ZEKERİYA SAY  İSTANBUL

Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı “Aksa Tufanı” harekâtını bahane ederek Gazze’de soykırım suçu işleyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “Orta Doğu’yu değiştireceklerini” söylerken, ABD tamamen çekileceğini öne sürdüğü bölgeye savaş gemisi, uçak ve asker yığmaya devam ediyor. ‘Burada çıkacak büyük bir savaşın tüm dünyaya yayılacağını’ söyleyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ardından, ilk günden beri itidalli davranan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bölgede yeni bir hilal-haçlı mücadelesinin yakın olduğunun sinyalini verdi. Önceki gün Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen “Büyük Filistin Mitingi”nde bölgedeki Batı destekli kanlı plana sert tepki gösteren Erdoğan, “Eğer böyle bir gayretin içerisindeyseniz biliniz ki bu millet ölmedi” ifadeleriyle Emperyalist Batı’ya ve Siyonist İsrail’e meydan okuması yaklaşan tehlikeyi işaret etti. Terörle mücadelede olduğu gibi “Bir gece ansızın gelebiliriz” şiarıyla bu milletin kendi İstiklali ve İstikbali için yeni destanlar yazmaya hazır olduğunu açıklaması üzerine telaşa kapılan İsrail, Türkiye’deki tüm diplomatlarını geri çekme kararı alırken, Orta Doğu’da yaşanan restleşmeyi gazetemize değerlendiren uzmanlar, “din savaşları kapıda” görüşünde birleşti.

Nihai hedef anadolu

Gazetemize konuşan Güvenlik ve Strateji Uzmanı Coşkun Başbuğ, “Hatırlarsanız daha olaylar başladığında Amerika’daki birtakım siyasetçiler Armageddon’dan bahsetmeye başladı. ‘Bu da artık dinler savaşıdır’ dedi. ‘Haçlı Seferi başlamıştır’ dedi. Onlar zaten sürecin adını koydular. Sözde ‘Büyük İsrail’ projesi diye yola çıkan Siyonistlerle Evanjelistler birlikte hareket ediyor. Dolayısıyla burada küresel bir çetin savaş var. Yani bu sadece Gazze’nin meselesi değil. Cumhurbaşkanı da hem o süreci ikaz ve ihtar etmek hem de olacaklardan dolayı Batı’ya ikaz etmek üzere ‘Haçlı Hilal üzerine bir savaş kurmayın’ diyor. Bu çok doğru tespit. Çünkü karşı taraf o mantıkla yaklaşıyor. Biz de aklıselim bir devlet olarak ‘Bu işin sonu kötüye gider. Bu işi haçlı seferine dönüştürürseniz bu ateş bütün dünyayı sarar’ diyoruz. Zaten bugüne kadar dünyada en tehlikeli savaşlar hep haçlı mantığıyla yürütülen savaşlar oldu. Yani din savaşları oldu. Tam sekiz tane büyük Haçlı Seferi var. Hepsinin de gittiği güzergâh Anadolu. Hepsine de karşı koyan bizim Türkler oldu. Dolayısıyla burada Cumhurbaşkanının açıklamasını yabana koymamak lazım. Çünkü Cumhurbaşkanı bazı tehlikeleri gördüğü için bu cümleleri kuruyor. Şu an çevremizde yaşanan olaylara baktığımızda, uçak gemilerinin, F-16 filolarının getirilmesi, askerlerin yığılması, yakın coğrafyamızda bir ateş çemberinin Türkiye’yi kuşatacak şekilde yakılmış olması durumu var. Bunlar tesadüf değil. Bütün bu olayların başlangıcı Ortadoğu coğrafyası ama nihai hedefi Anadolu” ifadelerini kullandı.

Türkiye gerekeni yapmaktan kaçınmaz

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger ise şunları söyledi: “İsrail’de şu an iktidarda olanlar Siyonizm’in hedefi olan Büyük İsrail Projesini destekleyen kadro. Türkiye burada Batı’nın söylemediğini net biçimde dile getirdi. İsrail’in ‘toprak bütünlüğü’ dediği şeyin aslında işgal edilen topraklar olduğunu söyleyerek, ‘burada bir işgal durumu var’ dedi. Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan ile en yüksek perdede bunu dile getirdi. Erdoğan’ın uzunca bir süre itidalli hareket etmesinden sonra netice olarak tavrını netleştirdi. Eğer öyle bir niyetleri varsa gereken cevabı verme konusundaki kararlılığını gösterdi. Dünyadaki önemli aktörler de bu itilafta kimden yana tavır alacaklarını net biçimde ortaya koydular. Karşımızda İsrail olarak gözüken güç sadece İsrail değil. ABD pervasız bir şekilde destekliyordu. Şimdi Batı Avrupa ülkelerinin de İsrail yanında pozisyon aldıklarını gördük. Ben bu açıklamaları şöyle okuyorum; Türkiye durumun gerektirdiği pozisyonu almaktan kaçınmaz. Türkiye burada kararlılığını herkese göstermiş oluyor. Böyle anlamak lazım.”