirisi Amerika’da Siyonizm’e karşı gelen Gazze’ye özgürlük ve katliam dursun diye ters kelepçe ile gözaltına alınan kadın hocanın tırnağı etmez.

En ufak bir sorunda öğrencileri kampüslere dökenler Amerika’da neler oluyor görsünler. Allah’a şükür ülkemizde bunlar yaşanmıyor. Ülkemizdeki akademik özgürlüğü batı ülkelerinde olan özgürlükle kıyaslamak gerekirse sınıfta kalırlar.” ifadelerini kullandı.