Diyorlar ki, “Danıştay son kararı verdi.. Gezi Parkı dosyasında, İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin kararı onandı.”

Öyle bir algı oluşturuyorlar ki..

Her şey bitmiş gibi takdim yapılıyor..

Doğru mu?

Hayır..

Aslında ben, Taksim planını falan önemsiyor değilim..

Ama önemseyenler için hatırlatayım..

“Danıştay karar verdi” diye manşet atanlara inanmayın..

Henüz yargı süreci kesinleşmedi..

Danıştay dairelerinin verdiği kararlar, tashihi karara tabidirler..

Yani itirazı mümkün kararlardır.. 

Dolayısı ile, tashihi karar sürecinde, Danıştay’ın görüşü değişebilir..

•

“Çocuk oyuncağı mı bu, nasıl değişecek?” diyenlere, izah edeyim..

Kararın oy çokluğu ile alındığı belirtildi, oran verilmedi..

Büyük ihtimalle “üçe iki”dir..

Yani, kıl payı..

İtiraz üzerine, aynı daire konuyu tekrar ele alacak.

O tarihte onama yönünde oy kullanan üç üyeden birisinin görüşü değişirse.. Veya üç üyeden birisi yerine, iki üye gibi düşünen bir üye gelirse..

Bu sefer de “üçe iki”, karar bozulur..

Ve o karar, artık kesin olur..

Demek ki ne imiş?

Danıştay, Taksim’de henüz son sözü söylememiş.

Söylemiş gibi haber yazanlar, sahtekarlık yapıyormuş!

•

Bir mahkeme sürecinden daha aktarımda bulunayım.

Yine halkımızın hukuk bilgisinin eksikliğinden yararlanarak, toplum mühendisliğine soyunmanın bir başka somut örneği..

17 Aralık sürecinde istifa eden dört bakanın fezlekeleriyle ilgili olarak, MHP milletvekili Oktay Vural, idare mahkemesine müracaat etmiş..

Demiş ki Vural: “Milletvekilleri, fezlekelerdeki tüm ayrıntılara ulaşamıyor..”

(Peşinen söyleyeyim.. Bana sorarsanız, milletvekilleri de, halk da, tüm ayrıntılara ulaşabilmeli.. 

Ama kimse ikiyüzlülük yapmasın..

AK Partililer için bu istenirken.

MHP’liler için kasetler ortaya çıktığında, bu arkadaşlar kaçacak delik aramasınlar..

Deniz Baykal’ın kaseti çıktığında, CHP’li arkadaşlar, “varan2”yi hemen ortadan kaldırttırmasınlar..

Dürüst olsunlar..

Gayrimeşru ne varsa, hepsini tartışabileceklerse.. Buyursunlar, dört bakan hakkındaki her türlü soyut iddianın da, ortalığa dökülmesinde ısrarcı olsunlar..)

Milletvekillerinin fezlekelerdeki ayrıntılara ulaşması için dava açan Oktay Vural, önceki gün basın mensuplarına bilgi veriyor: “Mahkeme gereğini görüştü, davayı kabul ederek idareden savunma istedi. TBMM’nin, İdare Mahkemesi’ne 30 gün içinde savunma hazırlaması gerekmektedir!”

Böyle bir fırsat çıkar da..

Paralel yapının televizyonları, gazeteleri..

Kartelin televizyonları ve gazeteleri.. 

Bu fırsatı hiç kaçırırlar mı?

Hep birlikte kamuoyunu yönlendiriyorlar: “Dava kabul edildi.. TBMM, mahkemeye savunma verecek!” diyorlar.

Sanıyorsunuz ki..

Bir suç tesbit edilmiş..

Tespit edilen suç sebebi ile, şimdi savunma yapılacak..

Mahkemeye hesap verilecek..

Oysa, Oktay Vural’ın dedikleri de yalan..

Medyanın takdimi de hokkabazlık..

Kabul edilen dava falan yok..

Tesbit edilmiş bir suç falan yok..

Her idari davadaki prosedür uygulanıyor..

Bir dava mı açtınız?

Prosedür şudur..

Mahkeme ilk aşamada, usuli bir eksiklik var mı diye inceler..

Yüzde yüz haksız olduğunuz bir dava bile olsa..

Usuli eksiklik tesbit etmezse..

Davalı tarafa tebligat yapar..

Davalı taraf da, 30 günlük kanuni cevap süresinde savunmasını yapar..

Davalı taraf ister cevap versin.. İsterse “Böyle tırışkadan davaya ne cevap vereceğim” deyip, sessiz kalsın.

Mahkemenin görevi, cevapsız da kalsa, dava dilekçesindeki iddiaları inceleyip, ciddi bulursa kabul etmek, gayri ciddi bulursa reddetmek.. 

Ama Oktay Vural ve onun peşine takılan hukuk cahilleri...

“Dava kabul edildi. TBMM savunma verecek” diyorlar..

“Dava kabul edildi ise, ne savunması verilecek ki” diye bir tanesi düşünmüyor..

Aynen koyun sürüsü gibi..

Baştaki uçuruma doğru gidiyor.

Zaman’ı ile, Samanyolu’su ile.. NTV’si ile, Hürriyet’i ile.. Hepsi peşinden gidiyor: “Dava kabul edildi.. TBMM savunma verecek!”

•

Türkiye, işte böyle bir ülke..

Algı operasyonları ile yönetilmek istenen..

Medyadaki haberlerle, hükümetlerin devrilip, hükümetlerin kurulmak istendiği bir ülke..

Yalancılığın, kimsenin yüzünde kızarıklık oluşturmadığı bir ülke!