Teknoloji
Çeviri: Kuantum hesaplama neden yapay zekâdan daha tehlikeli?
İki araştırmacı, günümüz yapay zekâ bilgisayarlarının dünya için “en büyük varoluşsal tehdit” olabileceğinin altını çiziyor. Yapay zekâ bilgisayarlardan daha da tehlikelisi, kuantum hesaplayan bilgisayarlar. Çünkü kuantum hesaplayan bilgisayarlar, yapay zekâ bilgisayarlardan milyonlarca kat daha hızlı olabilecek. Teknolojide çığır açacak bu gelişme hem ferdî hem de içtimaî olarak büyük açmazlar barındırıyor.
Yazar Vivek Wadhwa ve Stanford Üniversitesi'nde araştırmacı olan Mauritz Kop imzasıyla 21 Ağustos 2022’de Foreign Policy’de yayınlanan bu ehemmiyetli makaleyi tercüme ederek alâkanıza sunuyoruz. İki araştırmacı, günümüz yapay zekâ bilgisayarlarının dünya için “en büyük varoluşsal tehdit” olabileceğinin altını çiziyor. Yapay zekâ bilgisayarlardan daha da tehlikelisi, kuantum hesaplayan bilgisayarlar. Çünkü kuantum hesaplayan bilgisayarlar, yapay zekâ bilgisayarlardan milyonlarca kat daha hızlı olabilecek. Teknolojide çığır açacak bu gelişme hem ferdî hem de içtimaî olarak büyük açmazlar barındırıyor:
Günümüzün yapay zekâsı bir ataş misali kendisine verileni tutacak kadar “kendi”nin farkındadır. Bir Google mühendisinin, şirketinin yapay zekâ sisteminin “canlandığına” dair tuhaf iddiası ve Tesla CEO'su Elon Musk'ın bilgisayarların 2029 yılına kadar insan zekâsına sahip olacağını öngören tiviti gibi yutturmacalara rağmen, teknoloji hâlâ basit günlük görevlerde başarısız oluyor.
“İnsanlık için tehlikeli hale geldi”
Yapay zekâ çevresinde oluşan sansasyonellik, Musk’ın hükümetler onu düzenlemediği takdirde teknolojinin insanlığın “en büyük varoluşsal tehdidi” haline gelebileceği konusunda uyarısı göz önüne alındığında şaşırtıcılık ortadan kalkıyor. Ancak bilgisayarlar insanî bir zekâya ulaşsa da ulaşmasa da, dünya zaten farklı, eşit derecede yıkıcı bir AI (Yapay Zekâ) iblisini çağırdı: Tam olarak bugünün yapay zekâsı, insanüstü miktarda veriyi kıran algoritmaları ve diğer teknolojileri kullanarak kararları otomatikleştirmek adına kaba, akılsız bir sistemden biraz daha fazlası olduğu için, hükümetler ve şirketler tarafından kamusal alanları gözetlemek, sosyal medyayı izlemek, derin sahtekarlıklar oluşturmak ve otonom ölümcül silahları serbest bırakarak yaygın olarak kullanılmasını sağlamak sebebiyle insanlık için tehlikeli hale geldi.
Muhalif sesler susturuluyor
Tehlikenin sebebi, herhangi bir yapay zekâ düzenlemesinin olmamasıdır. Bunun yerine, Google ve Meta gibi sorumsuz teknoloji holdingleri, yapay zekâ ile ilgili her konuda yargıç ve jüri rollerini üstlendi. Tehlikelere karşı uyarıda bulunan kendi mühendisleri de dahil olmak üzere muhalif sesleri susturuyorlar.
Dünyanın yapay zekâ iblisini dizginlemedeki başarısızlığı ya da daha doğrusu maskelenen ham teknolojiler, derin bir uyarı görevi görmelidir. Yapa zekâ ile birleştirilirse ortalığı kasıp kavurma potansiyeli daha da güçlü olan bir gelişen teknoloji var: Kuantum hesaplama! Bu teknolojinin potansiyel etkisini acilen anlamamız, düzenlememiz ve çok geç olmadan yanlış ellere geçmesini önlememiz gerekiyor. Dünya, yapay zekâyı düzenlemeyi reddederek yaptığı hataları tekrarlamamalı.
Henüz emekleme aşamasında olmasına rağmen, kuantum hesaplama günümüzün yarı iletken tabanlı bilgisayarlarından çok farklı bir temelde çalışır. Dünya çapında yürütülen çeşitli projeler başarılı olursa, bu makineler son derece güçlü olacak ve geleneksel bilgisayarların milyonlarca yıl sürede yapacağı görevleri saniyeler içinde gerçekleştirecek.
