Kültür - Sanat
Kriter dergisinin Haziran sayısı çıktı
Kriter dergisinin Haziran sayısının Açık Oturum sayfalarında; Beril Dedeoğlu, Burhanettin Duran, Fahrettin Altun ve Hasan Basri Yalçın yeni dönemde Türk dış politikasının önündeki meydan okumaları ve imkanları tartıştı.
SETA bünyesinde hazırlanan aylık siyaset, ekonomi ve toplum dergisi Kriter’in ikinci sayısı çıktı.
Haziran sayısında Kriter Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Altun’un moderatörlüğünde gerçekleştirilen Açık Oturum’da Eski AB Bakanı ve Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Beril Dedeoğlu, SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ile SETA Kıdemli Araştırmacısı Hasan Basri Yalçın, Türk dış politikasınınönündeki meydan okumaları ve imkanları masaya yatırdı.
“Büyük güçler Suriye krizini kilitledi”
Burhanettin Duran, büyük güçlerin Suriye’de krizi çözmedikleri gibi bölgesel güçlerin rekabetine açarak meseleyi kilitlediklerini ve yeni çatışmalara zemin hazırladıklarını söyledi.
Türkiye’nin son üç yıldır yaşadığı türbülansın da ana sebebi olarak Suriye krizini gören Duran, Suriye krizinden çıkışın bir yönüyle de Türkiye’nin kendi iç türbülansından çıkışı anlamına geldiğini ifade etti.
Duran, Suriye krizinin sadece Türkiye’nin değil bütün aktörlerin dış politika yaklaşımlarına önemli değişiklikler getirdiğine dikkati çekti.
Bölgesel ve küresel güçlerin Suriye krizindeki pozisyonu ile kıyaslandığında Türkiye’nin sert güçlerini en az uygulayan ülke olduğunu belirten Duran, “Hem bu kadar sınırı var, hem PKK-YPG tehdidini direkt hissediyor, hem 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor, hem de DAEŞ’in en fazla saldırdığı ülke. Hiçbir ülkenin bu kadar tehdit karşısında fiilen sert gücü kullanmayı bu kadar erteleyebilmesi mümkün değil. Ben iç siyasi maliyetine, terörle ilgili bütün maliyetine rağmen Suriye meselesinin yine de iyi yönetildiği kanaatindeyim” yorumunu yaptı.
“Bu terör Avrupa’da olsa kaç kere yasa değiştirirlerdi?”
Burhanettin Duran, AB’nin Türkiye’ye dayattığı yeni şartlara ilişkin, “Terörle mücadele meselesinde Türkiye’yi anlamıyorlar. Böyle bir terör mesela Avrupa’da olsaydı acaba kaç kere nasıl yasalarını değiştireceklerdi, tahmin etmek hiç de zor değil” değerlendirmesinde bulundu.
Duran, Türkiye’nin komşularıyla veya bölgedeki aktörlerle olan ilişkilerinde birtakım revizyonlar getirme iradesi ve isteği bulunduğunu, ancak bunun karşılıklı menfaatler ve stratejik planların yeniden oluşturulmasıyla mümkün olacağını ifade etti.
“Türkiye Suriye’de iki büyük güçle yüz yüze geldi”
Beril Dedeoğlu ise Suriye meselesinde Türkiye’nin doğrudan doğruya Rusya ve ABD ile yüz yüze geldiğini, bunu dengelemenin hiç de kolay olmadığını ifade etti.
Yeni dönemde Amerikan dış politikasında Suriye konusunda ana eksenin değil ama uygulama biçimlerinin değişebileceği öngörüsünde bulunan Dedeoğlu, Rusya’nın silahlı pozisyon alması ve yangından mal kaçırırcasına alan kazanma telaşının ABD’nin bundan sonra biraz daha askeri güvenlik öncelikli siyaset uygulayacağını gösterdiğini dile getirdi.
Dedeoğlu, Suriye’de hiçbir oyuncunun tek başına oyun kuramayacağını, ancak Türkiye’nin kurulmak istenen oyunu bozabileceğini belirtti.
