Kültür - Sanat
Ramazan ayında okunması gereken kitaplar -4-
Yeniakit.com.tr yazarı Hüseyin Acarlar’dan evde kaldığımız bu mübarek Ramazan ayında kitap severler için yeni bir kitap tavsiyesi var.
Hüseyin Acarlar yeniakit.com.tr
Kitabın adı; Mantıku't-tayr
Müellifi; Feridüddin Attar
Farklı bir dil arayışındaysanız eğer ve eğer derinlikli fikir ve edebi metin okuma merakınız varsa bu kitap tamda size hitap ediyor. Dil dedimse bugün kullandığımız dilden farklı manada kitabın kelime açılımı, kuş dilidir. İnsanın, his ve duygularıyla birebir kelimesiz iletişim kurmasını temsil eden bir tabirdir mantıku’t-tayr. Bu tabir kaynağını Kur’an-ı Kerimden alır. Kur’ân-ı Kerîm’de geçen (en-Neml 27/16) “mantıku’t-tayr” terkibini Attâr’dan önce İbn Sînâ, Hâkānî ve Muhammed el-Gazzâlî de kullanmıştır. Eserin adında yer alan mantık kelimesinin “söylemek, konuşmak, lisân-ı hâl ile anlatmak” gibi anlamları vardır. “Kuş” demek olan “tayr” ise “sâlikleri (yolcuları)” temsil etmektedir.
Türkiye ve İran olmak üzere dünyanın çeşitli kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunan Manṭıḳu’ṭ-ṭayr birçok defa basılmış, ilk defa taş basması olarak Cavnpur’da yayımlanmış, üzerine onlarca makale, kitap, şerh, doktora tezleri yazılmış bir şark klasiğidir.
Adı Maḳālât-ı Ṭuyûr, Maḳāmât-ı Ṭuyûr, Ṭuyûrnâme şeklinde kayıtlı olan ve nüshalar arasındaki farklılıklar dikkate alındığında 5000 beyti biraz aşan eser, otuz bir bölüm (makale) halinde remel bahriyle kaleme alınmıştır. Hamd, tevhid, münâcât, na‘t ve dört halife ile ashabın övgüsüne ayrılan bir girişin ardından mesnevi hüdhüde merhaba ile başlar ve 583 yılı Receb ayının 20. günü (25 Eylül 1187) tamamlandığı kaydedilen bir hâtime ile sona erer.
Hamd bölümünden bir kısmını aktarırsak dili hakkında bir fikir edinilmiş olur;
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Hamdolsun Alemleri yaratan, bir avuç toprağa can bağışlayıp iman veren yüce Allah’a.
Göklerin temelini su üstüne kuran odur; topraktan yaratılanların ömürlerini yel üstüne koyan da o!
Gökyüzünü kudretle yüceltti. Toprağı ise aşağılattıkça aşağılattı. Birine sürüp giden bir hareket verdi; öbürüne ise sürüp giden bir sükûn.
Gökyüzünü kurulu bir çadır haline getirdi. Direksiz, dayanaksız durdurdu, döşemesi de yeryüzü oldu.
Allah altı günde yedi yıldız yarattı. İki harften ibaret bir emirle ise dokuz göğü yarattı.
Yıldızları, altın zarlar şeklinde yaratarak her gece felekle oyuna girişti.
Ten tuzağım halden hale soktu, çeşit çeşit hallere düşürdü. Can kuşunu toprağa alıştırdı.
Deniz, emrine köle oldu, teslimiyetle eridi. Dağ korktu, korkusundan dondu kaldı!
Denizi susattı, dudaklarını kupkuru bir hale getirdi, taşı yakut haline soktu, kandan misk yarattı.
Dağa hem tepe verdi, hem bel. O da erlikle baş çekti, yüceldi.
Kâh ateş üstünde güller desteledi. Kâh deniz üstünde köprüler kurdu.”
