Türkiye'yi anbean takip eden komşudan dikkat çeken bir çıkış geldi. Komşu, asıl tehlikenin Kuzey Makedonya değil, Türkiye olduğunu düşünüyor.

Türkiye'yi anbean takip eden komşudan dikkat çeken bir çıkış geldi. Komşu, asıl tehlikenin Kuzey Makedonya değil, Türkiye olduğunu düşünüyor.

Birlik Gazetesi'nde yer alan habere göre, Yunanistan savunma Bakanı Dendias Üsküp yönetimini “kükreyen fare” olduğunu, asıl tehlikenin ise Türkiye’den gelebileceğini söyledi.

Nikos Dendias, Parlamento Dışişleri ve Savunma Komisyonu toplantısında yaptığı konuşmada Kuzey Makedonya yönetimini “kükreyen bir fare” olarak nitelendirdi. Dendias konuşmasında, dolaylı ama net bir şekilde Türkiye’yi işaret ederek, tehlikenin Kuzey Makedonya’dan değil de daha büyük bir ülkeden gelebileceğini ifade etti.

Savunma Bakanı Dendias konuşmasında özetle şunları dile getirdi: “Maalesef her zaman söylüyorum kötü an gelmesin, ama kötü zaman gelebilir. Ancak kötü an son birkaç gündür kükreyen fare Üsküp’ten kesinlikle gelmeyecek. Nüfusunun on katı, Gayrisafi millî hasılanın (GSMH) dört katı olan bir ülkeden gelecek.

Bu da şu anlama geliyor: Eğer inanılmaz derecede iyi bir seviyede olmamız gerektiğinin farkına varmazsak, bunu başaramazsak bunda hepimizin büyük bir sorumluluğu var.

Türkiye her zaman tehlike kaynağıdır. Bunu sizden saklamadım. Sonuçta çoğunuz beni uzun yıllardır tanıyorsunuz ve bu salonda ne hissettiğimi söylediğimi biliyorsunuz. Yunanistan olarak diğer Batılı ülkelerin veya çoğunun sahip olduğu güvenlik lüksüne sahip değiliz. Gayrisafi milli hasılanın 4 katı bir ülkeyle karşı karşıyayız. Çok titiz çalışmazsak başaramayacağız.

Ve bugün başlamalıyız. Yıllarca geri kaldık. Yeni bir ekonomiyi, yeni bir gerçekliği devreye sokmalıyız. Bunu ülkenin varoluşsal tehdit karşısında hayatta kalma çabasına entegre etmeliyiz. Ve bu konuda hepimize büyük bir sorumluluk düşüyor.

Miçotakis hükümeti dört yıl içinde Silahlı Kuvvetlerini özel silah sistemleriyle güçlendirdi. Yunan Silahlı Kuvvetleri subaylarına güveniyoruz.

Gündeme getirdiğimiz yeni yasanın ardındaki gerçek, Helenizm’in ürettiği insan sermayesine derin bir güven duyulmasıdır ve bu da oradadır.

Ülkenin Silahlı Kuvvetlerine büyük ihtiyacı var ve bunun için hep birlikte anlayış ve algılama ruhuyla çalışmalıyız. Siyasi farklılıklar her zaman anlaşılabilir. Seçim öncesi dönemde salonda varılan mutabakatın düzeyi mükemmel. Çaba etkili olacak, gelişecek, büyüyecek ve başka şeylere de çözüm sağlayacak.”