Yarı iletkenler, bilgiyi 1'ler ve 0'lar dizisi olarak temsil eder; bu yüzden ona dijital teknoloji diyoruz. Kuantum bilgisayarlar ise “qubit” (Ölçü birimidir: Kuantum bit) adı verilen bir bilgi işlem birimi kullanır. Bir qubit, kuantum fiziğinde süperpozisyon adı verilen sezgisel olmayan bir özellik ekleyerek 1 ve 0 değerlerini aynı anda tutabilir. İki qubit 1-0, 1-1, 0-1 ve 0-0 dizilerini temsil edebilir… Hepsi paralel ve hepsi aynı anda... Bu, her ek qubit ile katlanarak büyüyen bilgi işlem gücünde büyük bir artışa izin verir.
Özel iletişimler tehlikede
Kuantum fiziği “deneysel aşamayı” terk edip günlük uygulamalar haline getirilirse birçok kullanım alanı bulacak ve hayatın birçok yönünü değiştirecektir. Kuantum bilgisayarları, günümüzün herhangi bir sistemini alt üst edecek muazzam miktarda veriyi hızlı bir şekilde parçalama güçleri ile potansiyel olarak daha iyi hava tahmini, finansal analiz, lojistik planlama, uzay araştırması ve ilaç keşfi sağlayabilir. Bazı aktörler bunları büyük olasılıkla hain amaçlar için kullanacak, dünyadaki her dijital bilgisayardaki banka kayıtlarını, özel iletişimleri ve şifreleri tehlikeye atacak. Günümüzün kriptografisi, klasik dijital teknolojiyi kullanarak makul bir süre içinde kırılması imkânsız olan büyük sayı kombinasyonlarındaki verileri kodlar. Kuantum bilgisayarlar, süperpozisyon, dolaşma ve belirsizlik gibi kuantum mekanik fenomenlerinden yararlanabilir. Böylece kombinasyonları o kadar hızlı deneyebilir ki, neredeyse anında kaba kuvvetle şifrelemeleri kırabilirler.
Açık olmak gerekirse, kuantum hesaplama hala embriyonik bir aşamadadır: Tam olarak nerede olduğunu yalnızca tahmin edebiliriz. Teknolojinin muazzam potansiyel gücü ve devrim niteliğindeki uygulamaları nedeniyle, kuantum hesaplama projeleri muhtemelen savunma ve diğer hükümet araştırmalarının bir parçasıdır. Bu tür araştırmalar gizlilik içindedir ve ulaşılmakta olan kilometre taşları hakkında birçok iddia ve spekülasyon vardır. Çin, Fransa, Rusya, Almanya, Hollanda, İngiltere, Kanada ve Hindistan'ın projeler yürüttüğü biliniyor. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki şirketler arasında ise IBM, Google, Intel ve Microsoft'un yanı sıra çeşitli start-up'lar, savunma müteahhitleri ve üniversiteler yer alıyor.
Tanıtım eksikliğine rağmen, elektromanyetik sinyalleri algılayabilen ve ölçebilen kuantum sensörleri de dahil olmak üzere bazı temel uygulamaların güvenilir gösterimleri olmuştur. Böyle bir sensör, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan, Dünya'nın manyetik alanını tam olarak ölçmek için kullanıldı.
Başka bir deneyde, Hollandalı araştırmacılar kuantum bilgisini ilkel bir kuantum iletişim ağı üzerinden ışınladılar. Bilim adamları, geleneksel optik fiberleri kullanmak yerine, kuantum bitlerini bir göndericiden bir alıcıya anında aktarmak için üç küçük kuantum işlemci kullandılar. Bu deneyler henüz pratik uygulamalar göstermedi, ancak gelecekte kuantum verilerinin ışık hızından daha hızlı bir kuantum bilgisayar ağı üzerinden güvenli bir şekilde taşınabileceği bir kuantum internet için zemin hazırlayabilir. Şimdiye kadar, bu sadece bilim kurgu alanında mümkün oldu.
Biden yönetimi, kuantum hesaplama yarışını kaybetme riskinin yakın ve yeterince korkunç olduğunu düşünüyor. Biden yönetimi, Mayıs ayında iki başkanlık direktifi yayınladı: Biri Ulusal Kuantum Girişimi danışma komitesini doğrudan Beyaz Saray'ın yetkisi altına almaktı. İkinci direktif ise hükümet kurumlarını kuantum hesaplayabilecek şeylerden sakınmaya yönelik riskli adımların tesbitine yönlendirmekti. Amerika Birleşik Devletleri bu işte öncü olmak istiyor.
