Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafıyla uygunsuz hareketlerde bulunan 17 yaşındaki çocukla ilgili başlatılan linç kampanyasına katılan sanatçıları eleştirdi. Darbe olduğunda dahi sesleri çıkmayan sanatçıların, şimdi nasırlarına basılmışçasına ayağa fırlamasına anlam veremediğini belirten Tayiz, yazısında şunları kaydetti:

“Büyük starların sesini sık sık duyamazsınız, yüzünü kolay kolay göremezsiniz. Öyle her şeye açıklama yapıp tepki vermezler. Darbe olmuş, teröristler ordumuza saldırıyor, ülke birbirine girmiş falan yine de sesleri çıkmaz. Starlığın tabiatında var, dersiniz. Sanatları için vardırlar, varoluş gerekçeleri budur. Onlar birer star, böyle olması gerekir. Hoş görürsünüz. Vatandaşa çok uzak bir dünyada, ışıklı kulelerde yaşasalar da onları anlamak zorundasınız; büyük sanatçılar böyledir.

Büyük starlar vatandaşın yanına ne zaman "inerler"? Bir sokak linci yaşandığında değil herhalde. Hiç de iyi bir zamanlama olmaz.

Fakat gün olur 17 yaşında ergen bir çocuk, arkadaşlarıyla bel altı iğrenç şakalarla eğlendiğini düşünürken kendisini birdenbire Tarkan'ın, Sezen'in de katıldığı büyük bir linç furyasının tam ortasında bulur.

Bütün kameralar, ışıklar üzerine çevrilir. Beş on yıl öncesine kadar bilim kurgu sanılan dünya, gerçek olur. İğrenç şakalarını, çirkin hallerini milyonlarca insan izler. Çocuğun o aptal ve tiksinç hallerinden daha korkunç olan milyonlarca insanın onu rahatlıkla görüp izleyebildiği, linçleyerek toplumdan-insanlıktan aforoz edebildiği bu dijital dünyadır.

Tamam, hiç olmazsa linç edenler arasında büyük starlar olmasın dersiniz. Ahali değer yargılarına ters düşen, toplumsal ahlaka edebe aykırı bir davranışı -çocuk da olsa- cezalandırırken; büyük starların ellerinde çivili sopalarla ahalinin arasına dalması hoş olmasa gerek.

Büyük starlar da korkar, endişe eder. Geride kalmak istemezler. Değişen dünyaya ayak uydurmaya çalışırlar. Bunun içinde, gerektiğinde yeni dünyanın linçlerine katılmak ve hatta gerekirse bir star gibi başı çekmek de var, anlaşılan. "İnsan" arasına karışmaya onların da ihtiyacı var.”