Cübbeli Ahmet Hoca, FETÖ kumpasıyla hapis yattığı günleri anlattı.

FETÖ'cü Adil Öksüz'ün kendisini cezaevinde ziyaret ettiğini belirten Cübbeli Ahmet Hoca, şöyle konuştu:

Cübbeli Ahmet Hoca, "Ziyaretçin var dediler. Boş bir koğuş hazırlamışlar. Gittim oradaydı. Özel bir görüşme olduğunu anladım. Adil Öksüz oradaydı. Tanıştık. "Ne iş yapıyorsunuz?" diye sordum. "Adapazarı'nda İlahiyat öğretmeniyim" dedi. "Beni FETÖ gönderdi" dedi. (Fetullah Gülen Hocaefendi diyor tabi.) Bana ondan kitap getirdi. İki tane kitap. Osmanlıca yazmış. Kitabın üzerine de "Sunni düşünce ve duygunun önderi yazmış" benim için. Methiyeler dizmiş.

Adil Öksüz, Fetullah Gülen için, "Sana çok ağlıyor, çok üzülüyor. Bize soruyor Cübbeli Hoca'ya dua ediyor musunuz diye. Ediyoruz diyoruz. Olmaz, 5 vakit namazdan sonra edeceksiniz diyor" dedi.

"Kamuoyunda Fetullah Gülen'in seni içeri attırdığı konuşuluyor. Seni Tayyip Erdoğan içeri attırdı. İran'ı çok eleştirdiğiniz için, İran ajanları baskı yaptı. Seni içeri attırdılar" diye de devam etti.

Ben de ona, "Siz bana şantaj, tehdit yaptınız" demedim. Açmadım konuyu. 1 saat falan sürdü konuşma. Benim derdim de o zamanlar CHP geliyor, FETÖ geliyor, Saadet'in düzgün döneminde il başkanları geldi. AK Parti'nin ödü kopmuş. Yattığımız yerin ilçe başkanı bile gelmedi.

Adil Öksüz, "Siz bu ziyareti haber yaptırabilirsiniz" dedi. Ben "nerede haber yaptıracağım. Benim gazetem yok ki, siz yapın haber" dedim. "STV var, başka kanallarınız var." O da "siz yaptırın biz oradan alırız" dedi. O zaman bizim avukat Hürriyet ile anlaştı. Hürriyet yayınlamadı. Sonra Habertürk ile anlaşıldı. Murat Bardakçı o zaman Osmanlıca'yı çevirdi. Habertürk'te manşet oldu.

Beni yönlendirmek istediler. İçeri atılmam da İran-Şia, AK Parti sorumlu dememi istediler. Benim o zaman AK Parti'ye ziyaretime gelinmediği için kırgınlığım vardı ama hiç dillendirmedim.

Adil Öksüz, ben bir, iki ay sonra tahliye edildikten sonra bir daha eve gelmek istedi. Buyursun dedim. Eve geldiler. Bana "dinler arası diyalogla ilgili konuşmaya başladın" dedi. "Hocaefendi çok kızıyor" dedi. 52 seneyle yargılanıyordum. "Beraat vereceksek de biz vereceğiz" demeye getirdi. Üstü kapalı şekilde "senin işin yine bizim elimizde çözülecek" dedi. "Hocaefendiyi kızdırmasak olmaz mı?" dedi. O görüşmede de dedim ki dinler arası diyalog şirktir. Bu nedenle beni "beraatını alamazsın" manasında tehdit etti.

Ziyaretinde namaz vaktiydi. Namaz kılınacak. Sakalı falan da yok ama İlahiyatçı sonuçta. "Buyurun namazı siz kıldırın" dedim. "Yok hocam sizin sakalınız var, siz buyurun" falan dedi. Ben kıldırdım. Televizyon kanalında bu ziyaretten bahsedince konu yayıldı. Savcılara ifade verirken Adil Öksüz ile görüştüğüme inanmadılar, şaşırdılar. Dedim ki "az daha kendime imam yapacaktım.