AKİT MENÜ

Aktüel

Alman medya devinde çalışmış gazeteci Almanya'yı terk edip Türkiye'ye yerleşti: Burada insan gibi yaşıyorum

Koronavirüs sürecinde, Alman basınında “ Türkiye Sağlık Sistemi” ile ilgili çıkan “yalan” haberlere, Türkiye’de yaşayan bir Alman olarak tepki veren emekli Alman medya mensubu Holger Vorbeck, yerel medyaya röportaj verdi.

2020-06-20 00:47:28

Vorbeck, Alman Medya devi "Axel Springer"den emekli bir editör.

Axel Springer’in çıkarttığı bazı büyük gazeteler, günlük olarak çıkan Bild, haftasonu çıkan Bild am Sonntag ve günlük olarak çıkan Die Welt’i en başta sayabiliriz.

Ayrıca, Axel Springer, yörüngesinde dönen görsel medya kuruluşları, dergiler, dijital medya, internet medyası vb. konularda çalışan bir çok farklı alt kuruluş mevcut.

Dünya genelinde 30’un üzerinde ülkede, 150’den fazla dergi ve gazeteye sahip, Avrupa’nın en büyük yayın şirketinin yıllık geliri ise 1 milyar dolardan fazla…

"Türkiye ile ilgili yalan haber yapmaktan vazgeçin artık"

Yukarıdaki bilgileri verme sebebim, Alman medyasında Türkiye ile ilgili çıkan “yalan ve yanlı” haberlere tepki veren Holger Vorbeck’in bu sistemin içinden gelen, Alman medyasını bilen birisi olduğunun altını çizmek.

Holger Vorbeck; Türkiye ile ilgili “yalan haber yapmaktan vazgeçin artık” diyor.

"Ben de bir gazeteciyim. Yapılan haberler yanlış. Meslektaşlarımı doğru haber yapmaya davet ediyorum. Türkiye’de tıbbi bir yetersizlik söz konusu bile değil.

Alman basınında Türkiye'de hastanelerin tıka basa dolu olduğu, toplu mezarlar kazıldığı gibi haberler yer aldı.

Koronavirüs tedavisinde tıbbi yetersizlik olduğu, hastanelerin hastalara bakamadığı haberleri çıktı.

Oysa bütün bu yalan haberlerin aksine, Türkiye'de çok iyi bir sağlık hizmeti veriliyor.

Süreç çok iyi yönetiliyor.

Alman basınında çıkan haberler asılsız ve tamamen uydurmadır" diyor.

İnanmayanlara da “gelin kendiniz görün” diyor.

***

Almanya'daki hayatını terk edip Türkiye'ye yerleşti

Holger Vorbeck şimdilerde Alanya’nın Dimçayı caddesinde mütevazı evinde yaşıyor. O da bir göçmen, güzel ülkemizin güzide bir memleketi olan Alanya’yı seçmiş yaşamak için.

Buradaki hayatına çok güzel adapte olmuş ve mutlu görünüyor.

Mahalle esnafı ve komşuları ile ilişkileri gayet iyi. Sokağa çıktığında insanlarla selamlaşıyor, mahalledeki herkes onu tanıyor.

Buranın insanı olmuş artık…

Almanya’yı ve Almanya’daki hayatını tamamen terk etmiş, geride bırakmış.

Bu hafta röportajımızda, sizler için Holger Vorbeck’in ağzından, Türkiye’ye geliş hikayesini dinleyip, Almanya’daki ve buradaki hayatı hakkında neler söyleyeceğini duyacağız.

***

Sahil yolundan bir yanımız deniz, Dimçayının yolunu tutuyoruz. Güneşli gülümseyen bir hava var.

Bay Holger, nezih ve temiz bir sitenin birinci katında, güneş gören, balkonunda otururken kuş cıvıltılarını duyabileceğiniz güzel bir ev bulmuş.

Maşallah, güzel bir hayat sürüyor, keyfi çok yerinde görünüyor.

Dimçayı taraflarının havası hem yazın hem kışın, bir başka Alanya merkezden çok daha farklı..

