Güneri Cıvaoğlu, Ege’de “dayılanmayı” ve “kaşınmayı” sürdüren Yunanistan'ın neye/kime güvendiğini masaya yatırdı. Cıvaoğlu, Milliyet'teki yazısında şunları kaydetti:

"Yunanistan Ege’de “dayılanmayı” ya da “kaşınmayı” sürdürüyor.

Peki, neye güveniyor?

Bir olası çatışmanın karşılıklı risklerini göremiyor mu?

TV’de emekli general Dr. Naim Babüroğlu Paşa gibi “akil” adamlar bile artık “Yunanistan’a misliyle karşılık vermek gerektiğini” telaffuz etmeye başladılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan’a ve onun arkasındaki -güvendiği- güçlere “Akıllı olun” diye özetlenebilecek bir çağrıda bulundu ama iç kamuoyunda baskı dalgası giderek yükseliyor.

BİR KAŞIK SUDA BOĞARIZ

TÜRKİYE tarafında yıllardır “Bir kaşık suda boğarız” söylemleri dolaşımda.

Gerçekten uzun süre koşullar böyleydi.

Hava ve Deniz Kuvvetleri’nde Türkiye “net” üstündü.

Kara Kuvvetleri ise Meriç’i aşarak Trakya’dan girdi mi 24 hadi bilemedin 48 saatte Atina’ya inebilecek kahir üstünlükteydi.

Şimdilerde ne değişti de Yunanistan böylesine sürekli dikleniyor?

Sanki bir çatışmanın fitilini ateşlemek ister gibi tavır koyuyor. (…)

Bütün bunlardan sonra Yunanistan’ın ABD ve AB tarafından neye ve hangi hedefe kışkırtıldığını da düşünmek de fayda var.

Edindiğim izlenimler, olası bir çatışmada hedefin “Türkiye’nin savaş sanayiini vurmak olduğu…”

Yani…

16 milyar dolar değerinde Eskişehir uçak fabrikası, Roketsan, Aselsan, Havelsan, Tübitak, THK’nın Konya’da 2, Ankara ve Eskişehir’deki tesisleri.

……………

“Hayal bu ya” ara başlığını kullandım düzeltiyorum. “Ham hayal bu ya!!!”

Ancak…

Türkiye de “zorlayıcı diplomasiyle” ya da başka ciddi kartlar açarak Yunanistan’ın havadaki eli daha da kuvvetlenmeden/kuvvetlendirilmeden bu zehirli tırmanışı durdurmalıdır."