AKİT MENÜ

Gündem

Kesin yaygarayı! Vatana ihanet gazetecilik olamaz

Cumhuriyet gazetesinin karanlık odacı muhabiri Barış Pehlivan ve Tele1’in sahibi Merdan Yanardağ üzerinden başlatılan “gazeteciler tutuklanıyor”, “basının sesi kısılmak isteniyor” şeklindeki yaygara gerçeği yansıtmıyor.

Sebahattin Ayan  İstanbul

Cumhuriyet gazetesinin karanlık odacı muhabiri Barış Pehlivan ve Tele1’in sahibi Merdan Yanardağ üzerinden başlatılan “gazeteciler tutuklanıyor”, “basının sesi kısılmak isteniyor” şeklindeki yaygaranın gerçeği yansıtmadığı bildirildi. Her iki ismin de gazetecilik faaliyetiyle ilişkilendirilemeyecek suçlarla yargılandığı bertiliyor. “Kimseye tecavüz etmedim”, “kimseyi öldürmedim” diyerek kendisini aklamaya çalışan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Barış Pehlivan’ın, Türkiye’nin Libya’daki ulusal çıkarları için çarpışıp şehit düşen MİT mensubu ve ailesini hedef alıp, yabancı istihbarat örgütlerine maşalık yaptığı kaydedilirken, Merdan Yanardağ’ın ise 50 bin insanımızın katili teröristbaşı APO’ya “siyasi mahkûm, tecrit altında” dediği için tutuklandığı vurgulanıyor. Akit’e konuşan hukukçu ve gazeteciler, gazetecilik vatan satmak değildir yorumunda birleştiler.

Meslek suiistimal edilemez

Konuyla ilgili gazetemize konuşan Hukukçu Harun Akdere, şunları dile getirdi: “Bunlarla ilgili bir fırtına koparılıyor. Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı ceza almışlar gibi. Şimdi elbette gazetecilik bir suç değil. Ancak sayılı suçlar da gazetecilik faaliyetinin yanında işlenebilir suçlardır. Şimdi bu ikisi için sanki gazetecilik faaliyetlerinden dolayı ceza almışlar gibi bir algı oluşturuluyor. Ancak gazetecilikle değil, gazetecilik yaparken işledikleri suçlardan dolayı hükümlü durumdalar. Şimdi ülkemizde gazetecilik yaparken cinayet işleyeni de gördük sağa sola bomba koyanı da gördük. Öncelikle gazeteci kimliği suç işleme özgürlüğünün bir anahtarı değildir. Barış Pehlivan, MİT ve MİT’in Libya şehitleriyle ilgili yaptığı haberler ve gizli kalması gereken belgeleri yayınlaması nedeniyle aldığı cezadan dolayı denetimli serbestliği halindeyken yeniden bir suç işlemiş ve dolayısıyla denetim şartı iptal edilmiştir. Tabii mahalle baskısıyla kopardıkları yaygarayla bu kuralı esnetmeye çalışıyorlar. Ancak kanun önünde eşitlik ilkesinden bahsedenlerin kanunu kendi lehlerine esnetme taleplerinden öteye bir anlam taşımamaktadır.

Suç işlemek istiyorlar

“Şimdi önce öncelikle siyasi suçlu kavramı tartışılmalı. Bizim ceza hukukumuzda belirli bir siyasi tercih sebebiyle kimse cezalandırılmaz. Terör faaliyetlerinin şahsi suç olarak adlandırılarak teröristlerin aklanmaya çalışıldığı bir ülke halindeyiz. Bunun işte Selahattin Demirtaş boyutu da var. FETÖ’cülerin yaptığı yaygaralar da var. KHK’lı bir hükümlü, KHK’lı hükümlü şeklinde onlar da bunu siyasi suçlu yerine KHK’lı hükümlü şeklinde götürüyorlar. Genel olarak ülkemizde sol tandanslı gruplar çeşitli suçlardan hüküm giyenlerin siyasi suçlu olduğunu iddia ederler. Merdan Yanardağ da herhalde lider olarak gördüğü teröristbaşı Apo’nun terör faaliyetlerini aklamak için onu bir siyasi suçlu ilan etmiştir. Suçu ve suçluyu da övmüştür bu anlamda. Ve bunun karşılığı olarak da gerekli cezayı almış bir kişi. Şimdi gazetecilik faaliyeti biraz önce de başlangıçta da anlattığımız gibi sınırsız bir suç işleme özgürlüğü olarak bir zırh sağlamalı mıdır? Gazeteci kimliği altında suç işleme özgürlüğü talebindeler. Hakaret edecekler, istedikleri suçluyu övecekler, istemedikleri adamı suçlu ilan edecekler. Ve bunun adına da gazetecilik deyip yırtmaya çalışacaklar. Bunlara tabii ki yasalar izin vermez.”

Sorumsuz özgürlük olamaz!

Gazeteci yazar Şükrü Sak da, şunları ifade etti: “Basın özgürlüğü Türkiye’de gerçekten netâmeli bir konu. Belli bir kesimin bu özgürlüğü sadece kendileri için istediği ve kendilerine münhasır gördüğü de bir gerçek. Kendileri gibi düşünmeyen ve inanmayan gazetecilere her türlü cezayı müstahak gören bu kesim, kendileri benzer bir durumla karşılaştıklarında inanılmaz bir gürültü çıkarıyor ve her biri basın özgürlüğü mücahidi kesiliyor. Yanardağ ve Pehlivan üzerinden yürütülen gazeteciler tutuklanıyor yaygarası, düpedüz bir yalan algıdan ibaret. Bunlar, kendileri gibi düşünmeyen gazetecilerin tutuklanmasını isteyen, hatta alkışlayan adamlar. Bu konuda en çok haksızlığa maruz kalmış bir gazeteci olarak, bir söz söyleme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Yalan haber yapmadık, manipülasyon yapmadık, kimseye küfür, hakaret tehditte bulunmadık, 11 ay 20 gün hapis cezası aldık. Biz hiçbir gazetecinin, -yalan, iftira, küfür olmadan- yaptığı haberlerden dolayı cezaevine girmesini istemeyiz. Hiç kimse için geçerli olmayan sınırsız ve sorumsuz bir özgürlük hakkı olamaz, buna gazeteciler de dahildir.”

Yorumlara Git

Rusya Merkez Bankası, Avrupa bankalarından döviz transferlerini kısıtlamamalarını talep etti

ABD Başkanı Biden ilk kez konuştu! ‘Gizli servis yardıma muhtaç’

Bakan Mehmet Şimşek enflasyon için kritik tarihi açıkladı

Rusya ve Mısır’dan İsrail’e karşı ortak tavır! ‘Geniş çaplı savaş çıkar’

Diyarbakır Barosu açıkladı! Narin Güran’ın abisinden dikkat çeken karar