Heybetli Toros dağlarının arasından, vadi boyunca Akdeniz’e uzanan dinamik bir hava akışı var, güzel ve toprakları verimli bir boğaz.

Vadisinden gelen ferahlık, Bay Holger ’in enerjisine doğrudan etki etmiş. Burada ki hayatından oldukça memnun görünüyor.

***

"Küçüklerin büyüklere gösterdiği sevgi ve saygı çok hoşuma gitti"

Kınay: Türkiye’ye geliş hikayenizden bize bahseder misiniz?

Vorbeck: Türkiye’de ilk gelişim Adana kentine oldu.

Oğlumun eşi Adanalı.

Türk kültürü ile gerçek olarak ilk karşılaşmam orada oldu. Küçüklerin büyüklere gösterdiği sevgi ve saygı çok hoşuma gitmişti.

Ayrıca evlerin genişliği ve ferahlığı da dikkatimi çekti. Ortalama küçük bir ev en az 140 metrekare.

Almanya’da 25 metrekare, küçücük evlerin içinde üst üste yaşıyor insanlar.

"Türkiye'de hayat rahat ve insanlar sıcak kanlı"

2008 yılında Türkiye’ye taşınmaya karar verdik. Eşim ilk önce çok sıcak olduğu için taşınmak istemedi.

Taşınmadan önce oğlumla da konuştum, Kendisi o zaman kaldığımız yere 5 saat uzaklıktaki Wiesbaden’de oturuyordu.

Türkiye’de ulaşım çok kolay, dünyanın bir çok ülkesine 3-5 saat içinde varabiliyorsunuz. Dünyada bu konumda başka bir ülke daha yok. Sonuç olarak bir ev alarak Alanya’ya taşındık.

Buradaki hayat çok rahat.

Almanya’daki gibi fazla prosedür yok.

Sadece, iki yılda bir ikamet belgesini yenilememiz gerekiyor.

Buradaki insanlar çok sıcak kanlı ve yabancılara karşı bir düşmanlıkları yok.

"Burada kendimi özgür hissediyorum"

Kınay: Almanya ve Alanya’daki hayatınız arasındaki farkı bizlere anlatabilir misiniz? Burada olmak size nasıl hissettiriyor?

Vorbeck: Öncelikle belirtmek isterim ki burada yaşarken kendimi kişisel olarak gerçekten özgür hissediyorum.

“Emekli gelirimle Almanya’da Türkiye’de yaşadığım gibi yaşayamazdım. Almanya’da yaşlı insanlar için yaşamak çok zorlaşmaya başladı. Burada insan gibi yaşadığımı hissediyorum.”

Burada ne zaman ne yapacağım konusunda kesinlikle daha özgürüm.

Buradaki hayat, Almanya’daki hayata göre daha yalın ve sade. Almanya’daki karmaşık hayat burada yok.

"Hastanede elime küçük bir kâğıt parçası verdiler"

Örnek vermem gerekirse; geçenlerde Devlet Hastanesinin Diş Kliniğine, dişlerimi tedavi ettirmeye gittim.

İşlerimi hallettikten sonra, bir sonraki randevu tarihimi öğrendim.

Herhangi bir ağrı olması ihtimaline karşın, bir ağrı kesici ilaç yazıldı. Son olarak elime küçük bir kâğıt parçası verdiler.

"Bu ne?" diye sordum.

'Reçeteniz' dediler.

Sonra o kağıtla birlikte eczaneye gittim ve ilaçlarımı aldım.

Çok basit, hiç yorucu değil.

Türkiye’de sağlık sistemi bu şekilde başarıyla çalışıyor.

Buradaki çok şey, hayatı daha kolay hale getiriyor.

"Almanya'da böyle bir imkan yok"

Bir başka çarpıcı örnek vermek isterim, Alanya’da şu an oturduğum evi ilk satın aldığımda yanındaki yol yoktu.

Evi almamıza aracı olan kişiye, "İleride buraya yol yapılacak mı?" diye sordum. 'Evet' dedi. Kim yapacak diye sorunca belediyenin yapacağını öğrendim.

Biliyor musunuz?

