İSLAM
Erkekler namazda otururken ayaklar nasıl olmalı? Namazda oturuş şekli
Erkekler namazda nasıl durur? Takke ve sarık kullanmayan günahkar olur mu? Namazın şartları var, rükünleri var. Tahiyyatta oturmak namazın rüknüdür. Peki Namazda otururken ayakların pozisyonu önemli mi? İşte Allah’ın huzurundayken namazda oturma şekli.
Erkekler namazda nasıl durur? Takke ve sarık kullanmayan günahkar olur mu? Namazın şartları var, rükünleri var. Tahiyyatta oturmak namazın rüknüdür. Peki Namazda otururken ayakların pozisyonu önemli mi? İşte Allah’ın huzurundayken namazda oturma şekli.
Namazda erkekler otururken ayakları nasıl olmalıdır? Erkeklerin sol ayaklarını yatırıp sağ ayaklarını dikmeleri ve sağ ayağın parmaklarını kıbleye doğru yönelterek, iki ellerini parmakların uçları ile aynı hizada olacak şekilde uyluklar üzerinde koyarak oturması sünnettir. Kadınlara gelince: Hanefilere göre onlar teverrük şeklinde, yani butları üzerine oturup iki uylukları birbiri üzerine koyarlar, sol ayaklarını sağ taraftan çıkarmak suretiyle otururlar. Çünkü böyle oturuş onların örtünmelerine daha çok yardımcıdır.
Erkeklerin oturma şeklinin dayandığı delil, Hz. Peygamberin (asm) namazını vasfeden Ebu Humeyd'in rivayet ettiği şu hadistir: "Sonra sol ayağını bükerek üzerine oturdu, sonra her kemik yerini buluncaya kadar doğruldu. Sonra secdeye kapandı."Hz. Aişe (ra)nin rivayet ettiği hadiste ise şöyle denilmektedir: "Hz. Peygamber (as) sol ayağını yatırır, sağ ayağını dikerdi."
Namaz kılarken kıyamda ayaklar arası açıklık ne kadar olmalıdır?
Namazda kıyamda iken iki ayağın arasındaki açıklık konusunda sarih bir hadis bulunmadığından, miktarın ne olacağı konusunda İslam âlimleri farklı görüşler belirtmişlerdir.
Hanefî mezhebine göre kıyamda iki ayağın arası, dört parmak kadar açık bulundurulmalıdır (Şürünbülâlî, Merâkı’l-felâh, s. 95). Şâfiî mezhebine göre iki ayak arası bir karış kadar açık tutulmalıdır (Zekeriyyâ el-Ensârî, Esne’l-metâlib, I, 162). Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre ise ayaklar aşırı sayılacak kadar fazlaca açılmamalı, tümüyle de bitiştirilmemelidir (Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, I, 695).