AKİT MENÜ

Kültür - Sanat

Pozitivizm nedir?

İnsanlığın büyük bir varoluş problemine sürüklenmesinde başat rol oynayan akımlardan biri olan pozitivizm nedir? Pozitivist bakış açısının doğurduğu bilimsel tabulara dair her şey haberimizde.

Allah'ı inkar etme küstahlığı gösteren fikir akımlardan biri olan pozitivizme dair tüm bilinmeyenler haberimizde. İnsanları sinsi bir şekilde inkara götüren pozitivizmin tuzaklarına düşmemek için mutlaka okuyunuz. 

POZİTİVİZM NEDİR?

Allah’ın varlığı-yokluğu münakaşasında göz önünde bulundurulan önemli noktalardan biri insan, biri de kâinattı. Materyalistler ile Darwinciler, kâinat (madde) unsuru üzerinde durarak onu âdeta tanrılaştırmış, onun kendi kendini düzenlediğini iddia etmişlerdir. Pozitivizm ile Freudizm’i benimseyenler ise insan unsurunu ele almışlar, “insan”da Tanrı’ya inanma fikri ve duygusunun mevcut olmadığını ileri sürmüşlerdir. Pozitivizmin kurucusu olarak bilinen Auguste Comte (1798-1857), kendisinden önceki bazı fikrî akımlardan faydalanarak şu görüşü ortaya atmıştır: Bugün pozitif ilim çağına giren insan, bütün tabiat olaylarını deney ve gözlem yoluyla anlamakta, açıklayabilmektedir. Beş duyu ile algılanan tabiatın ve tabiat olaylarının dışında, insanın kavrayabileceği bir gerçek yoktur. “Ben nereden geldim, nereye gideceğim?” tarzında düzenlenen, ilk sebebi (yaratıcı) ve son gayeyi vurgulayan soru, pozitif ilim dönemindeki insanın sorusu değildir. Bu problem, tabiat olayları hakkında doğru ve yeterli bilgisi olmayan önceki insanların problemiydi. Problemin çözümünde materyalistlerin de, Allah’a inananların da ortaya koyduğu fikirler doğru değildir. Auguste Comte, pozitif ilimlere sığınarak felsefeyi de (dolayısıyla materyalist felsefeyi), dini de inkâr etmiştir. Fakat kendi açıklamaları da felsefeden başka bir şey değildir. Beş duyumuzla idrak ettiğimiz madde dünyasının dışında bir gerçek, bir realite, bir varlığın bulunmadığını söylemek pozitif ilimler açısından mümkün değildir. Çünkü konu, pozitif ilim alanının dışındadır. İlim, kendi sahasını aşan bir konuda müspet veya menfî bir şey söyleyemez. Comte ve taraftarlarının ileri sürdüğü görüşler ilim açısından bir değer taşımaz. Olsa olsa felsefî bir akımdır, birçok düşünce şeklinden biridir. Pozitivizmin ortaya çıkışından bugüne kadar geçen bir buçuk asırlık zaman içinde ilim çok ilerlemiştir. XX. yüzyılın ilim adamları büyük bir çoğunlukla, pozitivizmin aksine, Allah’ın varlığına inanmaktadır. Gerçi bunlar kâinatın yaratıcısı, geliştiricisi ve yöneticisi olarak deney ve gözlemlerle ispat edilmiş bir varlık bulmuş değillerdir. Ne var ki ilim adamı da düşünen bir insandır. Büyük bir hayranlıkla incelediği tabiat olayları ve nesnelerinin ardında, kâinatın ötesinde madde üstü bir kudretin, bir düzenleyicinin, hikmet, sanat ve maharetle yaratan bir varlığın bulunup bulunmadığını düşünür. Ona göre böyle bir varlığın mevcudiyetini kabul etmek, onu inkâr etmekten çok daha mâkuldür, ilmî zihniyete, vicdanın sesine çok daha yakındır.[70] Hayatının son demlerinde, insanlığın dinsiz olamayacağı kanaatine varan Auguste Comte, bir “insanlık dini” icat etmeyi düşünmüş ve kendine göre bazı prensipler koymuştur. Fakat bu teşebbüsünü ciddiye alan olmamıştır. Pozitivistlerin düşünce tarzı, “Görmediğim şeye inanmam.” cümlesinde ifadesini bulan kaba anlayışın ötesine geçemez. İnsan öyle şeylerin varlığını kabul etmektedir ki onların bizzat kendilerini görmemekte, duyu organlarının hiçbiriyle idrak edememektedir: Elektrik akımı, ruh, ultra mikroskopla bile görülemeyen nice varlıklar gibi. Hayvanlardan farklı olarak akla, şuura, hâfızaya, hayal gücüne sahip bulunan insan, bazı varlıkları gözleriyle, bazılarını diğer duyu organlarıyla, bir kısmını da aklı ve muhakemesiyle idrak edip mevcudiyetlerini anlar. Bu gerçeği kabul etmemek, realiteyi bilmezlikten gelmek, insan yapısından ve insanlık tarihinden habersiz olmak, bilmeden hüküm vermek ve cehaleti ilmin yerine koymaktır. İnanç konusunda dünyaca meşhur ilim adamları arasında yapılan çeşitli anketler vardır. Bu anketlerin neticesinde, yaklaşık bir hesapla, bilginlerin % 83’ünün tam inançlı, % 10’unun din konusuyla ilgilenmediği, % 7’sinin de bir inanca ulaşamadığı anlaşılmıştır (bk. Seyyid Sâbık, el-Akâidü’l-İslâmiyye, s. 49). “İşte siz böylesiniz. Haydi, bildiklerinizin üzerine çekiştiniz. Ne diye bilmediğiniz konularda çekişip duruyorsunuz? Oysa ki Allah bilir, siz ise bilemezsiniz.”[71]

Kaynak: İnanç Kitapları Serisi- İslam'da İman Esasları

Yorumlara Git

MİT’ten yurt dışında DEAŞ operasyonu

İsrail, Türkiye'yi tehdit olarak algıladı: İran'dan sonra Türkiye'de listeye girdi!

Konu çöp olunca büyük küçük farketmiyor

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten çok net mesaj: SDG 10 Mart mutabakatına uymalı

TB2 SİHA'lar karşısında illallah etmişlerdi! Buldukları çözüme bakın