AKİT MENÜ

Kültür - Sanat

Memleket ezan sesi duyduğumuz her yerdir!

Lacivert Dergisi Aralık Sayısında, Psikiyatrist, şair ve yazar Prof. Dr. Kemal Sayar’la memleketin ruh halini konuştu.

Mustafa Akar'ın yaptığı o ropörtajdan bazı bölümler:

Bu aralar memleketin ruh halini nasıl görüyorsunuz?

Türkiye son iki yıldır çok büyük toplumsal gerginlikler yaşadı. Bu gerginlikler insanları grup kimliği içinde hareket etmeye daha fazla zorladı. Ve maalesef herkes cemaat kimliğini, grup kimliğini çok fazla içselleştirerek ve kendi türdeşlerine benzemeye çalışarak konuşmaya başladı. Bu da insanlar arasındaki konuşmayı azalttı. Bu anlamda toplumun içinde ruhsal açıdan birbirinden uzaklaşma, kimlik adacıklarının belirmesi ve o adacıkların arasında bütün köprülerin atılması gibi süreçlere tanık olduk. Ben Türkiye'nin son birkaç yılda rasyonel zeminden giderek daha duygusal bir zemine savrulduğunu ve bunun da giderek kimliklerin sertleşmesini, kabuk bağlamasını, çoklu kimliklerin tekil kimliklere indirgenmesini beraberinde getirdiğini düşünüyorum. Bugün politik kimlikler diğer bütün kimliklerin önüne geçerek onları gölgede bıraktı ve orada da konuşma sesinden çok kılıç şıkırtılarını duymaya başladık. Tabii bu hal politik bir buhran olarak da bize dönebilirdi. Ama halkın tevarüs edilmiş bilgeliği şimdilik bu politik buhranı önledi ve Türkiye'yi hepimize bir vatan olarak bilmemize yardım etti.

1 Kasım seçim sonuçlarını değerlendirdiğiniz bir yazınızda, "Halk kalbiyle görerek kararını verdi" diyorsunuz. Halkın tevarüs etmiş bilgeliği olarak ifade ettiğiniz şey biraz da bu kalbiyle görebilmesiyle mi alakalı?

Saint Exupery, "Asıl olan göze görünmez, insan asıl olanı ancak kalbiyle görebilir" der. Ben Türkiye'nin yaşayabileceği büyük bir buhranın, halkın bu önsezisiyle, sezgisiyle önlendiğini düşünüyorum. Aslında ne zaman büyük bir hadise olsa bu halkın bilgeliğinin gökte büyük bir yıldız gibi parladığını görüyorsunuz. Sözgelimi Özgecan Aslan cinayetinde bütün ülkede herkes birbirini suçlarken, herkes gösterecek bir hain ilan etmeye çalışırken vefat eden kızımızın babası çıktı ve bütün Türkiye'yi yatıştıran bir konuşma yaptı. Bu halkın içinde merhametle mayalanmış bir bilgelik olduğunu düşünüyorum. Son 20 yılın siyasetine baktığınızda bunun işaretlerini hep görebilirsiniz. Bir önceki seçimde iktidar olmuş parti bir sonraki seçimde baraj altı kalıyor. İnsanlar haysiyet taleplerine karşılık gelen her şeyi ödüllendiriyorlar. O haysiyet taleplerinin görmezden gelindiğini hissettikleri her seferde de cezalandırabiliyorlar. Kalbiyle görmek, bu ülkenin gönül coğrafyasıyla hemhal olabilenlerin fark edebileceği bir şey ancak. Bu dünya üzerinde bizi var kılan şey, ürettiğimiz bilim ya da teknoloji değil. Biz hâlâ bu topraklar üzerinde yaşamaya devam edebiliyorsak, merhametli bir toplum olabildiğimiz içindir. Merhametli toplum olduğumuzun en yakın emarelerinden bir tanesi de bütün kusurları, eksiklikleri, ev sahipliği konusunda gösterdiğimiz acemiliklerimize rağmen 2 milyonun üzerinde göçmeni bu topraklarda ağırlayabiliyor oluşumuzdur. Bunda da bin yıllık sufi tecrübesinin kolektif şuuraltına kazıdığı bir hakikat var. Kolektif şuuraltı kavramı Jung'un terminolojisinde geçer ve toplulukların, milletlerin bilinçaltından bizlere dem vurur. Fakat kalbiyle görmek, çok temel görme noktalarında bizim karşımıza çıkar. O da Türkiye'nin vatanlığını kaybetme istidadı taşımasıyla alakalı bir tercih noktasıdır son dönemde. Çünkü yanı başımızda Suriye'nin, Irak'ın birazcık daha ilerimizde Mısır'ın, Afganistan'ın nasıl vatan olmaktan çıktığını hepimiz gördük. Bizim kendi gönül coğrafyalarımızın vilayetlerinin dış müdahalelerle nasıl vatan olmaktan çıkarıldığını gördük. Türkiye'nin bilge insanı bu tehlikeyi hissetti. Kalbiyle olabilecek olan şeyi gördü ve vatana sahip çıktı diye düşünüyorum. Vatanı yeniden vatan kıldı. Onun vatanlıktan çıkmasına müsaade etmedi. 

Memleket deyince aklınıza ne geliyor?

Memleket deyince benim aklıma, kendimi emniyette hissettiğim yer geliyor. Ruhumun bütün çıplaklığıyla var olabildiği yer geliyor. Aşinalık geliyor. Memleket deyince hepimizin aklına ne gelir dışarıya gittiğimiz zaman? Ezan sesi gelir, kuru fasulye gelir, simit gelir, türküler gelir, bayram namazı gelir, bir bayram namazı sonrası insanların neşe içinde dağılması gelir, ana babanın elini öpmek gelir. Memleket ezanı duyduğunuz her yerdir. Ve memleket, çayın demlendiği her yerdir.

 

Yorumlara Git

23 Eylül 2024: Günün Âyet ve Hadisi

Duyunca çok şaşıracaksınız! Metal dedektörü ile 6 milyon liralık hazine buldu

İsrail Hamas lideri Yahya Sinvar’ı öldürdüğünü iddia etti

Müşteriler apar topar paralarını çekmeye başladı! Dev banka için iflas alarmı

De Rossi’nin ayrılığı sonrası tehdit edilmişti! Roma CEO’su istifa etti!