AKİT MENÜ

Eğitim

Dumlupınar Üniversitesi'nde Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi

Büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde MEB okul ders kitaplarını materyalist, Darwinist, ateist bakış açısı ile yazdırıyor.

Ülkemizin seçkin ve inançlı bilim adamları buna yanlışı düzeltmek için bilimsel çalışmalar yapıyor.

5. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi, bugün Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde birçok seçkin ilim adamının katılımıyla gerçekleştirilecek.
Alanında uzman, liyakatli ve inançlı bilim adamları sunulacakları tebliğleri ile ders kitaplarındaki “pozitivisit, materyalist, Darwinist, ateist ve dinsiz” bakış açısının neden yanlış olduğunu ortaya koyuyorlar.

Bilim dünyası yaklaşık 200 yıldır materyalist felsefenin tesiri altında olduğunu vurgulayan ilim adamları, şu değerlendirmelerde bulundular:

“İnançsızlığı; bilim adı altında ideoloji, bilim felsefesi ve nihayetinde hayat tarzı hâline getiren bu bakış açısı, tüm dünyayı topyekûn bir çıkmaza sürüklemektedir. Bir milleti diğer milletlerden ayıran özelliklerin başında milli ve manevi değerler gelmektedir. Milli ve manevî değerlerini kaybeden milletler ya istiklallerini yitirecek ya da tarih sahnesinden silinecektir. Yeni nesillerin “milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına saygılı, devletine ve milletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getiren” bireyler olarak yetiştirilmesi ve geleceğe hazırlanmasıdır.”

Ders kitaplarının tevhidi bakış açısı ile yazılması gerektiğini vurgulayan bilim adamları, konuyla ilgili olarak Akit’e değerlendirmelerde bulundular.

Prof. Dr. Âdem Tatlı hoca, 5. Yaratılış Kongresi'ni değerlendirdi

Her atomu ve molekülü ilah kabul etmek akla ters

Sayın Âdem Hocam 21 Ekim’de beşincisi düzenlenecek olan Yaratılış Kongresinin mahiyetinden bahseder misiniz?

Ali Erkan Bey, bir milletin geleceğini şekillendiren eğitimdir. Eğitimin hedefi, millî, manevî değerlerine ve tarihine bağlı, vatan ve milletini kendi menfaatinden üstün tutan, birlik ve beraberlik ruhunu taşıyan, çağın fenleriyle donanmış fertleri yetiştirmek olmalıdır.

Mevcut eğitim sistemi bu özelliklere sahip gençler yetiştirmiyor mu?

Hayır, yetiştirmiyor.

Niçin?

Mevcut eğitim sisteminde kitaplarda bilimsel veriler tesadüf ve tabiat eseri olarak takdim edilmektedir. Diğer taraftan, her şeyin tesadüfün eseri olarak takdimi araştırma şevk ve heyecanı kırmaktadır. Hâlbuki kâinata her şeyin hikmet ve hakikat boyutlarının  fen derslerine yansıtılması halinde, öğrenci ve araştırıcının bilim merakı gelişecek,  daha çok şevk ve gayret içerisinde olacaktır.

Peki, siz bunu nasıl sağlayacaksınız?

Bunun yolu, tevhidî düşünce ışığında ilimlerin takdimindedir. Bir başka ifade ile varlıklar üzerinde tefekkür ilmini gençlere kazandırmaktır.

Konuyu biraz daha açar mısınız?

Ali Erkan Hocam, şimdi bizim Millî Eğitim Bakanlığı müfredatına göre yaratılış bakış açısıyla hazırladığımız Biyoloji 9. sınıf yardımcı ders kitabı var. Onunla şu an okutulmakta olan Biyoloji 9. sınıf kitabının bilimsel verilerinden DNA molekülünü kıyaslamak istiyorum.

2021 yılında okullarda okutulan Biyoloji 9. sınıf kitabı der ki(Acar, B. ve ark. 2021):

“DNA molekülü, canlıların genetik bilgilerini taşıyan ve bilgileri sonraki döllere aktaran, protein sentezini yöneten, çift iplikli sarmal yapılı bir polinükleotitdir.” (s. 66).