Böyle bir şeyi Almanya’da bulmanıza imkân yoktur, o yolun toplam maliyetinin yüzde 85-90 parasını o sokakta oturan insanlardan alırlar.

"Almanya'da her şeye karışırlar, Türkiye'de ferahlık var"

Ayrıca Almanya’da herkesin ödediği standart vergiler var, bir ev adresin olduğu zaman, bir televizyonun da oluyor bunun için alınan standart bir vergi var mesela…

Kedi beslersin vergi alırlar, köpek beslemek istersin, ondan da vergi alırlar…

Hatta evinin garajını boyamak için, sana siyah yada antrasit rengine boyaman gerektiğini söyleyen birileri ki bence ikisi de aynı renk, mutlaka vardır.

Demek istediğim, “Almanya’da yaptığın her şeye karışırlar.

Burada Türkiye’de ferahlık var.

"Türkiye'de hayat, Almanyadaki kadar pahalı değil"

Ayrıca hayat da Almanya’daki kadar pahalı değil. Mesela ben alışverişlerimi buradaki semt pazarından yapıyorum.

Bütün sebze ve meyveler hem çok çeşitli hem de çok taze.

Bu sebeple iyi ve sağlıklı beslenebiliyorsunuz.

Yemek kültürü de çok geniş, çok farklı lezzetler ve tatlar var.

"Turizm dışında ekonomiyi de çeşitlendirmek gerek"

Kınay: Bugüne kadar bir çok farklı ülkede yaşadınız. Dünyanın bir çok yerini görmüş birisi olarak Alanya’yı nasıl görüyorsunuz?

Alanya temel ekonomisini turizm üzerine kurmuş, çok güzel bir kent. Tarihi ve doğal güzellikleri var.

Fakat, şu anda yaşadığımız pandemi süreci gibi bir dönemde görüldü ki, turizm de böyle aksaklıklar olabiliyor.

Artık daha fazla otel yapmadan, turizm dışında ekonomiyi de çeşitlendirmek gerek. Tarım konusu bölge için önemli.

"Türk Lirası'na saldırılar oluyor, oysa Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisinin içinde"

Bence Türkiye’nin geleceği çok parlak.

Sizler de görüyorsunuz, Türk Lirasına yabancı para birimleri üzerinden, saldırılar oluyor, oysaki Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde, 15. sırada.

İlerleyen yıllarda daha da büyüyecek.

Türkiye’nin geleceği parlak görünüyor.

"Türkiye'de pandemi sürecine her boyutta hemen müdahale edildi"

Kınay: Pandemi sürecinde Alanya’daydınız, yukarıda Türkiye sağlık sistemi ile ilgili bir örnek de verdiniz. Almanya ve Türkiye sağlık sistemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Vorbeck: Sosyal medyada bu konudan biraz bahsettim aslında…

Öncelikle “Türkiye Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti” sistemleri arasında, yapısal bir farklılık var.

Almanya Federal Cumhuriyetinde, 16 farklı eyalet vardır.

Bu eyaletlerin sağlıkla ilgili aldıkları kararlar, yaptıkları işler, acil durumlarda neler yapacakları gibi şeyler, eyaletlerin kendi inisiyatifindedir.

Federal Hükümetin doğrudan sorumluluğunda değildir.

Bunların hepsi bu dönemde ayrı ayrı yollara gittiler ve bu büyük bir karmaşaya yol açtı.

Türkiye’de sağlık sistemi merkezi olarak yönetiliyor ve tüm Türkiye’de bu süreç çok hızlı ve iyi bir şekilde yönetildi. Çok temiz, ne istediğini bilerek ve gerekli önlemleri alarak yapıldı. Sürece hızlı bir şekilde müdahale edildi.

Mesela sürecin başlarında, Türkiye hemen maske üretmeye başladı.

Hemen ardından oksijen makinesi üretti çok kısa bir sürede.

Bu sırada Almanya’da insanlar, "herkes maske takmalı mı takmamalı mı, ama maskeleri nereden bulacağız" diye konuşuyorlardı.

Türkiye’de çoktan vardı.

