Mutluluk aracı olması gereken araçlar, amaç haline geçti. Bu bağlamda insanî değerler ve ilişkiler yara aldı. Hani akşamları bir masa etrafında toplanırdık. Birbirimize günümüzün nasıl geçtiğini şen kahkahalarla anlatırdık. Tüm yorgunluklarımızı kahvemizi yudumlayıp eşimiz ve çocuğumuzla sohbet ederken unuturduk. Mutlu ve huzurluyduk. Ya şimdi?

Muhabbet kuşlarını uçurduk. Huzur meltemine pencerelerimizi kapattık. Saadet güllerini soldurduk. Dalında şakıyan bülbülleri susturduk. Baba televizyonun başında oturuyor, çocuklar yarış atı gibi okulla dershane arasında koşturuyor, test çözmekten başlarını kaldırdıklarında ise bilgisayar ekranına kilitleniyorlar… Âdeta herkes bir odaya hapsolmuş, herkesin kendine ait depresif bir hayatı var. Kimsenin kimseden haberi yok. Sanki ailemizin üzerine bir karabasan oturmuş. Sanki mutluluk bulutları yerini karamsarlığa bırakmış. Oysa baba daha çok kazanmak için mesailere kalmasa, anne fıtratına uygun olmayan işte çalışmasa, çocuklar yarış atı gibi koşturmasa…

Nasıl olsa bir gün her şey elimizden akıp gidecek. Zamanı durduramayız. Hayatın dizginlerini elimizde tutamayız. Kendimizi biraz daha mutlu yaşamak için yönlendirelim. “Eşimiz ve çocuğumuzla nasıl mutlu olabiliriz? Hayata nasıl pozitif bakıp anlam kazandırabiliriz? Aslında bunlar zor şeyler değil. Ne babaların akşam yemeğinde evde olması ne de çocuklarını başına toplayıp onlarla güzel vakit geçirmesi… Basit gibi görünen o akşam yemekleri aileyi derleyip toplayan ve onları hayata hazırlayan hayat okuludur. Baba, sevgi ve şefkatle aile fertlerini toplar. Anne onları kanatları altında ısıtabilir.

Güçlü ailelerin önemli üç özelliği vardır. 1) Dine bağlılık; sürekli ve düzenli olarak dininin gereklerini yerine getirmek. 2) Övgü ve takdir; aile üyeleri arasında karşılıklı ruhsal okşamalar içinde olmak. 3) Birlikte zaman; iş, eğlence, yemek gibi çok alanda beraber bulunmak. Biz, mutlu evliliklerin temelini oluşturan bu üç özelliğe sırt çevirince mutlu evlilikler de küsüp gitti… Sanırım onu geri getirmek için bu üç özellikle barışmaktan başka çaremiz yok!