Tevhidî bakış açısıyla ile hazırlanmış Biyoloji 9. sınıf kitabında diyoruz ki:

“DNA molekülü, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi tarafından çift zincirli moleküler yapıda tasarlanıp yapılmış bir yaratılış harikası ve bir kudret mucizesidir. Canlı organizmalarda bilginin depolanması, aktarılması ve kullanılmasında görevlendirilmiş makro moleküllerdir.”

Millî Eğitim kitabındaki bilgide fail, yani işi yapan, genetik yapıyı döllere aktaran ve protein sentezini yöneten DNA molekülüdür.

Peki, moleküllerin aklı, ilmi, iradesi var mı?

Hayır. Saymadığımız sıfatlara sahip olmayan DNA molekülü, bütün canlıların genetik işlerini planlayıp faaliyete geçiren bir fail nasıl olabilir?

Kur’an’ın bakışıyla hazırlanan kitapta DNA molekülünün genetik olayların aktarılmasında, depolanmasında ve kullanılmasında, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Yaratıcı tarafından görevlendirildiği nazara verilmektedir. Ayrıca bunun sıradan bir olay olmayıp bir yaratılış harikası ve mucizesi olduğuna dikkat çekilmektedir.

Özne; sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Yaratıcıdır.

Kısaca söylemek gerekirse liselerde okutulan Biyoloji kitabında her bir atom ve molekül; sonsuz ilim, irade, kudret, görme ve işitme gibi sıfatlara sahip, geçmiş ve geleceği bilen her şeye hükmü geçen ilâh yerine konulmaktadır. Bir başka ifade ile bir Allah yerine atom ve moleküller sayınca ilâhlar kabul edilmektedir. Aslında böyle bir ilâh anlayışı ilkçağdaki Eski Yunan kültüründe vardır.

Böyle bir yaklaşımın, iki yaşında bir çocuğun yeni dünyaya gelen kardeşinin nereden geldiği sorusuna, “Leylek getirdi” şeklinde verilen cevaptan ne farkı vardır?
Her bir atoma bir ilâh kadar görev yükleyip akıl ve mantık sınırlarını zorlayan eğitim şeklinin pedagojik olduğunu söylenebilir mi?

Peki, Yaratıcıyı özne olarak gören eğitim, ateistleri inanmaya zorlamaz mı?

Hayır, bilmek ayrıdır, inanmak ayrı şeydir. Bir kimse Hıristiyanlığı bilmek ve anlatmakla Hıristiyan olmaz. Komünizmi ve sosyalizmi bilmekle de komünist olunmaz. Aynı şekilde İslamiyeti bilmekle de Müslüman olunmaz. Sadece o konu hakkında bilgi sahibi olunur. Nitekim biz şimdi ateizmi esas alan bir eğitime tâbiyiz. Aynı soruyu o zaman biz onlara sorarız ama iki yüz yıldır biz ateistlere böyle bir soru sormadık.

Bilimden ve bilmekten değil, bilmemekten ve cahillikten korkmak lâzımdır.

İki yüz yıl sonra neden ateist eğitim sistemini terk etmek istiyorsunuz?

Günümüz gençliği bilim adına ileri sürülen, akıl ve mantığa ters düşen görüşleri sorguluyor. Yani bu gençler artık iki yaşındaki çocuklar gibi leylekle kandırılacak gençler değil.

Her atomu ve molekülü ilâh kabul etmek akla ve mantıklı düşünceye ters düşüyor, kalbe sıkıntı, ruha azap, akla ıstırap veriyor. Böyle bir eğitim pedagojik değil, gençlerin akıl ve mantık ölçüleri içerisinde düşünmesine ve yaşadıkları olayları doğru anlayıp yorumlamalarına mânidir. Bebeği leyleğin getirdiğine inanma gibi bir anlayış pedagojik olamaz. Kaldı ki kâinattaki olayları leyleğin yaptığı ve idare ettiği kabul, atom ve moleküllerin yaptığını kabul etmekten çok daha akla yakındır.

Teşekkür ederim Âdem Hocam.

Ben de teşekkür ederim Ali Bey.

Nasıl bir eğitim istiyoruz?

