Etkinlikler
Avrupa’nın modası çöktü
Türkiye’de en yaygın tefsirli Kur’an-ı Kerim meallerinden “Feyzü’l Furkan” isimli eseriyle tanınan Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli, koronavirüs salgınında Avrupa’nın düştüğü içler acısı duruma ilişkin, “Avrupa’nın ‘hümanistlik’ adı altındaki modası çöktü. Salih insanlar olarak, Allah’ın, ‘Bir insanı kurtarmak, bütün insanları kurtarmaktır’ emriyle harekete geçtik. Türkiye, elhamdülillah koronavirüsle mücadele sürecinde gıpta edilecek bir başarıya sahip” dedi.
Türkiye’de en yaygın tefsirli Kur’an-ı Kerim meallerinden “Feyzü’l Furkan” adlı eseriyle tanınan Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli, çeşitli vakıf ve camilerde tefsir ve meal dersleri vermenin yanı sıra akademik eserleri de kaleme alıyor. Kur’an-ı Kerim ilmini derinlemesine öğrenmek amacıyla 72 yaşında yüksek lisans eğitimini tamamlayan Prof. Dr. Feyizli, 83 yaşında profesör unvanını elde etti. Prof. Dr. Feyizli, din eğitiminin önemi ve İslam dünyasında son dönemde varlık gösteren şiddet ve terör eğilimli akımlarla ilgili açıklamalar yaptı.
“Koronavirüs salgını bir imtihandır”
¥ Koronavirüs salgını nedeniyle Müslümanların çoğunlukla zamanlarını evde geçirdiği bugünler için tavsiyelerinizi ve hislerinizi öğrenebilir miyiz?”
- “Rabb’imize şükür, ramazan-ı şerife kavuştuk. Bir taraftan mübarek ramazan ayının sevabına kavuşmaya çalışmanın sevinci içindeyiz, diğer taraftan bütün toplumları hercümerç eden ve çaresizlik içinde bırakan koronavirüs belasının üzüntüsü içindeyiz. Bela, ‘imtihan’ demektir. Koronavirüs salgını bir imtihandır. Her devirde bu tür imtihanlar olmuştur. Günümüzde de bunun adı koronavirüstür.
Allah, Kur’an-ı Kerim’de Enfal Suresi’nin 60’ıncı ayetinde, ‘Düşman durumunda olanlara karşı gücünüz yettiği kadar her türlü kuvvetten hazırlık yapın’ emrediyor. Örneğin deprem ve sele karşı teknik ve yapı bakımından hazırlık yapılması lazım. Hastalıklara karşı da ilaç, tıbbi cihaz ve gereçlerin hazırlığının yapılması lazım. Bütün dünya bu görünmeyen virüse karşı aciz durumda. Türkiye, elhamdülillah koronavirüsle mücadele sürecinde gıpta edilecek bir başarıya sahip. Tıbbi cihazlarımız bütün insanlara yetiyor, başka ülkelere yardım ediyoruz. Avrupa’nın ‘Hümanistlik’ adı altındaki modası çöktü. Salih insanlar olarak, Allah’ın, ‘Bir insanı kurtarmak, bütün insanları kurtarmaktır’ emriyle harekete geçtik. Ramazan ayında sağlığımızı korurken manevi değerlerimizi de düşünmemiz lazım. Madem ki evde kaldık, bu ramazanda bir muhasebe yapmamız lazım. ‘Allah’a karşı ne kadar yararlı iş yapıyoruz?’ diye kendimizi bir hesaba çekelim, nefis muhasebesi yapalım. Ramazan’ın 10 günü rahmet, 10 günü mağfiret ve üçüncü 10 günü de cehennem azabından kurtulmak olduğu hadisi şerifte müjdelenmektedir. Ramazan’ın başındaki 10 günde ‘Ya Erhamerrahimin’ lafzını, ikinci 10 günde ‘Esteğfirullah el azim ve etübü ileyh’, üçüncü 10 günde de ‘Subhaneke fekhın azabennar’ veya ‘Rabbena atina fid’dünya haseneten ve fil’ahireti haseneten ve kına azabennar’ ayetini okuyalım. Dilimizi ve sevap defterimizi dolduralım.
¥ “Türkçe Kur’an-ı Kerim mealinizin hazırlık ve yayınlanma sürecinden bahsedebilir misiniz?”
