Buğra Kardan  İstanbul

Gazze’yi yerle bir eden İsrail’i durdurmak için Türkiye de gerekli her adımı atıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ülke dolaşarak Netanyahu yönetiminin mazlum kanı döktüğünü anlatıyor. İlk olarak Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’yle görüşen ardından Kazakistan, Özbekistan, Suudi Arabistan, Almanya ve Cezayir ziyaret eden Erdoğan’ın diplomasi trafiği baş döndürüyor. Dün de BAE’de konuşan Erdoğan’dan peş peşe gelen açıklamalar dünyanın İsrail’in zulmünü görmesine imkân tanıyor. Bir yandan da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Tahran, Riyad, Brüksel ve New York’ta yürüttüğü temaslar Netanyahu’nun vahşetini görünür kılıyor. Fidan’ın BM Güvenlik Konseyi’nde “İki devletli çözüm için çalışılmalı, İsrailliler ve Filistinliler bir arada yaşayabilmeli” çağrısı da büyük yankı uyandırıyor.

Türkiye'nin önemli rolü var

Erdoğan ve Fidan’ın girişimleri muhalefetin, “Türkiye konuşmaktan başka ne yapıyor ki” yalanını çürütürken “İsrail’i kınamak yetmez” söyleminin boş olduğunu ortaya koyuyor. Ortadoğu analistlerince Erdoğan ve Fidan’ın aktif diplomasisinin İsrail’i zor durumda bıraktığı vurgulandı. İki ismin CHP ve avanesinin, İP ve şürekâsının “Türkiye İsrail’i kınamaktan başka bir şey yapmıyor” yalanını gözler önüne serdiğine işaret edildi. Dünya kamuoyunda Tel Aviv yönetimi karşıtı algının güçlenmesinde Türkiye’nin önemli rol oynadığına dikkat çekildi.

Filistin'in İstiklâl savaşı

akit’e konuşan gazeteci-yazar Ahmet Varol, şunları dile getirdi: “Filistin meselesinin dünyaya doğru anlatılması için yoğun bir diplomasi trafiği yürütülmeli. Bu anlamda hükümetimiz başarılı. Erdoğan’ı ve Fidan’ı tebrik etmek gerek. Maalesef İsrail’in söylemleri Batı tarafından benimseniyor. Bakın BM kararlarında 1967’de Filistin topraklarının işgal edildiği dile getiriliyor. İsrail işgalci olarak tanımlanıyor. Bunlar görmezden geliniyor. Filistinlilerin İsrail işgaline karşı verdiği meşru mücadele mahkûm ediliyor. Esasında Filistinliler istiklâl savaşı vermektedir. Bu hakikatin dünya kamuoyuna anlatılması adına diplomatik çalışmalarda bulunulmasının büyük ehemmiyeti var. Netanyahu, Filistin topraklarında ne için savaştığını açıklamıyor. Haklılığını savunma adına Filistinlilerce verilen mücadeleyi mahkûm etmeye çalışıyor. Hakikat öyle mi? Değil. Filistinliler işgali önlemek için savaşıyorlar. Meşru mücadele veriyorlar. Türkiye’nin istiklâl savaşı mahkûm edilememiştir. Edilemez. Filistin’de verilen savaş da böyledir. Bu savaş iyi anlatılmalı. İsrail’in hukuksuzluğu, zulmü dünyaya duyurulmalı. Hükümetimiz gerekenleri yapıyor, pek çok ülkeyi ikna ediyor.”

Ne yapsak eksik kalır

Gazeteci-yazar Tayyar Tercan da Türkiye’nin mekik diplomasisinin İsrail’i köşeye sıkıştırdığını vurgulayarak, şunları anlattı: “Ülkeleri turlayan Erdoğan ve Fidan’ın girişimleri meyvelerini veriyor. Bu teşebbüsler Siyonistler için olumsuz, Filistinliler için olumlu. Ne var ki Filistinliler, Gazze, Mescid-i Aksa özgür olana dek ne yapsak eksik kalır. Erdoğan en başta Hamas’ı mücahitler grubu ilan ederek Siyonistlere darbe vurdu. Onların Hamas’ı DAEŞ’le bir tutma gayretlerini boşa çıkardı. Fidan da yerleşimci olarak tanımlanan İsrailli işgalciler için ‘Bunlar hırsız’ diyerek tarihi bir laf etti. Türkiye’nin baş döndüren diplomasi trafiği çok yararlı. Çünkü İsrail tek başına kalıyor. Ama bunlarla yetinmemeliyiz. Daha çok şey yapmalıyız.”