yeniakit.com.tr 

Beşiktaş Genel Kurul Üyesi Ali Sinanoğlu, Akit TV muhabiri Adnan Sular’ın sorularını cevapladı.

Geçtiğimiz gün Beşiktaş Genel Kurulu’nda konuşma yaptığı sırada Gazze’deki soykırım nedeniyle Filistin halkına dayanışma mesajı vermek isteyen Sinanoğlu, Divan Başkanı Serdar Keskin tarafından susturulmak istendi. Ayrıca kurul üyeleri arasında da Sinanoğlu’nu ıslıklarla susturmaya çalışanlar oldu. Sinanoğlu konuşmasına devam etmek istediği sırada, Divan Başkanı Serdar Keskin, konuşma süresini aştığını ileri sürerek mikrofonu kapattı.

Yaşananların ardından ilk kez Akit TV’ye konuşan Sinanoğlu, Serdar Keskin’e sert çıktı, “Yahu hiç mi Allah’tan korkmuyorsun, hiç mi vicdanın yok senin? Evladın yok mu? Bu ne cüret! Bu ne küstahlık! Bu cesaret nereden geliyor? Hiç taviz vermiyorsun. Korku da yok, bir yumuşama da yok. Kimsiniz, kaç kişisiniz, nereye hizmet ediyorsunuz? Bunları söylemek zorundayım ben. Bu işin peşini de biz bırakmayacağız” dedi. Ayrıca Sinanoğlu Beşiktaş camiasına da seslendi.

Sinanoğlu’nun Akit TV mikrofonlarına konuşması şu şekilde:

Şimdi biz olayın başına saracak olursak ilk dilekçe veren benim, en sona bırakıldım. Oradaki divan başkanına, sesimizi kıstıran zat, 100. Yılı vesilesiyle anlamlı bir konuşma yapmak istediğimi, bu vesileyle bizlere miras bırakılan, ecdattan emanet gelen Beşiktaş’ın, hedefleri doğrultusunda yeni başkan adaylarına tebriklerimizi iletip fikir vereceğiz, bunun dışında insani konulara da değineceğiz, buna müdahale gelmemesini istedik. Kendisi şunu söyledi, biz sizi dilek ve temennilerde alalım, istediğinizi konuşmakta özgürsünüz dedi.

Bekliyoruz, alınmıyoruz. Gündem maddeleri arasında dilek ve temennisini veren insanlar alındı, ben o sahneye 4 kere gittim görüştüm. Neden alınmıyoruz diye. Salonun yarısı boşaldı. İnsanlar gidiyor artık. Biz de artık konuşturulmayacağız diye çıktı. Bizle beraber olan misafirlerimizle, arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi yolcularken aracımız geldi, tam bineceğiz, içeriden çok sevdiğim bir kardeşim telefon açtı, “Abi gitmediysen Allah rızası için gel, şu konuşmayı yap burada” dedi.

Ondan sonra tek başıma girdim içeriye, sahnede Amerika’dan gelmiş bir hanım efendi, dilek ve temennilerini sunmak için. İkimizi en sona bıraktılar. “Biz bugün bu konuşmayı yapacağız, bu demokratik hakkımızdır ve siz de müdahale etmeyeceksiniz” dedim. “O zaman bekleyeceksiniz beyefendi” dedi. Genç bir kardeşimiz, “Beyefendi dilekçeyi veren ilk kişi, şu an konuşmamız lazım” dedi.

Ben özellikle buradan büyük Beşiktaş’ımızın taraftarına ve camiamıza sesleniyorum, lütfen Beşiktaş’ın YouTube kanalına girip, sanki ben süremi aşmışım da o yüzden susturulmuşum gibi bir algı var, buna lütfen izin vermeyin. Beşinci dakikada susturuluyorum. Ve Filistin kelimesi ağzımdan çıktığında susturuluyorum.

Ben konuşmanın başında, “Dünya çocuklarına bayram armağan eden ilk lider Mustafa Kemal’in askeri olduğu Filistin cephesi” dediğimde zaten kıyamet kopuyor. Tahammülsüzlük buradan. Orada ben söyledim, burada yanlış olan ne? Kabullenemediğiniz ne yani? Asker Mustafa Kemal’in Filistin cephesi komutanı oluşu mu?

Burada bir provokatörlük varsa, bunun en şahanesini kendisi yaptı. Yalan konuşuyor bir kere. Süreniz doldu, diyerek utanmadan kameralar önünde yalan konuşuyor. Ve diyoruz ki, yanlış olan ne? Çocuklar katlediliyor. Orada diyorum ki, “Ben sizi empati yapmaya davet ediyorum. Akşam evlerinize gittiğinizde çocuklarınıza, torunlarınıza, kardeşlerinize sarılıp sözlerimi tefekkür ederek sizleri empati yapmaya davet ediyorum.” Yahu hiç mi Allah’tan korkmuyorsun, hiç mi vicdanın yok senin? Evladın yok mu? Bu ne cüret! Bu ne küstahlık! Bu cesaret nereden geliyor? Hiç taviz vermiyorsun. Korku da yok, bir yumuşama da yok. Kimsiniz, kaç kişisiniz, nereye hizmet ediyorsunuz? Bunları söylemek zorundayım ben. Bu işin peşini de biz bırakmayacağız. Çünkü orada kestiğiniz ses benim sesim değildi.

Ben camiamı, Beşiktaş’ımı, taraftarımı tenzih ediyorum. Taraftarımız üzülüyor. Ekran resimlerini paylaşıp kongre üyeliğinden ayrılmak istiyorlar.