- “Ankara İmam Hatip Okulunda öğretmen ve idareciyken Ahmet Ateş’in kitabını basan Kılıç Yayınevi’nden, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealinin yapılması teklifi geldi. Dedim ki, ‘Bunlar meal bastığına göre doğru insanlardır’. Meal yazabilmek için günde 6 saat çalışıyordum. Herkesin anlayabileceği Türkçeyle anlattığımdan dolayı sanki bir makale okuyormuş gibi zorlanmadan baştan sona okunuyor. Mealimi okuyanlar, aklında, zihninde güzel bir tat kaldığını, dipnot ve açıklamalarla daha unutulmaz hale geldiğini söylüyordu. Zaten bunu amaçladım. Kendimden ilave cümleler koymadım. Gramerine çok uygun yazdım.”
¥ “Akademik eğitim sürecinizi anlatabilir misiniz?”
- “Meal çalışmamı yaptığım sırada Almanya’ya davet edildim. Senatör Ali Oğuz Bey (eski milletvekili) geldi, ‘Erbakan Hoca, seni İlim Meclisi’ne almak istiyor’ dedi. O vesileyle Almanya’ya din hizmetine gittik. Daha sonra 2000 yılında Hollanda’ya gittim. Oradaki İslam Üniversitesinde yüksek lisans yaptım. ‘Kıraat İlminde Verş ile Hafs Rivayetinin Karşılaştırılması’ isimli Arapça yüksek lisans tezimi yazdım. Bu tez kitap olarak çıktı. ‘Kur’an’da Hukuk ve Ahlak İlişkisi’ isimli doktora tezim de yakında basılacak.
Yüksek lisansa başladığımda 70 yaşındaydım, 72 yaşımda bitirdim. Doktora çalışmam 5 sene sürdü. Profesörlüğe az kaldı. Bundan dolayı bilimsel makale istiyorlar. Makalelerin hakemli dergilerden çıkması gerekiyor. Uzun bir süreç. Tabii ben hiç yorulmuyorum. ‘Talebeyim’ diyorum. Allah da bana güç vermiş, imkan vermiş. Doçentlik tezim ise “Kıraat-i Aşare” isimli Türkiye’de kıraat ilmi alanında yazılmış ilk eser. Profesörlük tezimde ise daha önce kafamda tasarladığım ‘Cahiliye Zihniyetinin ve Yaşamının Kur’an’da Değişimi’ konusunu çalıştım.
“FETÖ’nün en büyük zararı İslam’a oldu”
¥ FETÖ’ye bakışınız nedir? Bu örgütün toplumumuza ve inanç dünyamıza verdiği zararlar nelerdir?
- “15 Temmuz darbe girişimi yaşandığı sırada FETÖ için ‘Benim davamı mahvetti’ dedim. Benim davam insanları Müslümanlaştırma, Müslümanları Müslümanlaştırma davasıdır. ‘Ey iman edenler, iman ediniz’ ayeti var, bundan sorumluyduk. FETÖ’nün, bu darbe girişimini kimin adına yaptığı da belli değil. ‘Yurtta Sulh Konseyi’ diyorlar. Yurtta sulh yok mu? FETÖ, bu ülkeye öyle bir zarar verdi ki bundan sonra kimsenin kimseye güveni kalmadı. Hocalara dahi güven azaldı. ‘Bu hoca kim bilir nedir?’ denecek duruma gelindi. FETÖ’nün en büyük zararı İslam’a oldu. FETÖ ülkede çeşitli zanlara sebep oldu. ‘Bu FETÖ’cü müdür? O da FETÖ’cü müdür?’ falan diye bu şekilde insanların birbirleri hakkında kötü zan yapmasına sebep oldu. Sayın Başkan’ın (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) dediği gibi ‘Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet’ bu örgütün. Cenab-ı Hak ‘Yahudiler ve Hristiyanlar ile dost olmayın’ dediği halde o (FETÖ elebaşı Fetullah Gülen) gitti, onlarla dost oldu. Herkesi dinlemeye kalktı, bütün gizli yerleri dinledi. Herkesin mahrem odalarını dahi dinledi ama sadece Allah’ın dediğini dinlemedi. Böylelikle Türkiye’de insanları ikileştirdi, zanlar altında bıraktırdı.