AKİT MENÜ

Dünya

İsveç, eylemi yapanları bulup yargılamalı

Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Gazeteci Klaus Jürgens Avrupa ülkelerinin PKK terör örgütüne olan bakışını değerlendirdi. İsveç’te Türkiye’yi hedef alan eylem için Jürgens, “Stockholm'deki hükümetin yerinde olsaydım, failleri derhal bulur ve evrensel olarak kabul görmüş hukuk normları doğrultusunda yargılardım” açıklaması yaptı.

2023-01-22 17:23:27

PKKterör örgütünün Avrupa ülkelerindeki eylemlerini ve faaliyetlerini Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Gazeteci Klaus Jürgens Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. İsveç’te Türkiye’yi hedef alan eylemle ilgili Jürgens, “Stockholm'deki hükümetin yerinde olsaydım, failleri derhal bulur ve evrensel olarak kabul görmüş hukuk normları doğrultusunda yargılardım” açıklaması yaptı. Avrupa ülkelerinde PKK/PYD/YPG gibi örgütlerin rahatlıkla eylem yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz. Hatta son örneği İşveç’te yaşandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a benzetilen maket asıldı. İsveç bu eylemin suç olmadığını savundu. İyi tanıdığım ve çok takdir ettiğim bir ülke olan İsveç'te 'toplumda nefreti körüklemek' gibi açık bir suçun cezai bir suç olarak kabul edilmemesi beni çok endişelendiriyor. Ne yazık ki, geçtiğimiz on yıllar boyunca ülkenin liderleri ve ana akım medyanın önemli bir kısmı Türkiye'nin örnek demokrasisini yanlış yorumlamaya ve benim anlayamadığım nedenlerle Türk ulusunu ve vatandaşlarını hedef almaya başladılar. 'Toplumda nefreti körüklemek' derken, örneğin bir kişiyi ya da kişileri, bir kurumu ya da tüm bir ülkeyi hedef alarak onlara sözlü ya da fiziksel saldırıda bulunmayı kastediyorum. Bir yandan ve çoğu zaman, Avrupa'daki aşırılık yanlısı hareketler, huzursuzluk yaratmak ve İslam dinini tüm kötülüklerin anası olarak ilan etmek için toplum içinde nefreti kışkırtmaya başvurmaktadır.

Bu eylem İsveç'teki Türklere de bir saldırıdır

Öte yandan, İsveçli PKK destekçilerinin şu anda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a saldırması, sadece bu değerli devlet adamına yönelik ciddi bir saldırı değil, aynı zamanda İsveç'te ikamet eden tüm Türk kökenli vatandaşlara yönelik bir saldırıdır. Bu temelde 'iki toplumda iki kez nefreti körüklemektir'. Türk kökenli vatandaşları Türkiye'ye ve İsveç demokratik devletine karşı kışkırtmayı amaçlamaktadır. Stockholm'deki hükümetin yerinde olsaydım, failleri derhal bulur ve evrensel olarak kabul görmüş hukuk normları doğrultusunda yargılardım. Bu durumu, örneğin bayrak yakmanın suç sayıldığı diğer demokrasilerle karşılaştırmak yeterlidir. İsveç daha iyisini yapabilir! Buna PKK, YPG ve kesinlikle FETÖ de dâhildir. Avrupa’daki hükümetler PYD/YPG’yi neden destekliyor? Bu soru kendi kuşağımın uluslararası dayanışmaya yaklaşımına ışık tutuyor. Bizler, önünde sonunda demokrasinin dünyadaki tüm uluslara gelmesi gerektiğine inanan bir iklimde büyüdük. O dönem demokrasi, Orta Amerika'dan Güney Afrika'ya ve bu ikisinin arasındaki her yere yayılmıştı, İspanya'yı veya Portekiz'i düşünün. Ne yazık ki 1980'lerin ortalarında PKK'nın ortaya çıkışı ve gerçekte ne istediği, Avrupa'daki bazı öğrenci grupları ve siyasi hareketler tarafından tam olarak anlaşılamadı, yani Türkiye'nin ve diğer ülkelerin topraklarından bir terör devleti, bir diktatörlük yaratmak amacından bahsediyoruz. Yeni bin yılın başına kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin önceki hükümetlerinin de her zaman pro-aktif lobi faaliyetlerinde bulunmadıklarını ve kesinlikle bir dizi iğrenç darbe girişimiyle baş etmekle meşgul oldukları için yurt dışındaki PKK terörü konusunu ele almaya zaman bulamadıklarını da belirtmek gerekir. Pek çok PKK teröristi 'Türk devleti tarafından avlanmaya çalışıldığını' iddia ederek Avrupa'ya, az bir kısmı da Amerikan kıyı kentlerine kaçtı. Oysa gerçek, bunun tam tersiydi. Demokratik Türk devletini yok etmek için çabaladılar ve zaman içinde Türkiye’ye üstünlük sağlama şanslarının olmadığını anladılar. PKK'yı anlamamak başka bir şey, ancak aynı madalyonun diğer yüzü olan YPG'yi anlamamak başka bir şey.