Değerli hocam, Bilimler Işığında Yaratılış Kongresinin 5.si düzenleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı fen bilimleri, hayat bilgisi, fizik, kimya, biyoloji, astronomi, coğrafya kitapları materyalist bir bakış açısı ile yazılıyor. Halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde yavrularımıza materyalizmi benimsetmeye yönelik bir dilin kullanılmasını nasıl buluyorsunuz? 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu eğitimin demokratik olduğunu söyler. Müslüman çoğunluğun bakış açısının fen bilimleri ders kitaplarına yansımamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Dr. Ali Alaş (Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi)

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) en temel amaçlarından birisi de irfanlı nesiller yetiştirmektir. Ancak, ülkemizde irfanlı nesillerin sayısının her geçen gün azalmakta olduğunu gerçeği ile karşı karşıyayız. Eğitim ve öğretim sistemimiz yaklaşık 150 yıldan beri pozitivist-materyalist felsefenin esareti ve kıskacı altındadır.
Milletimize dayatılan pozitivist-materyalist eksenli felsefenin tesiri altındaki bu sistem, milletimizin genetik kodlarına aykırıdır ve doku uyuşmazlığı olduğu aşikârdır. Bizdeki eğitim sistemi, ders müfredatları ve kitapları, batılıların ortaya koyduğu pozitivist-materyalist epistemolojik eksende şekillendirilmiştir. Bu sistem, aynı zamanda gençlerimizin deizm ve ateizm akımlarına kapılmalarına da zemin hazırlamaktadır.

Eğitimde yaşadığımız problemler analiz edilirken, ders kitaplarındaki ateist, materyalist ve positivist felsefenin tesirlerinin hangi boyutlarda olduğu incelenmiş midir? MEB ders programları 2018 yılında yenilenmiş olmasına rağmen, bu konuda atılan adımların tesirini yeterince göstermediği dikkatimizi çekmektedir. Atesit ve positivist bakış açısının halen okutulan sosyal bilgiler, fen bilimleri, biyoloji, kimya vb. bazı ders kitaplarında habis bir ruh gibi yer aldığını, bazen açıkça bazen de subliminal (bilinç altı) mesajlar şeklindeki akıl ve mantığın sınırlarını zorlayan cümleler ile ifade edildiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Mesela, Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 28.05.2018 tarih ve 78 sayılı (ekli listenin 85. sırasında) kurul kararıyla 2018-2019 öğretim yılından itibaren 5 (beş) yıl süre ile ders kitabı olarak kabul edilen Anadol yayıncılık tarafından basılan İlkokul Fen Bilimleri 3. Sınıf kitabının 162. Sayfasında “Cansız varlıklar ya doğada kendiliğinden bulunurlar ya da canlı varlıklar tarafından üretilmişlerdir. Örneğin hava, su, göl, toprak, taş ve güneş gibi cansız varlıklar doğada kendiliğinden bulunurlar. Saat, bilgisayar, kalem ve bisiklet gibi cansız varlıklar ise insanlar tarafından üretilmişlerdir” denilmektedir. Akıl ve mantık sınırlarını zorlayan ve bilime de aykırı olan bu cümle, henüz hayatının baharında olan ve 3. sınıfa giden yavrularımızın körpecik dimağlarına zehirli bir bal kıvamında sunularak ateizm fikri aşılanmaktadır. Çünkü bu cümle ile “… saat, kalem, bisikletin ustası insandır, fakat hava, su, göl, toprak, taş ve güneş gibi cansız varlıkların ustası ve yaratıcısı yoktur…” fikri açıkça aşılanmaktadır. MEB tarafından kabul edilip, okullarda okutulması için dağıtılan ders kitaplarının bir kısmında bu şekilde çok sayıda örnekler mevcuttur. Kaç tane velimiz evlatlarımızın ruhunu kirleten ve fikir dünyalarını zehirleyen bu vb. cümlelerin yer aldığı kitapların varlığından haberdardır. Eminim ki ruh ve fikir dünyası milli ve manevi değerlerden beslenen her yurttaşımız ve vatandaşımız, ders kitaplarında yer alan bu tür ifadelerden rahatsız olmaktadır.

