AKİT MENÜ

Dünya

Alçak İsrail yahudiyi bile çıldırttı! Ünlü gazeteci siyonizmin iğrençliklerini anlattı

İsrailli gazeteci Gideon Levy katıldığı bir programda siyonizmin alçak bakış açısını gözler önüne serdi.

This browser does not support the video element.

İsrailli gazeteci ve yazar Gideon Levy bir söyleşide siyonizme ve onun dünyaya bakış açısına dair çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Açıklamasının satır başları şöyle:

İsrail toplumu kendisine kalkanlarla, savaşlarla çevreledi. Bu savaşlar sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik de. Tabii bu başka bir günün konusu, buna daha fazla girmeyeceğim. Ancak size, biz İsraillilerin bu acı gerçek karşısında rahatça yaşamamızı sağlayan üç konudan bahsetmek istiyorum. İsraillilerin hepsi olmasa da büyük bölümü seçilmiş kişiler olduğumuza inanıyor. Eğer seçilmiş kişilersek, istediğimiz her şeyi yapabiliriz demektir.

Tarihte bundan daha zalim işgaller de yaşandı. Daha uzun işgaller de yaşandı. Kuşkusuz İsrail’in işgali bunlardan geride kalmıyor. Ancak tarihte failin kendine mağdur olarak gösterdiği hiçbir işgal olmamıştı. Sadece bir mağdur değil, tek mağdur olarak hem de. Bu durum aynı zamanda İsraillilerin huzur içinde yaşamlarını sürdürmesini sağlıyor, hani bizler mağduruz ya.

Geçen gün Profesör Falk, İsrail’in bir yandan mağdur, öte yandan manipülatör olarak davrandığı ikili stratejisinden bahsediyordu. Paris ve Kopenhag’daki saldırılardan sonra Başbakan Netanyahu ‘’Dünyadaki bütün Yahudiler İsrail’e gelmeli, burası dünyanın en güvenli ülkesi, Yahudilerin sığınacağı yer’’ demişti. Ki bu yanlış, İsrail bugün Yahudiler için dünyadaki en tehlikeli yer. Ancak bunu bir kenara koyalım. Çünkü Netanyahu bundan yalnızca 24 saat sonra İsrail’in varlığının İran bombaları tarafından tehdit edildiğini söyledi.

Kendime soruyorum, İranlılar bizi bombalayacakken nasıl olur da Yahudileri bu intihar projesine çağırırsın? Ancak İsrail’de bunlar önemsenmiyor ve her açıklama evrensel bir gerçek olarak kabul ediliyor. Şimdi, biz İsraillilerin işgale rağmen huzur içinde yaşamamızı sağlayan üçüncü meseleden bahsedeceğim. Bu belki en önemli ve en kötü olanı. Kendimizi mağdurlaştırmayı saydık, seçilmiş bir halk olma inancını saydık. Mağdurlaştırma derken Holokost’tan ve Gold Meir’den bahsetmeden olmaz. Meir bir defasında şöyle demişti: ‘’Holokost’tan sonra Yahudilerin istediği her şeyi yapma hakkı vardır. ‘’

Ancak üçüncüsü en tehlikeli olanı. Bu da Filistinlilerin sistematik olarak insanlıktan uzaklaştırılması. Bu durum, biz İsraillilerin ne olursa olsun huzur içinde yaşamaya devam etmemize neden oluyor. Çünkü onlar bizim gibi insan değilse, ortada insan haklarına ilişkin bir mesele yok demektir. Hangi İsrailli ile konuşursanız konuşun, bir süre sonra böyle düşündüklerini fark edeceksiniz. Neredeyse hiçbirisi, Filistinlilerin bizimle eşit birer inanç muamelesi görmesi gerektiğini söylemeyecektir. Bir seferinde Filistinlilere hayvan muamelesi yaptığımızı yazdığım için hayvan hakları derneklerinden kınama mesajları aldım. Haksız değillerdi. Kaç tane İsrailli kendilerini Filistinlilerin yerine koymaya çabalıyor? Bir an olsun. Size bunu gösterecek iki örnek vermek istiyorum. Yıllar önce dönemin başbakan adayı Ehud Barak ile bir röportaj gerçekleştirmiştim. Ona başka yerlerde de sorduğum bir soru sordum. Sayın Barak, bir Filistinli olarak dünyaya gelseniz ne olurdu? Kendisi de bana verebileceği tek dürüstçe cevabı verdi.

‘’Bir terör örgütüne katılırdım’’ dedi. Başka ne yapacaktı? Şiir yazmayı öğrenemezdi ki. Piyanist mi olacaktı? O iyi bir piyanist değil. İyi bir işbirlikçi olacağını da zannetmiyorum. Çünkü o savaşçı birisi. Tabi bu bir skandaldı. Koskoca Ehud Barak’a ‘’Filistinli olsaydınız ne olurdu’’ diye sorulur mu hiç?

Bir başka olayı İkinci İntifada sırasında, Cenin kentinde yaşadım. Cenin’den ayrılırken sınırda ışıklarını yakmış bir Filistin ambulansı bekliyordu. Ben de tam arkasında duruyorum, o günlerde hiçbir araç şehre girip çıkamıyor, ben de bekliyordum. Baktım askerler çadırlarında tavla oynuyor. Kendimi tanıdığım için genellikle askerlerle laf dalaşına girmemeye çalışırım, sonu hiç iyi olmaz. Bu nedenle arabada kaldım. Ama 40 dakika geçince arabadan çıkmaya karar verdim. Önce Filistin ambulansının yanına gidip şoföre olayın ne olduğu sordum. Bana bunun rutin olduğunu söyledi. Bizi bir saat daha beklettikten sonra ambulansı kontrol etmeye geldiler. Dayanamadım ve askerlerin yanına gittim. Sohbet etmeye başladık ama dayanamayıp sordum: O ambulanstakilerden biri babanız olsa ne yapardınız? Bir an da sinirlenip üzerime yürüdüler. Nasıl olur da babalarını ambulanstaki Filistinli ile bir tutarmışım.

Bu anlayış, onların bizim gibi insan olmadıkları inancıdır. Bizim, İsraillilerin, işlenen bütün suçlara rağmen huzur içinde yaşamlarını sürdürmesini sağlıyor. Bu suçlar işlenirken bütün insanlığımızı ve değerlerimizi kaybediyoruz. Bugün birilerinin Yahudi değerlerinden bahsettiğini duydum bu konuda dürüst olacağım, Yahudi değerlerinin ne olduğunu bilmiyorum ama evrensel değerlerin ne olduğundan eminim. Ağzımı daha fazla açtırmayın.

Yorumlara Git

Hafter'in adamından Türkiye ile Mısır arasındaki anlaşma sonrası ilginç çıkış: Talebimiz bu ayrılmalılar

Yolcunun yemeğinden öyle bir şey çıktı ki… Uçak acil iniş yaptı

Kahramanmaraş’ta korkunç anlar! İş makineleri bir anda toprak altında kaldı

Yiğit Bulut 'Savunma alanında çalışan bir dostuma sordum' diyerek korkutan haberi Türkiye'ye verdi

Katil İsrail’den Beyrut’a saldırı! Hizbullah’ın üst düzey komutanı öldürüldü