Seçimlerden önce havasından geçilmeyen Uğur Dündar, 14 ve 28 Mayıs'ta boyunun ölçüsünü alınca, CHP yönetimini eleştirmeye başladı. 

"CHP'de özeleştiri süreci acilen başlatılıp parti içi demokrasi ve değişim talebi de dahil olmak üzere seçmenin beklentilerine cevap verilmeli" ifadelerini kullanan Dündar, Sözcü gazetesindeki yazısında özetle şunları kaydetti:

"(…) Seçim kampanyası süresince, gönüllü katkı sağlamaktan başka amacı bulunmayan yüzlerce okurumdan mektuplar aldım. Hepsi CHP Genel Merkezi'ne ulaşamadıklarından ve konuşacak bir muhatap bulamadıklarından yakınıyordu.

★★★

Oysa CHP, geçmişte bir yandan “Karaoğlan” imajıyla halkın umudu olan merhum Bülent Ecevit'in karizması ve efsanevi örgütüyle, kendisini iktidara getirecek seçmen kitlesine ulaşmayı başarmıştı. Üstelik sağ sol çatışmasının sokakları kan gölüne dönüştürdüğü bir süreçte…

Şimdi böylesine dinamik, kapı kapı dolaşarak herkese dokunan, inançlı ve tuttuğunu koparan bir örgütün varlığından söz edilebilir mi?

Bu açıdan bakıldığında AKP örgütü çalışkanlığıyla çalınmadık kapı bırakmadı.

★★★

Bir başka önemli neden de milletvekili aday listelerinin seçmenin onayına gerek duyulmadan, “emrivaki” ile belirlenmesiydi.

Örneğin İzmir, siyasi geçmişine bakıldığında; CHP'nin değil, Cumhuriyet'in kalesi olan, uzun süre merkez sağa oy vermiş bir kentimiz. Adeta Kuvayı Milliye'nin açık hava müzesi olan bu kentte siz Atatürk'le sorunu olan bir kişiyi liste başı yaparsanız, orada oylarınız düşer.

Nitekim İzmir genelinde düştü de…

★★★

Sözün özüne gelirsek;

CHP'de özeleştiri süreci acilen başlatılıp parti içi demokrasi ve değişim talebi de dahil olmak üzere seçmenin beklentilerine cevap verilmeli."