İSLAM
Bingöl cuma namaz vakitleri | Bingöl'de cuma namazı saat kaçta?
Bingöl cuma namaz vakitleri, Bingöl'de cuma namazı saat kaçta? İl il cuma namazlarını belirleten Diyanet'e göre Bingöl'de 17 Ocak cuma günü kılınacak olan cuma namazı sorgulanmakta. Cuma namazına gidecek olanlar Bingöl'de 17 Ocak cuma namazı saatini arıyor. Peki, Bingöl'de cuma namazı kaçta kılınacak?
Bingöl cuma namaz vakitleri, Bingöl'de cuma namazı saat kaçta? İl il cuma namazlarını belirleten Diyanet'e göre Bingöl'de 17 Ocak cuma günü kılınacak olan cuma namazı sorgulanmakta. Cuma namazına gidecek olanlar Bingöl'de 17 Ocak cuma namazı saatini arıyor. Peki, Bingöl'de cuma namazı kaçta kılınacak?
Bingöl'de 17 Ocak cuma namazı saati
BİNGÖL: 12:33
ANKARA: 13:03
İSTANBUL: 13:19
İZMİR: 13:26
BURSA: 13:19
ANTALYA: 13:12
KONYA: 13:05
İL İL CUMA NAMAZI VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYIN
Cuma hutbesinde yapılan duaya “amin” demek caiz midir?
İslam âlimleri, gerek cuma hakkındaki hadisleri, gerekse Resûlullah’ın (s.a.s.) uygulamasını göz önüne alarak hutbenin esasını teşkil eden rükünler ile sahih bir hutbede uyulması gereken şartları ve hutbenin adabını tespit etmişlerdir (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâî, II, 196). Hatip hutbe irad ederken cemaatin konuşmasının doğru olmadığını ifade eden hadisler vardır (Buhârî, Cumua, 36; Müslim, Cumua, 11; Muvatta, Cuma, 6; Ebû Dâvûd. Salât, 237; Tirmizî, Salât, 256; Nesâî, Cumua, 22). Hanefi ve Şâfiîler bu hadislere dayanarak zaruret olmadıkça hutbe esnasında konuşmayı mekruh; Hanbelî ve Mâlikîler haram kabul etmişlerdir (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâî, II, 198; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 429-430). Diğer taraftan yine Resûlullah’ın (s.a.s.) uygulamasını göz önüne alan İslam âlimleri hutbede müminlere dua etmenin mendup veya rükün olduğunu söylemişlerdir (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâî, II, 196).
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
Buna göre, hutbenin dinlenmesi, bu esnada başka işlerle uğraşılmaması, konuşulmaması gerekir. Ancak, Hz. Peygamberin (s.a.s.) ismi anıldığında sessizce salavat okunması, hatibin duasına ‘âmin’ denmesi, konuşma olarak değerlendirilmediğinden, bunların yapılmasında bir sakınca yoktur (Bkz. Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, I, 264; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 35).