Deneylerde ayrıca geleneksel bilgisayarların sınırlarını aşmak için kuantum hesaplamayı yapay zekâ ile birleştirmek için çalışılıyor. Bugünün OpenAI'nin GPT-3'ü (Generative Pre-trained Transformer 3 kısaca GPT-3, insanların yazdığı metinlere benzer içerik üretmek için derin öğrenmeyi kullanan ihtimallere bağlı dil modelidir.)175 milyar parametreye sahip. Bu modeller, günümüzün aptal yapay zekâsının akıllı hale gelmesi için bir gereklilik olan trilyonlarca parametreye dönüştüğünde, eğitilmeleri daha da uzun sürecektir. Kuantum bilgisayarlar, daha az enerji ve alan kullanırken bu süreci büyük ölçüde hızlandırabilir. Yâni yapay zekânın eğitim süresi kuantum bilgisayar ile kısalacak. Mart 2020'de Google, TensorFlow Quantum'u başlattı, büyük miktarda verideki kalıpları ve anormallikleri aramayı bir sonraki seviyeye taşıyan ilk kuantum-AI hibrit platformlarından birinden söz ediyoruz. Yapay zekâ, kuantum hesaplama ile birleştiğinde, teorik olarak, eleştirmenlerin uyardığı yapay zekâ duyarlılığından bile daha “devrimci” sonuçlara yol açabilir.
Sahte haberler üzerinden demokrasi
Kuantum teknolojisinin potansiyel kapsamı ve yetenekleri göz önüne alındığında, yapay zekâ konusunda yapılan hataları tekrarlamamak kesinlikle çok önemlidir. Yapay zekâ tarafından oluşturulan sahte haberler ve sosyal medya gönderileri tarafından beslenen bir demokrasi var.
2021'de kuantum topluluğu, endişeleri acilen ele almak için bir eylem çağrısı yayınladı. Ayrıca, kuantum etkinleştiren teknolojiler üzerindeki kritik kamu ve özel fikri mülkiyet, hırsızlık ve kötüye kullanımdan korunmalıdır.
Bir de milli savunma meseleleri var. Mesela, güvenlik teknolojisi çerçevesinde, kriptanalitik ile ilgili bir kuantum bilgisayar olarak adlandırılan ve dünya çapındaki dijital sistemlerin kullandığı açık anahtarlı kriptografinin çoğunu kırabilen bir sistem olan “kutsal kâse” blok zinciri kırmayı mümkün kılar. Peki bu güç, muhalif bir rejimin elinde olursa ortaya ne çıkar?
Uzmanlar, Çin'in kuantum ağları ve kuantum işlemciler gibi kuantum teknolojisinin çeşitli alanlarında öncü olduğu konusunda uyarıyor. Dünyanın en güçlü kuantum bilgisayarlarından ikisi Çin'de üretildi ve 2017'de Hefei'deki Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ndeki bilim adamları, dünyanın ilk kuantum iletişim ağını kurdular. Gelişmiş uydular kullanarak yaptılar bunu. Kamuya açıklanmış bu projeler, kuantum hesaplamanın gelecekteki uygulanabilirliğine nazaran az etkisi olan, ama kuantum kavramını kanıtlayan bilimsel makinelerdir. Bununla birlikte, tüm hükümetlerin, sadece bir düşmanın lider olmasını önlemek için teknolojiyi takip ettiğini biliyoruz. Çin’in başarıları, Amerika Birleşik Devletleri ve Batı'nın geri kalanı için bir avantaj olabilir. Araştırma hızı artabilir.
Araştırmayı hızlandırmanın ötesinde, geliştiriciler, kullanıcılar ve ihraç ürünleri üzerinde hedeflenen kontroller bu nedenle gecikmeden uygulanmalıdır. Patentler, ticari sırlar ve ilgili fikri mülkiyet hakları sıkı bir şekilde güvence altına alınmalıdır. Soğuk Savaş sırasında güvenlik politikası önemli bir unsur idi; hâlâ öyle. Kuantum hesaplamanın devrim niteliğindeki potansiyeli, Çin ve diğer ülkelerin fikri mülkiyet hırsızlığıyla ilişkili riskleri yeni bir düzeye çıkarıyor.
Son olarak, yapay zekâ ve makine öğreniminde çok kötü giden ahlâkî sorunlardan kaçınmak için demokratik ulusların hem teknolojinin gücüne karşılık gelen hem de demokratik değerlere, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı duyan kontroller oluşturması gerekiyor. Hükümetler acilen düzenlemeler ve standartlar hakkında düşünmeye başlamalı. Ülkelerin yapay zekâ, nanoteknoloji, biyoteknoloji, yarı iletkenler ve nükleer fisyon dahil olmak üzere diğer devrim niteliğindeki teknolojileri ele alma veya yanlış kullanma biçimlerinden ders çıkarmalıdır. Amerika Birleşik Devletleri ve diğer demokratik ülkeler, yapay zekâ ile alakalı yaptıkları hatayı yapmamalı ve yarının kuantum çağına bugünden hazırlanmalı.