Evlatlarımızın ruh, gönül, fikir dünyasını ve maneviyatını besleyen pınarları ve damarlarını kemiren ya da tahrip eden bu yanlışlıklar el birliği ile düzeltilmelidir. Ders kitaplarının ve eğitim sistemimizin materyalist-pozitivist epistemolojik eksenli sistemin kıskacından kurtarılması sadece hükümetin değil, milli ve manevi değerlerimize gönül vermiş herkesin meselesidir yani partiler üstü bir meseledir. Milli örf ve adetlerimize ve tarihten gelen genetik kodlarımıza uygun olarak aileden aldığı köklü dinî bilgiler ile yetişen, himmetini milletine hasreden fertler yetiştirmek elzemdir. Bu ise ancak ders müfredatları ve kitaplarının 21. Yüzyılın bilim ve teknolojisi milli ve manevi değerlerimiz ile bütünleştirilerek, Tevhidî bakış açısıyla yenilenmesi ile mümkündür. Böylece bilge şair Sezai KARAKOÇ’un da dediği gibi “kalbinde merhamet adlı çınar olan insanlar yetiştirilecek”, hakikî medeniyetin fen ve sanat çiçekleri açacak, bu vatan maddi ve manevi saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir.

İlki 2017 yılında yapılan Bilimler Işığında Yaratılış Kongresinin beşincisi 21-23 Ekim 2021 tarihleri arasında Kütahya Dumlupınar Üniversitesinin ev sahipliğinde yapılacaktır. Bu kongrelerin en temel amacı, ülkemiz insanına giydirilmeye çalışılan materyalizm, deizm ve ateizm gömleğini çıkartıp, eğitim ve öğretimin 21. Yüzyılın bilim ve teknolojisini milli ve manevi değerlerimiz ile bütünleştirilerek, Tevhidî bakış açısıyla yazılmış kitaplar ile yapılmasını sağlamak, himmetini milletine hasreden fertler yetiştirmektir. V. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresine

(https://birimler.dpu.edu.tr/app/views/panel/ckfinder/userfiles/196/files/V__Bilimler_Isıgında_Yaratılıs_Kongre_Program_.pdf ) herkes davetlidir ve izleyebilir.

Ders kitaplarında öğrencilere dinsizlik propagandası ve milli müfredat

Ali Erkan Kavaklı

Dindar nesil yetiştirme, Asım’ın neslini inşa etme ideali olan bir Cumhurbaşkanımız var. MEB’in fen kitapları dinsizlerin görüş açısına göre yazılıyor.
Bu konu, 21-23 Ekim tarihlerinde Dumlupınar Üniversitesi tarafından düzenlenen “Bilimler Işığında Yaratılış Kongresinde ele alınıyor, konuyla ilgili tebliğ sunacağım.

Dindar nesil yetiştirme idealinin önündeki en büyük engel; materyalist, ateist bakış açısı ile yazdırılan fen bilimleri ders kitapları. Hayat bilgisi, fen bilgisi, sosyal bilgiler, coğrafya, fizik, kimya, biyoloji ders kitaplarının hiçbirinde “yaratıcı ve Allah” kelimeleri geçmiyor. Doğa, kendiliğinden oldu ifadeleri çok kullanılıyor. Allah’ın kanunları onu keşfeden bilim adamlarınınmış gibi sunuluyor.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 2019-2020 Öğretim yılı açılış konuşmasında “özgürlükçü, demokratik, şeffaf ve objektif bir anlayışla müfredatlar hazırlattığınızı, milletimizin inancını, insanımızın medeniyet ve kültür değerlerini hor gören ideolojik unsurları ders kitaplarımızdan tamamen temizlettik” dedi.
Fen bilgisi ve sosyal bilgiler kitaplarındaki bakış açısı, yerli ve milli değil.

Allah’ın eseri evren ve içindeki varlıklar inceleyen, evrendeki harika sistemi anlatan fen bilgisi ders kitaplarının hiçbir yerinde, “yaratıcı ve Allah” kelimesi geçmez. Evrendeki düzen, eşyadaki nizam ve intizam “doğa yaptı, kendi kendine, kendiliğinden oldu” kelimeleriyle anlatılıyor.

Ders kitapları ile okullarımızda çocuklarımıza materyalist ve ateist propaganda yapılıyor. Ateist dünya görüşü, not dayatması ile evlatlarımıza benimsetilmeye çalışılıyor, dinsizlik empoze ediliyor. Gençler arasında ateist ve deist görüşlerin yayılmasının kaynağı MEB’in kitapları.

