Gündem
Ordumuz milli midir?
İlyas Şen, gazetemizin Okur Postası'na gönderdiği 'Türkiye artık milli devlet olmalı mı?' başlıklı haberde ordunun millî olup olmadığını sorguluyor...
2014-02-17 12:47:07
İŞTE O YAZI:
Şu anda tartışılan konu budur:
“Türkiye milli devlet mi olmalı yoksa bütün kurumları vesayete devam mı?”
1923’ti Cumhuriyetimizi kurduk. Güya milli devlet olduk. Velakin her kurumumuz vesayet altındadır. Mesela eğitimimizin adı Milli Eğitimdir. Adı öyle ama eğitimimiz milli midir? Kültürümüz milli midir? Eğer milli ise, neden İbn-i Sina’dan, Uluğ Bey’den, Gazali’den daha çok Hipokrat, Diyojen, Eflatun öğretiliyor?
Ordumuzu milli midir? Eğer milli ise neden darbeleri yaparken bile Amerika’dan referans alıyor? Kendi kafasına göre bir darbe bile yapamayanlar, nasıl milli olabilirler? Emniyetimiz milli midir? Mahkemelerimiz milli midir? Vallahi benim hep şüphem vardır. Mahkemeler eskiden Seyfi Oktay (Seyfi Dede) üzerinden vesayetliydiler. Uluslararası çeteler kültürel farklılık ve azınlık psikolojisine düşmüş birilerini bulup vesayetlerini onlar üzerinden kuruyorlar. Vesayet Seyfi Oktay’dan kurtarıldı derken baktık ki mahkemelerin başına deniş aşırı vesayetler gelip kurulmuş. Peki, Milli İstihbaratımız milli mi? Eskiden milli olmadığından emindik. Galiba şimdilerde biraz millileşti. Millileşti ki acayip yerlerden acayip sesler çıkıyor. Yine hiç de milli olmayan odaklardan istihbaratımızın başındaki şahsa müdahale yapılıyor, içeri atılmaya çalışılıyor.
Daha açıkçası vesayetçi gayri milli savcılarla, gayri milli polisler milli istihbaratımıza operasyon düzenliyorlar. Demek ki MİT’imiz milli imiş. Zaten MİT genel sekreterini Başbakan atadığında İsrail’den, Amerika’dan “İstemiyoruz” homurtuları yükselmişti. Her işimize karışmaya alışıklar ya.
Peki, bu durumda nasıl milli devlet olacağız?
Eğer, MİT milli olmazsa, mahkeme milli olmazsa, ordu olmazsa, polis olmazsa, eğitim, kültür milli olmazsa, ekonomi, sanayi milli olmazsa nasıl milli devlet olacağız?
Milli istihbarattan başladık, küçük kıyamet koptu. Şimdi sırada mahkeme ve emniyet var. En ufak müdahalede dünyanın her yerinden ses çıkıyor, Avrupalısı, Amerikalısı, Yahudisi, Mason ve bütün uşaklarından cayırtı çıkıyor. Varsın bağırıp çağırsınlar. Eğer milli olmanın bir bedeli varsa onu hep beraber öderiz. Gerçek bağımsızlık budur. Mahkemeler, bakana bağlanacakmış, varsın bağlansın, “Pensilvanya’dan” iyidir.
Sahi bu Pensilvanya Türkiye’nin neresinde? Ya da Türkiye Amerika’nın bir eyaleti midir? Eğer eyaletiysek, Amerika’da eyalet valilerini halk seçiyor. Biz neden valimizi seçmiyoruz?
Birileri MİT sekreterini seçemeyince, hakimlerin seçilmesine müdahale edemeyince, Türkiye’deki bir çok kurum ellerinden çıkmaya başlayınca ne yaptılar? CHP’yi ele geçirmeye başladılar. Baktık ki bir kasetle Deniz Baykal’ı alaşağı ettiler. Yerine şimdikini getirdiler. Ona da “Gel buraya, git şuraya, in aşağı, çık yukarı” deyip duruyorlar. Bir bakıyorsun ki Kılıçdaroğlu Amerika’da “Pensilvanya’ya gitti mi bilmiyorum.” Bir bakıyorsun Amerika elçiliğinde, bir bakıyorsun ki Boğaz’da bir yerlerde gizli görüşmelerde. Anlayacağınız acayip işler oluyor. Galiba birileri kaybettikleri vesayetleri CHP üzerinden tekrar kurmaya çalışıyorlar.
Geçen gün televizyonda birileri “Kim kavga yaparsa yapsın sonunda Koç kazanıyor” diyordu. Eee, ne de olsa Koç o güçlerin Türkiye’deki baş temsilcisidir de ondan.
Tekrar ediyorum. Eğer hükümet bütün kurumların üzerindeki o gizli vesayeti kaldırabilirse, Cumhuriyet tarihinin en önemli işini yapmış olacaktır. Çatlak sesler hep malum yerlerden geliyor. O sesler iyidir, hayra alamettir. Şeytan azapta gerek. Bizim işimiz şeytanı değil, melekleri mutlu etmektir. Saygılarımla.
