Muhaliflerin Suriye'de ilerlemesinden rahatsız olan İran, Türkiye'ye yönelik küstah tutumunu sürdürüyor. Hükümete yakın Tasnim Haber Ajansı, Türkiye'yi açık açık tehdit etti.

Muhaliflerin Suriye'de ilerlemesinden rahatsız olan İran, Türkiye'ye yönelik küstah tutumunu sürdürüyor. Hükümete yakın Tasnim Haber Ajansı, Türkiye'yi açık açık tehdit etti.

TRHABER'de yer alan haberee göre, Esed rejiminin katliam tehdidiyle sürgün ettiği muhalifler 27 Kasım 2024'te başlatılan tarihî harekât neticesinde Halep'i işgalden kurtardı. 2016 yılından beri büyük ölçüde İran kontrolü altında bulunan Halep, Sünni Müslümanlar için 'yasak kent' konumundaydı.

Suriye'nin ticarî başkentinin yeniden Haleplilerin eline geçmesi ve sonrasında muhalif savaşçıların Esed rejimini Hama kentine kadar geriletmesi Tahran'da tüyleri diken diken etti. Iraklı Şiileri Suriye'ye transfer etme girişimi başarısız olan İran şimdi, silahlı güçlerini Esed'e destek için bölgele göndermeyi tartışıyor.

Bu esnada Devrim Muhafızları'nın yayın organı olarak bilinen Tasnim Haber Ajansı'nda Türkiye'ye tehdit yüklü bir mesajın yayınlanması dikkat çekti.

Türkiye'yi Azerbaycan'a bağlayacak Zengezur Koridoru'na karşı çıkarak geçtiğimiz aylarda yine bir tehdit mektubu kaleme alan mezhepçi Tahran, bu kez muhaliflerin Suriye'deki ilerleyişinden bahisle yine ardı ardına tehditler sıraladı.

Evlerinden kovulmuş Suriyelilerin geri dönüşüne kapı açacak süreci 'ABD-İsrail komplosu' olarak niteleyen ve Türkiye'yi de bu oyuna alet olmakla suçlayan metin, şöyle devam ediyor:

Hiç şüphe yok ki bu operasyonun büyük bir kısmı Türk hükümetinin yardımıyla ya da en azından bilgisi dahilinde gerçekleştirilmiştir. Bu konuda pek çok işaret bulunmaktadır. Türkiye'nin mevcut durumda pek çok çıkarı var, bunlardan biri de Halep üzerindeki tarihî iddiadır. Bu kentin çatışmalarla işgal edilmesiyle bu etki gerçekleşecektir.

Şu anda Türkiye Suriye'deki süreçte kendini avantajlı görüyor ancak hatırlatmamız gereken birkaç nokta var: Suriye meselesi sadece bölgeyle sınırlı değildir, uluslararası boyutları vardır. Türkiye isteyerek veya istemeyerek Amerikan-İsrail planına oynamaktadır. Direniş cephesinin (İran destekli örgütlerin) İsrail ve Batı ile çatışması sırasında gerçekleştirilen bu eylem Suriye, Lübnan ve Filistin'deki direnişe darbe vuracaktır.

Bu durum uzun vadede Erdoğan'a kaybettirecektir. Erdoğan geçmişteki darbe girişimini yeniden yaşayabileceğini ve Suriye'de yenilgiyi kabullenip Rusya ile İran tarafından kabul edildiği günlerin tekrarlanabileceğini unutmamalıdır.

Teröristlerin (Suriyeli muhalifleri kastediyor) İdlib'den çıkıp Suriye kuzeyine yayılması onların güçlenmesine yol açar. Bunlar terör eylemlerini yarın başka bir ülkede intihar saldırısı yoluyla istikrarsızlık için yöneltebilir. Teröristlerin kendi bölgeleriyle sınırlı kalacağının ve yayılmacı bir niyetinin olmayacağının garantisi yoktur. Türkiye-Suriye arasındaki 910 kilometrelik sınır dikkate alındığında bu konu Ankara açısından daha hassas hale gelecektir.

Türk ekonomisi için turizm çok önemli. Bu teröristlerin bir kısmı komşu ülkeyi rahatsız etmek isterse şüphesiz en büyük darbeyi turizm sektörü yiyecektir. Bölgedeki tüm ülkelerin büyümek için istikrar ve barışa ihtiyacı olsa da bazı ülkelerin (Türkiye'yi kastediyor) bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. Suriye hükümetinin (Beşar Esed yönetimi) bölgedeki Kürtlerle (PKK/YPG/SDG) iyi ilişkileri var ve şu anda teröristlere (Suriyeli muhaliflere) odaklanabilmesi için Kuzey Suriye'nin bir kısmı Şam koordinasyonuyla Kürtlere verildi. Kürtlerin tarihî nedenlerden dolayı Türk hükümetiyle pek çok sorunu var ve bu durum onlara Türk ordusuyla savaşmaları için yeterli motivasyonu sağlıyor.