‘Avrupa devletleri görmezden geldi’

2017'de ABD'li General Raymond Thomas, Colorado eyaletinin Aspen kasabasında kamuoyuna yaptığı açıklamada, 2015'te YPG’ye, Ankara'nın meşru kaygılarına karşı koymak için kendisini 'yeniden markalaştırmasını' söyleyenin esasen kendisi olduğunu belirtti. Böylece Suriye Demokratik Güçleri (SDG) doğdu. Orada bir yere 'demokratik' kelimesini koymanın 'dahiyane bir fikir' olduğunu söyleyerek övündü. Avrupa devletlerinin istihbaratları, liderleri ve medyası bu gerçeği kasıtlı olarak görmezden geldi ve görmezden gelmeye devam ediyor. YPG'nin ardından SDG'nin 'demokratik' olduğunu düşünenler, izleyicilerini bir şekilde 'biz açıkça PKK'nın değil, onun demokratik kolunun yanındayız' diye ikna edebileceklerini düşünüyorlar. Bu en hafif tabirle tuhaf, zehirleyici ve tehlikeli bir yol. 23-24 Aralık 2022’de Paris’teki olaylar bir uyanış çağrısı olabilir mi? Belki de... Türkiye’de Yargıtay Başsavcısı PKK terör örgütü ile Meclisteki uzantısı HDP arasındaki ilişkiyi belgeleriyle tespit etti. Anayasa Mahkemesi’nin önünde HDP’nin kapatılması ile ilgili dava var. Sizce HDP kapatılmalı mı? Siyasi parti kapatma davalarına biraz kuşkuyla yaklaşıyorum, Alman kökenli olduğum için muhtemelen anlaşılabilir bir durum. Nevşehir'de Diyarbakır Anneleri'ne saygı kongresinden yeni döndüm ve Türkiye'nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tıklım tıklım dolu bir konferans merkezinde konuşma yaparken, dinleyicilerden biri HDP’nin kapatılması çağrısı yaptı. Bu elbette geçerli bir yorum. Ancak ben hükümet finansmanını durdurmaya devam etmeyi, Diyarbakır Anneleri için destek kampanyasını hızlandırmayı ve HDP içindeki demokrasi dışı unsurları temizlemek için demokratik araçları kullanarak göreve gelme şansı elde etmeyi tercih ederim. Bu da ancak Türkiye'deki kamuoyu ve seçmenlerin HDP, YPG ve PKK arasındaki içsel bağları anlamaları için sürekli bilgilendirilmesiyle mümkün olabilir. Türkiye'deki seçmenlerin yüzde 10'unun terörü desteklediğini düşünemiyorum, elbette hayır. Ama tabiri caizse HDP'nin özgürlük savaşçısı ışığı onları kör etti, tıpkı PKK'nın Avrupa dayanışma hareketinin ışığını kör ederek o meşhur resmin içinde kalmayı başardığı gibi.

Terör destekçileri Avrupa'da parti kuramaz 

Avrupa ülkelerinde de kapatılan partiler oldu. HDP gibi bir parti Avrupa ülkelerinde kurulmuş olsaydı devletler ne yapardı? Normalde Avrupa ülkelerinde yeni bir siyasi parti kurulmasına ilişkin çok katı kurallar mevcuttur. Demokratik yasal çerçevenin kurallarına ve yasalarına uymayı kabul etmek esas olarak kabul edilir. Dolayısıyla, terör yandaşları ancak dernek, vakıf ya da medya kuruluşu kurarak bu işten sıyrılabilirler, aksi takdirde Anayasayı Koruma Dairesi buna müsaade etmez. İşte tehlikeli 'gri bölge' burada oluşuyor. Neden terör destekçisi siyasi partilere açıkça izin verilmezken, görünüşte masum olan sözde özgürlük savaşçısı sivil hareketlere göz yumuluyor? Avrupa devletleri, lütfen Stockholm'den başlayarak kıta boyunca bu sorunu ortadan kaldırmak için kolları sıvayın. Çünkü İsveç ve Avrupa bundan çok daha iyisini yapabilir!

Kaynak: Aydınlık Avrupa

Yorumlara Git

Resmi tarihi açıkladılar! ABD Irak’tan çekiliyor

HÜDA PAR’dan CHP’ye had bildiren açıklama! Flaş ‘Kemalizm’ çıkışı…

Çarpıcı rapor ortaya çıktı! Trump suikastinde şok eden İran detayı

Pegasus resmen duyurdu! Seferler iptal edildi

Bakanlık ve 6 üniversiteye atama kararları Resmi Gazete’de!