Ders kitapları hikmetli, ölçülü, düzenli, sistemli yaratılan dünyayı, evreni ve içindekileri “doğa yaptı, kendi kendine oldu, oluştu, dönüştü, DNA yaptı” gibi ifadeler kullanarak “YARATICI”yı gizliyor. Varlıkların yaratılış sebebini doğaya havale ediyor. Bilim etiketi altında ateistlik telkin ediyor.

Not zoruyla yavrularımızın zihnine materyalist dünya görüşü telkin ediliyor.

Fen Bilimleri 3, 4, 5, 6, 7, 8 sınıf kitapları, biyoloji 9, 10, 11, 12.sınıf, fizik 9, kimya 9- 10; hayat bilgisi 2, 3, 4, 5, 7, coğrafya 9. sınıf kitaplarını taradım, İslam inancıyla bağdaşır bir anlatım bulamadım.

Ders kitapları tevhidi bakıç açısı ile yazılmalı

Ders kitaplarındaki en temel yanlışlar şunlar:

1.Doğa tanrılaştırılıyor, evrende olup bitenlerin faili gösteriliyor.

2.Varlıklar tanrılaştırılıyor, kendiliğinden oluyor, kendi kendini yapıyor, deniliyor.

3.Bitkiler tanrılaştırılıyor. Bitkiler besin üretiyor, oksijen üretiyor, deniyor.

4.Oluşuyor, dönüşüyor gibi edilgen çatılı, öznesi olmayan fiillerle evrendeki harika düzenin sahibi Allah’ın varlığı gizleniyor.

5.Allah’ın koyduğu fizikî kanunları fani bilim adamlarına mal ediyorlar: Dalton Kanunu, Newton Kanunu, Bor Atom Modeli deniyor.

6.Ders kitapları demokratik anlayıştan uzak. Sadece materyalist bakış açısına yer veriliyor; Müslüman bakış açısı yok, antidemokratik, dayatmacı bir dil kullanılıyor.

Kitaplar ve programlar Tevhidi bakış açası ile yazılmalı aşağıdaki prensipler esas alınmalı:

1. İslam ilimdir ve ilim öğrenmeyi emreder. Kitaplar, Batıcı materyalist dünya görüşü ile yazılıyor. Bu bakış açısına göre din ile bilim çatışır, dini inanışlar bilimsel kabul edilmez. İslam dini gerçek bilimle çatışmaz. Din kendisi ilim olduğu fen bilimlerinin öğrenilmesini de teşvik eder. Kadim kültür ve medeniyetimizde din- bilim çatışması yoktur.

2. Bilgi; madde ve mana birleştirilerek verilmeli, hikmete dönüştürülmeli. İlim Çin’de de olsa gidip alınız anlayışına sahip bir dine mensubuz. Fen ve teknik bizim malımız, onu almalı ve ona ruh ve mana vermeliyiz.

3. Fen bilimleri Kur’an’ın bakış açısı ile yazılmalı. Kâinat, Allah’ın kudret sıfatının, Kur’an ise Kelam sıfatının eseridir. Kur’an’da kâinat kitabının nasıl okunması gerektiği ile ilgili âyetler var.

4. Yaratılışın gayemizi anlayabilmek için Yaratıcıyı sıfat ve isimleri ile tanıtmalı ve ilmi, hikmete dönüştürmelidir. Ders kitapları ve müfredatı Müslüman milletimizin inancına uygun bir anlayışla yazılmalı.

5. Öğretmenlerimiz ilim ve hikmeti, madde ve manayı birlikte anlatacak şekilde yetiştirilmeli.

1-3 Aralıkta 20. Milli Eğitim Şurası toplanacak. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresine yüze yakın tebliğ sunuluyor. İnançlı bilim adamlarının görüşleri Şura’ya ışık tutmalı. Fen kitaplarındaki ateist bakış açısı terk edilmeli. Eğitimde milli ve yerli bir üslup benimsenmeli. Din dersinde anlatılan inanç esaslarına aykırı üslup terk edilmeli.

Milli Eğitim Şurası müfredat ve ders kitaplarındaki ateist bakış açısını mutlaka ele almalı. Müslüman çocuklarına devlet okullarında materyalist görüş açısı dayatılmasına son verilmeli. Gençliğin imanını yaralayan bu yanlış devam ettirilmemeli.

