1900’lü yılların başına kadar ‘büyük toprak ağası’ olan bir âileden gelen baba Ârif Molu, önce ticarete, sonra taşeronluğa, sonra demiryolu müteahhitliğine geçiyor ve sonra da sanayici oluyor. Çocuklarını yurtdışında okutuyor, onların yeni bir sanayici nesil olarak yetişmelerini sağlıyor ve onlarla birlikte âilede bir ‘burjuvalaşma’ süreci başlıyor. Böylece, yaklaşık altmış-yetmiş yıllık bir süre içinde, Molu âilesi, iktisadî, sosyal ve kültürel açıdan çok büyük bir değişim ve dönüşüm geçiriyor.

Dr. Sait Molu’nun ve bazı yakınlarının bu kitapta anlattıkları, Molu âilesinin hikâyesi üzerinden Kayseri’nin ve hattâ tüm Anadolu’nun çağdaşlaşma sancılarının dinamiklerine ve dönüm noktalarına dair çok önemli ipuçları veriyor ve bunların ‘nedenini ve nasılını’ biraz daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bahse konu kitaptan fragmanlar...

Demokrat partililer memleketi felakete sürükleyecek

(...)Bir gün babam bana 'bu demokrat partililer ya memleketi bir felakete sürükleyecekler yada kendilerini ipe götürecekler, onun için ben bunlardan ayrılıyorum' dedi ve demokrat partiden koptu. (Syf 67)

Amcam valiyi nasıl tokatladı?

(...)Amcam bir gün vilayete gitmiş. Vilayetin merdivenlerin ağlayarak aşağıya inmekte olamn, yakında tanıdığı muhtar Osman Ağa ile karşılaşmış. Amcam 'hayrola, ne oldu, neden ağlıyorsun Osman Ağa' diye sormuş. Muhtar da 'Vali beni dövdü' demiş. Kocaman adamın ağlamasından amcam çok etkilenmiş ve hırslanmış 'gel benimle' demiş ve kapıyı açıp onunla birlikte valinin odasına dalmış. Amcamı karşılamak için ayapğa kalkan valiye şırak diye ani bir tokat atmış. Daha vali ne olduğunu anlayamadan muhtarla birlikte çıkıp gitmiş. Vali şaşırıp kalmış, amcama hiçbirşey yapamadım. (Syf 69)

Babam o kayalığı dinamitle patlattı

(...)Erciyes'e bakan kapıların biraz ötesi kayalıktı. oraya 'Tombak kaya' denirdi. Rumlar, 'gün batımı sefası' için o kayalığa çıkarlarmış. Babam o kayalığı dinamitlerle patlattı, dümdüz etti, oraya bizim için bir voleybol sahası yaptırdı. Evin arka kısmından köye ulaşan bir yol açtırdı. (Syf 109)