Manṭıḳu’ṭ-ṭayr’ın konusu kısaca şöyledir: Kuşlar kendi aralarında toplanıp hiçbir ülkenin padişahsız olmadığını, padişahsız ülkede nizam ve intizam kurulamayacağını belirtirler. Aralarında bulunan ve mürşidi temsil eden, Süleyman peygamberin mahremi ve postacısı hüdhüd (en-Neml 27/20-30) bu konuda onlara yol göstereceğini söyler. Hüdhüdün öncülüğünde toplanırlar. Fakat yolun uzak ve sıkıntılı olduğunu anlayınca bülbül, papağan, tavus, kaz, keklik, hümâ, doğan, balıkçıl, baykuş ve diğer bazı kuşlar birer mazeret ileri sürerek yolculuktan vazgeçmek isterler. Hüdhüd kuşların hepsine cevap vererek onları ikna eder. Sonunda bütün kuşlar hüdhüdün kılavuzluğunda yola çıkarlar. Yolculuk esnasında bitkin ve yorgun düşen binlerce kuş hüdhüdden şüphelerinin giderilmesini ister. Hüdhüd her birinin soru ve itirazlarına cevaplar verir; önlerinde “talep, aşk, mârifet, istiğna, tevhid, hayret, fakru fenâ” denilen yedi vadinin bulunduğunu bunları geçince padişahları olan sîmurga ulaşacaklarını anlatır. Tekrar yola koyulan kuşlardan sadece otuzu hasta ve yorgun durumda bu vadileri aşıp yüce bir dergâhın önüne ulaşır. Burada bir postacı gelip onların sîmurgu sorduklarını anlayınca önlerine birer kâğıt parçası koyarak okumalarını söyler. Kâğıtları okuyan kuşlar bütün yaptıklarının yazılı olduğunu görüp şaşırırlar. Bu sırada sîmurg da tecelli eder. Fakat gördükleri sîmurg kendilerinden başka bir varlık değildir. Sîmurgda kendilerini, kendilerinde sîmurgu görüp hayretler içinde kalırlar. Bu arada bir ses duyulur: “Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz; daha fazla veya daha eksik gelseydiniz yine o kadar görünürdünüz; burası bir aynadır.” Neticede hepsi sîmurgda fâni olur, artık ne yol ne yolcu ne de kılavuz vardır. Gölge güneşte kaybolur. Menzil-i maksûda vâsıl olan otuz kuş aradıkları sîmurgun kendileri olduğunu anlar.
Şair Şeyh Feridüddin Attar- Hekim ve eczacı olmasından dolayı Attar denilmiştir-, hüdhüd ile çeşitli kuşlar arasında geçen konuşmalar aracılığı ile tasavvufî düşüncelerini açıklamıştır. Şair, hüdhüdün ağzından kuşların soru ve itirazlarına cevap verirken konuya uygun düşen başka hikâyeler de anlatır. Birçoğu Teẕkiretü’l-evliyâʾ adlı eserinde geçen bu hikâyeler arasında fikrî bir bağlantı vardır. Manṭıḳu’ṭ-ṭayr’daki hikâyeler birkaçı dışında genelde kısa olup bazen üç beş beyitte sona erer, ardından gelen beyitler hikâye münasebetiyle Attâr’ın aktardığı fikirlerdir. Onun anlattıkları o kadar beğenilmiştir ki Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de bazılarını alıp aynı vezinde yazdığı Mes̱nevî’sinde işlemiştir.
İranlı şair Şair Şeyh Feridüddin Attar’ın Hulefâ-yi Râşidîn’i methedip onlar arasında fark gözetmediğini söylemesi ve halife seçiminde Hz. Ali’nin yanında yer almayan sahâbenin haklı sayıldığını belirterek bu gibi işlerle uğraşmanın gereksiz olduğunu açıklaması ayrıca dikkat çekici kişiliği hakkında bir fikir verir. O bu konuda taassup gösterenleri kınayarak Sünnî-Şiî mücadelesinin tamamıyla taassuptan doğma abes bir şey olduğunu ifade eder.
orjinali Farsça yazılmış “Mantıku't-Tayr” bizde Türkçedeki belli başlı 5 manzum çeviriyle geçmişte okunmuştur.
1. Gülşehrî (XIV. yüzyıl): Mantıku't-Tayr, yazılışı 1317, 4408 beyit.
2. Ali Şir Nevaî (1441-1501) : Lisanü't-Tayr; yazılışı 1498, 3598 beyit
3. Zaifî (öl. 1559): Gülşen-i Sîmurg, yazılışı 1556, 5116 beyit (?).
4. Kadızade Şeyh Mehmed (XVI. yüzyıl) : İnşirahü's-Sadr, yazılışı 1578, 5083 beyit.
5. Fedaî Dede (öl. 1635) : Mantıku'l-Esrar, yazılışı 1635, 3808 beyit