KENAN KIRAN / İSTANBUL
Gazetemiz yazarı Abdurrahman Dilipak’ı beraat ettirdiği gerekçesiyle Bursa’ya sürülen, kınama cezası verilerek yüksek yargı üyesi olması engellenen dönemin İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Mustafa Kutluk’un, sahte raporla önü kesildiğini deşifre ediyoruz.
Dr. Rıza Nur’un, “Hayat ve Hatıratım” adlı eseri sadeleştirerek yayınlayan Abdurrahman Dilipak’ı suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle duruşmada dinlemeyen ve beraatine karar veren Mustafa Kutluk hakkında dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay’ın inceleme başlattı.
Adalet Bakanlığı Müffetişi Mustafa Çakmak; Mustafa Kutluk’un Abdurrahman Dilipak hakkında verdiği karar üzerine çalışma arkadaşları dönemin kendisiyle birlikte duruşmalara çıkan basın savcıları Hüseyin Günay ve Cevat Özel’i çağırdı. Günay ve Özel’in yazılı beyanlarını aldı. Mustafa Çakmak, iki savcının beyanlarının Mustafa Kutluk’un aleyhine olmayınca diğer hakim ve savcılara yöneldi. Çakmak, bir haftaya yakın İstanbul Adliyesi’nde 40’ın üzerinde hakim ve savcı dinlediği halde istediği beyanlara ulaşamayınca İstanbul Adliyesi’nin etkili kişileri olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Avni Bilgin, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cumhur Poyraz ve Adalet Komisyonu Başkanı Mustafa Çınar’ın söylemediği sözlerle ilgili şifahi beyanmış gibi sahte tutanak düzenledi.
Mustafa Çakmak; İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Avni Bilgin’in Mustafa Kutluk’la ilgili kendisine hiçbir şey sormadan beyanını dinlemiş gibi sahte tutanak tuttu.
Mustafa Çakmak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cumhur Poyraz ve Adalet Komisyonu Başkanı Mustafa Çınar’ın Mustafa Kutluk aleyhine beyanları olmadığını görünce yine sahte tutanak hazırladı.
Cumhur Poyraz ve Mustafa Çınar; Müfettiş Mustafa Çakmak’a, Mustafa Kutluk’un mütedeyyin kişi olduğunu ve tarafsız kararlar verdiğini söylediler. Müfettiş Mustafa Çakmak, söz konusu tanık ifadelerini yok saydı ve Cumhur Poyraz ve Mustafa Çınar’ın söylemediği sözleri tutanağa aldı.
Mustafa Çakmak’ın hazırladığı 29 Haziran 1995 tarihli sahte ifade tutanağında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Avni Bilgin tarafından “Tutanaktaki ifadeler benim tarafımdan söylenmemiştir” diyerek yalanlandı.
Mustafa Çakmak’ın hazırladığı 29 Haziran 1995 tarihli sahte ifade tutanağında İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cumhur Poyraz da kendisinin söylediği ifade edilen sözlerin tamamen yalan olduğunu açıkladı.
SÖYLENMEYEN
SÖZLERLE  DİSİPLİN
CEZASI İSTEDİ
Adalet Bakanlığı Müffetişi Mustafa Çakmak, Başsavcı, Başsavcı Vekili ve Adalet Komisyonu Başkanı’nın söylemediği sözleri tutanağa geçirdi ve 6 Temmuz 1995 tarihinde hazırladığı yazıda; Mustafa Kutluk’a disiplin cezası tayini yapılmasını isteyerek, “(Mustafa Kutluk) Burada göreve devam etmeleri halinde yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar verecekleri kanaatına varıldığından, görev yerlerinin idari bir tasarrufla değiştirilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür” ifadelerini kullandı.
MOĞULTAY SAHTE
RAPORU HSYK’YA GÖNDERDİ
Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, Adalet Bakanı Müsteşarı Hakim Yusuf Kenan Doğan ve Genel Müdür Hakim İhsan Akçin tarafından 11 Temmuz 1995 tarihinde hazırlanan soruşturma yazısında; Hakim Mustafa Kutluk’un, sanık Abdurrahman Dilipak’ın dinlenmesine gerek olmadığı görüşüyle esas hakkında mütaalada bulunduğu belirtildi ve Mustafa Kutluk hakkında disiplin yönünden gereğinin takdir ve ifası için soruşturmaya ait evrağın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) gönderilmesine karar verildi.
HSYK’DAN KINAMA CEZASI
HSYK; 29 Şubat 1996 tarihinde toplandı ve Mustafa Kutluk hakkında kınama cezası verdi! HSYK kararında Mustafa Kutluk hakkında 2802 Sayılı Kanunu’nun 65/1 maddesi uyarınca kınama cezasıyla cezalandırılmasına ve tayinine oy çokluğuyla karar verdi. Mustafa Kutluk, HSYK’nın söz konusu kararının ardından daha önceden hak ettiği 1. sınıfa ayrılmış ve bu haklarını kaybetmeyen Mustafa Kutluk’u kanuna aykırı bir kınamaya binaen 1. sınıf olma hakkının alınmasına karar veriliyor.