Yoğun bakım yatağı oranları burada %46-48 arasındayken Almanya’da %26-29 arasında idi. Türkiye sürece hazır durumdaydı

Buradaki doktorların ve sağlık personelinin eğitimi gerçekten çok iyi ve sürece her boyutta hızla müdahale etti.

"Türkiye ile ilgili asla doğruyu söylemecekler"

Kınay: Pandemi sürecinde Alman basını ve yurtdışındaki basının Türkiye ile ilgili yaptıkları haberlere tepki verdiniz ve bu tepkiniz medyada yer aldı. Sizce Avrupa ve Alman medyası Türkiye’yi nasıl görüyor?

Vorbeck: Asla doğruyu söylemeyecekler, bunun çeşitli sebepleri var, birincisi politik nedenler.

ABD ve Türkiye arasında gerginlik var, Almanya politikası ABD ne yapıyorsa onu yapar, her ne olursa olsun.

"Ben olsam, seyahat konusunda yazan gazetecileri hemen Türkiye’ye davet ederdim"

Kınay: Peki sizce Türkiye turizmi bu süreçte Avrupa basınında ve dünyada daha görünür olmak için neler yapmalı?

Turizm reklamları konusunda yayıncı kuruşlara gitmek hiçbir işe yaramaz, bence bunun yerine doğrudan gazetecilere yönelmek, haberi doğrudan yazan kişilere ulaşmak gerekiyor.

Bu süreçte, Almanya’dan gazeteciler hızlı bir şekilde Türkiye’ye davet edilebilirler.

Uçuşlar başlar başlamaz gelebilecek gazetecilerin buraları yerinde görmeleri gerekiyor, çünkü haberleri yazan onlar.

Ben olsam, “seyahat konusunda yazan gazetecileri” hemen Türkiye’ye davet ederdim.

"Alman politikası, kendi içinde çok fazla Türk karşıtı insanı barındırıyor"

Kınay: Alman medyası konusunda birçok tespitte bulundunuz, peki sizce, Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha iyi olabilmesi için ne yapmak lazım?

Vorbeck: Temel problem, Alman politikasının, kendi içinde çok fazla Türk karşıtı insanı barındırıyor olması.

Türkiye ile ilişkileri iyi olmayan, Türkiye’yi sevmeyen bir çok insan Almanya’da sistemin içinde güçlü pozisyondalar.

Diğer bir sorun, bazı Alman politikacıların Türkiye ile ilgili hiçbir fikrinin olmaması.

Olması için çaba da göstermiyorlar, oysa ki politikacıların fazla bilgi sahibi olması lazım.

"Alman medyasında çıkan olumsuz haberleri çok ciddiye almayın"

Kınay: Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

Vorbeck: Alman medyasında çıkan olumsuz haberleri çok ciddiye almamak lazım.

Hala bir çok insan, Türkiye ile ilgili doğru bilgi sahibi değil, bildiğini düşünenlerse yanlış bilgilendirilmiş.

Türk insanlarına gösterdikleri misafirperverlik için çok teşekkür ederim.

Hayatımı burada geçirmekten dolayı çok mutluyum.

Herkese çok teşekkür ederim.

***

Bizler de Bay Holger’e bizleri evinde ağırladığı ve düşüncelerini bizlerle paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.

Bir sonraki “Göç Hikayesi’nde” görüşmek üzere.

Emekli Alman gazeteci Holger, Yasin Kınay’ın sorularını yanıtladı.

Holger Alanya’da çok mutlu olduğunu söylüyor. 

Kaynak: Yeni Alanya

 

Yorumlara Git

İslam Memiş elinde 1 lirası bile olanları uyardı! 12 bin seviyesine çıkacak, uçup gidecek

İflas ettiği söylenen Türkiye'nin 63 yıllık otobüs isyan etti: İflas etmedik, buna son verin

Koç Grubu şirketi tarandı! Mermi yağmuruna tuttular

İsrail’den F-35’le korkunç saldırı! Hizbullah’ın üst düzey komutanları öldü

Aselsan’ın ürettiği yerli telefonun önünü kesen Türk bakın kimmiş! Şu an hak ettiği yerde