• İlyas Şen/LÜLEBURGAZ
Şu anda tartışılan konu budur:
“Türkiye milli devlet mi olmalı yoksa bütün kurumları vesayete devam mı?”
1923’ti Cumhuriyetimizi kurduk. Güya milli devlet olduk. Velakin her kurumumuz vesayet altındadır. Mesela eğitimimizin adı Milli Eğitimdir. Adı öyle ama eğitimimiz milli midir? Kültürümüz milli midir? Eğer milli ise, neden İbn-i Sina’dan, Uluğ Bey’den, Gazali’den daha çok Hipokrat, Diyojen, Eflatun öğretiliyor?
Ordumuzu milli midir? Eğer milli ise neden darbeleri yaparken bile Amerika’dan referans alıyor? Kendi kafasına göre bir darbe bile yapamayanlar, nasıl milli olabilirler? Emniyetimiz milli midir? Mahkemelerimiz milli midir? Vallahi benim hep şüphem vardır. Mahkemeler eskiden Seyfi Oktay (Seyfi Dede) üzerinden vesayetliydiler. Uluslararası çeteler kültürel farklılık ve azınlık psikolojisine düşmüş birilerini bulup vesayetlerini onlar üzerinden kuruyorlar. Vesayet Seyfi Oktay’dan kurtarıldı derken baktık ki mahkemelerin başına deniş aşırı vesayetler gelip kurulmuş. Peki, Milli İstihbaratımız milli mi? Eskiden milli olmadığından emindik. Galiba şimdilerde biraz millileşti. Millileşti ki acayip yerlerden acayip sesler çıkıyor. Yine hiç de milli olmayan odaklardan istihbaratımızın başındaki şahsa müdahale yapılıyor, içeri atılmaya çalışılıyor.
Daha açıkçası vesayetçi gayri milli savcılarla, gayri milli polisler milli istihbaratımıza operasyon düzenliyorlar. Demek ki MİT’imiz milli imiş. Zaten MİT genel sekreterini Başbakan atadığında İsrail’den, Amerika’dan “İstemiyoruz” homurtuları yükselmişti. Her işimize karışmaya alışıklar ya.
Peki, bu durumda nasıl milli devlet olacağız?
Eğer, MİT milli olmazsa, mahkeme milli olmazsa, ordu olmazsa, polis olmazsa, eğitim, kültür milli olmazsa, ekonomi, sanayi milli olmazsa nasıl milli devlet olacağız?
Milli istihbarattan başladık, küçük kıyamet koptu. Şimdi sırada mahkeme ve emniyet var. En ufak müdahalede dünyanın her yerinden ses çıkıyor, Avrupalısı, Amerikalısı, Yahudisi, Mason ve bütün uşaklarından cayırtı çıkıyor. Varsın bağırıp çağırsınlar. Eğer milli olmanın bir bedeli varsa onu hep beraber öderiz. Gerçek bağımsızlık budur. Mahkemeler, bakana bağlanacakmış, varsın bağlansın, “Pensilvanya’dan” iyidir.
Sahi bu Pensilvanya Türkiye’nin neresinde? Ya da Türkiye Amerika’nın bir eyaleti midir? Eğer eyaletiysek, Amerika’da eyalet valilerini halk seçiyor. Biz neden valimizi seçmiyoruz?
Birileri MİT sekreterini seçemeyince, hakimlerin seçilmesine müdahale edemeyince, Türkiye’deki bir çok kurum ellerinden çıkmaya başlayınca ne yaptılar? CHP’yi ele geçirmeye başladılar. Baktık ki bir kasetle Deniz Baykal’ı alaşağı ettiler. Yerine şimdikini getirdiler. Ona da “Gel buraya, git şuraya, in aşağı, çık yukarı” deyip duruyorlar. Bir bakıyorsun ki Kılıçdaroğlu Amerika’da “Pensilvanya’ya gitti mi bilmiyorum.” Bir bakıyorsun Amerika elçiliğinde, bir bakıyorsun ki Boğaz’da bir yerlerde gizli görüşmelerde. Anlayacağınız acayip işler oluyor. Galiba birileri kaybettikleri vesayetleri CHP üzerinden tekrar kurmaya çalışıyorlar.
Geçen gün televizyonda birileri “Kim kavga yaparsa yapsın sonunda Koç kazanıyor” diyordu. Eee, ne de olsa Koç o güçlerin Türkiye’deki baş temsilcisidir de ondan.
Tekrar ediyorum. Eğer hükümet bütün kurumların üzerindeki o gizli vesayeti kaldırabilirse, Cumhuriyet tarihinin en önemli işini yapmış olacaktır. Çatlak sesler hep malum yerlerden geliyor. O sesler iyidir, hayra alamettir. Şeytan azapta gerek. Bizim işimiz şeytanı değil, melekleri mutlu etmektir. Saygılarımla.
• İlyas Şen/LÜLEBURGAZ