Ders kitapları yaratıcıyı tanıtmalı

DOÇ.Dr. Cihat Yaşaroğlu

Her birimiz, ders kitapları ile ilgili kendimize şu soruları sorabiliriz: Dünyada bilgi kaynağı olarak sadece mevcut ders kitapları olsa idi acaba bu kitaplarla Yaratıcıyı tanıma fırsatımız olur muydu? Ya da ders kitaplarından edindiğimiz içerik bize bir yaratıcıyı tarif ediyor mu? 

Bu sorulara evet cevabını vermek çok zor olsa gerek. Çünkü mevcut ders kitapları birkaç yüzyıllık bir dönemin eseri olarak olaylara daha seküler yaklaşmakta, dini alana ait bilgi, duygu ve değerleri de ilahiyat alanına havale etmektedir. Baskın olan bu yaklaşıma göre ders kitaplarının muhteviyatının “din” alanına girmemesine de dikkat edilmektedir. Bizde ve dünyada ders kitaplarının seküler bir bakış açısı ile yazıldığını daha önceki incelemeler açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Dini alanla ilişkilendirilen bilgi ve malumat bilim dışı kabul edilebilmektedir. 

Ancak ders kitabı içeriğinin Yaratıcıyı bize tanıtacak şekilde yazımı elbette ki mümkündür. Öğrencilerimizin istifadesine sunulacak olan ders kitapları ve benzeri kaynaklar, materyalist bir bakış açısının dışına çıkılarak da yazılabilir ve yazılmalıdır da. 

5. Yaratılış Kongresine sunduğumuz “Yaratılış Bakış Açısı İle Ders Kitabı Nasıl Yazılır?: Temel İlkeler  İçin Uzman Görüşlerinin İncelenmesi” tebliğinde bu konuda uzman görüşlerine başvuruldu. Akademisyen ve öğretmenlerden oluşan ve Yaratılış görüşüne uygun ders kitabı ya da yardımcı kaynak yazımında gönüllü olarak çalışan bir grupla yapılan görüşmeler, bu düşüncesinin ders kitaplarına nasıl yansıması gerektiği ile ilgili önemli ipuçlarını vermektedir.  

Uzmanlara göre en temelde ders kitapları bir yaratıcıdan bahsetmeli, olayların bir sahibinin olduğu fikrini öğrenciye aktarmalıdır. Bu haliyle faili belli olmayan, gizlenmiş bir fiil yerine, yaratıcısı belli olan, bir veya birden fazla gayeye matuf, anlam dolu bir dünya tasavvuru öğrenciye sunulabilir. Bu gerekçe, ders kitaplarının neden yaratılış fikrine uygun yazılması gerektiğini de açıklamaktadır. 

Yine uzmanlar; yağmurun yağması, güneşin dönmesi ve benzeri hadiselerin, hem ders kitaplarında hem de kutsal metinlerde geçtiğini belirtmektedirler. Oysa olayların sunuş biçimi, kaynağına göre  farklılaşmaktadır. Örneğin hem Kur’an hem de bir fen kitabı, güneşin döndüğü bilgisini verir.

Ancak fen kitapları  bu hadiseyi kendi başına bir fiilmiş gibi sunarken Kur’an ise hadisenin tesadüfi ya da kendiliğinden olmadığını, Aziz ve Alim olan bir yaratıcının takdiri ile olduğunu ifade etmektedir. Yani fiil varsa fail de vardır. Görüşme yapılan uzmanlar, bu bakış açısının ders kitaplarına yansıması gerektiğini düşünmektedirler. Yine uzmanlar, ders kitapları, öğrencinin hem aklına hem de gönlüne hitap edecek şekilde yazılması gerektiği görüşlerini belirtmektedirler. 

Yorumlara Git

Ekol TV kapatıldı! Tüm faaliyetler sonlandırıldı

Suriye'de sıcak saatler! Halep'te çatışma çıktı

Rus istihbaratından olay iddia: Zelenskiy ve arkadaşları kaçış planları yapıyor

MİT’ten yurt dışında DEAŞ operasyonu

İsrail, Türkiye'yi tehdit olarak algıladı: İran'dan sonra Türkiye'de listeye girdi!