Medya
Sırrı Süreyya Önder'in feleği şaşacak! Resmen apışıp kalacak
Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Kemal Kılıçdaroğlu'nu yere göğe sığdıramayan HDP'li Sırrı Süreyya Önder'i yerin dibine soktu.
Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Kemal Kılıçdaroğlu'nu yere göğe sığdıramayan HDP'li Sırrı Süreyya Önder'i yerin dibine soktu.
Tayiz, yazısında şunları kaydetti:
"Kısa bir moladan sonra Sırrı Süreyya Önder tekrar (dördüncü kez olmalı) HDP'den Meclis'e girmeye hazırlanıyor.
Kendisini Gezi'den tanıyoruz. Gezi olaylarının kışkırtılmasında 'öncü' rolü üstlenmişti. Ama daha çok "çözüm süreci"nde öne çıkan bir isim oldu.
İmralı'ya giden heyetteydi, kendisi. Heyet olarak Öcalan'ın PKK'ya silah bıraktırma çağrı ve çabalarını kırk dereden su getirerek hep "olmaz"a çevirdiler, yokuşa sürdüler. Osman Kavala gibi ne olduğu belirsiz kişilerin mesajlarını Öcalan'a taşıdılar. Çözüm sürecinin bir neticeye ulaşmasını sürekli sabote ettiler.
Kandil'e "sakın silahları bırakmayın" diyen ekip şimdi hepsi birlikte HDP listelerinden Meclis'e girmeye hazırlanıyor. Hasan Cemaller, Cengiz Çandarlar...
Bu arkadaşlar CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu yere göğe sığdıramıyorlar.
Sırrı Süreyya Önder'in ifadesiyle Kemal Kılıçdaroğlu'nun çabalarını (yalnız 'değerli' de değil) "çok yüksek değerli" buluyorlar.
Kılıçdaroğlu "paradigmanın dışında konuşuyormuş..."
Kolay değil tabii, Kılıçdaroğlu "Kürt sorununu çözeceğiz" demiş.
Sanki Erdoğan Oslo ve İmralı'daki görüşmeleri paradigmanın içinde yaptırıyordu.
Bu çok normaldi!
O yüzden zaten kendileriyle yan yana poz bile vermeyen adamı "yüksek değerli" buluyorlar!
"Kürtçeye bilinmeyen bir dil muamelesi yapılıyor, çok üzülüyorum" diyen Kılıçdaroğlu'nu alkış tufanına boğdular.
Ne de olsa Kılıçdaroğlu, bu çıkışıyla ortada paradigma falan bırakmamıştı!
Halleri fazlasıyla komik ama mesele ciddi.
Dürüstçe özeleştiri yapsalar, haklı şikayetleri olsa "evet, şurada da haklılar" diyeceğiz.
Fakat çözüm sürecini sabote ederek sebep oldukları canlara dair de zerre kadar vicdani bir sorumluluk içinde değiller.
Şimdiden Kılıçdaroğlu'na da "kredi verdik ama bu kredi sonsuz değil" demeye başladılar. Yani "her koşulda hedefimiz Türkiye" demek istiyorlar.
Geçen yıllarda şunu acı biçimde gördük; Sırrı Süreyya, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibilerinin ne Kürtlerin sorununu çözmek gibi bir derdi var ne Türklerin derdine derman olmak gibi bir sorunu. Kendilerini acındırarak yaptıkları demagojinin de hiçbir inandırıcılığı yok. Şöyle ezildik, böyle dışlandık, haksızlığa uğradık lafları safsatadan ibaret. Sebep oldukları acılar çok, en azından bunu net olarak biliyoruz."