Kırkyama, kumaş işlerinden arta kalan, kendi başlarına kullanılma imkanları olmayan kumaş parçalarının bir araya getirilerek yatak örtüsü, yastık ve yorgan yüzü, yer yaygısı, bohça, çanta, minder örtüsü, heybe, seccade gibi yeni bir şekle kavuşturularak tekrar kullanıma sunulmasıdır.

Türk el sanatlarını sokaklarda yürüyen bir sanat eserine çevirmek amacıyla kot ceketlere işleme fikrini ortaya atan kadın girişimci, bu projeyle hem unutulmaya yüz tutan kırk yama tekniğini canlandırmak hem de kadınlara istihdam sağlamak istiyor.

Pandemi döneminde müzelere gidilememesi üzerine evde gördüğü kırk yama tekniğiyle işlenmiş yatak örtüsünden esinlenmiş ve bu fikirle Eskişehir’e gelmiş. Unutulmaya yüz tutan Türk el sanatı kırk yamayı kot ceketlerin arkasına işleyerek sokaklarda yürüyen bir sergi oluşturmak amacıyla yola çıkan kadın girişimci Gamze Hongur Altınok, bu projeyle meslek edindirme kurslarında el emeğiyle işler yapan kadınlara da bir iş kolu olabilmeyi hedefliyor.

Kırk yama tekniğinin unutulmaya başladığını ve bunun üzerine eski ve yeniyi bir araya getirerek koleksiyonun oluşturduğunu kaydeden kadın girişimci, “Türkiye’de kırk yama sadece yatak örtüsü, sehpa, masa örtüsü olarak anneannelerimizden bizlere çeyiz olarak kalmıştır. Bunu yapan kursiyerlerimizin emeği oldukça büyüktür. Bir ceketimin tasarımı 15 gün ve 20 gün arasında sürmüştür. Kadınlarımızın el emeği çok kıymetlidir. Bu kıymetli el sanatımızı tekrar Türkiye’de canlandırmak istiyorum. Eski ve yeniyi bir araya getirerek bu yolculuğumda yatak ve sehpa örtüsü olarak gördüğümüz anneanne ve babaannelerimizin el sanatı olan kırk yamayı, yediden yetmiş yediye giydirmek üzere kot ceketin arkasına bir tablo ölçüsünde tasarladım” sözlerini kullandı.