“Avrupa’nın tek derdi, kendini mültecilerden korumak”
Avrupa’nın mülteciler konusuna bir insanlık dramı veya bir uluslararası sorun olarak değil gelenlerden korunması meselesi olarak baktığına dikkati çeken Dedeoğlu, şunları kaydetti:
“Ne vize serbestisi ne de geri kabul anlaşması mülteci meselesi ile ilgili konular değil. Yapılacak olan, Türkiye yurttaşlarının zaten Ankara Anlaşması’ndan doğan haklarını devreye sokup vize kolaylığı verilmesidir. Bunun da abartılacak bir yanı yok. Türkiye’nin terörle mücadele ettiği bir dönemde ‘Terörle mücadele yasasındaki terör tanımını değiştirin’ türündeki bir kriteri bu uzlaşmanın parçası haline getirmek, aslında ‘İlişkiler fazla gelişiyor, bunu şimdiki pozisyonunda donduralım’ demektir.”
“Bizde dış politika çok yüksek sesle yapılıyor”
Dedeoğlu, değişen koşullar dolayısıyla dış politikada farklılığa gidilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirterek, “Türkiye’nin bundan sonra yapacağı revizyon, tüm taraflara eşit mesafeyi korumaya yönelik bir pozisyon olarak tanımlanabilir. Bugüne kadar çok daha rahat bir şekilde tarafını belli eden bir Türkiye söz konusuydu. Ama bugün öyle bir taraflılık ortamı yok. Dışişleri ya da diplomatik misyonlar nezdinde bağlantıların koparılmasına varmayacak önlemlerin alınması gerekiyor” yorumunu yaptı.
“Türkiye’de dış politikanın çok yüksek sesle yapıldığını” savunan Dedeoğlu, “Dış politika bir tür satranç gibidir. İlla hep ileriye doğru gidilmez. Çeşitli manevraları vardır. Dolayısıyla geri adım atmanın da kapılarının açık bırakıldığı ve maliyetin düşük olduğu bir yeni dış politika revizyonuna ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin Suriye’de bir numaralı meselesi PYD’dir”
Hasan Basri Yalçın da Suriye’deki yeni gündemi bütün devletlerin tanıması gerektiğini belirterek, “Bugün Suriye’de ben şöyle bir resim görüyorum. Bir, Suriye’de Amerikasız çıkış yok. İki, Amerika’nın Suriye’ye müdahil olmaya niyeti yok. Üç, Rusya’yı hesaba katmadan Suriye’de bir çözüm yok. Dört, Türkiye’yi hesaba katmadan Suriye’de bir çözüm yok. Yani hiçbir aktör Suriye’de tek başına bir çözüm üretebilecek gibi gözükmüyor” yorumunu yaptı.
Şu an Türkiye’nin Suriye’de bir numaralı meselesinin PYD olduğunu vurgulayan Yalçın, “Dolayısıyla Türkiye, PYD meselesine odaklanabilmek için elindeki bütün müzakere imkanlarını kullanmak durumundadır. Bu Rusya ile olur, İran ile olur, Amerika’yı yeniden devreye sokmak adına her şekilde yapılabilir” ifadelerini kullandı.
“Şimdi Başkanlık Zamanı”
Kriter, Haziran sayısında siyasette yeni dönemi “Şimdi Başkanlık Zamanı” başlığıyla kapağına taşıdı.
SİYASET bölümünde, AK Parti genel başkanlığı ve başbakanlıkta yaşanan değişim sürecini ve yeni dönemin koordinatlarını Fadime Özkan, Serdar Karagöz, Edibe Sözen, İhsan Aktaş, Avni Özgürel, Muhittin Ataman, Yahya Bostan ve Hasan Öymez kaleme aldı.
İsmail Çağlar, AK Partili 14 yılın adalet ve kalkınma serüvenini yazarken, Halime Kökçe kamuoyu üzerinde algı oluşturmak ve mahkemeleri baskı altına almak üzere uygulamaya konulan “mahkeme aktivizmi”ne odaklandı. Ali Aslan ise dokunulmazlıkların kaldırılması ve HDP’nin provokatif tutumunu değerlendirdi.
SÖYLEŞİ bölümünün bu sayıdaki konuğu Haluk Alkan oldu. Uzun süredir ülkenin gündeminde olan sistem değişikliği tartışmalara ilişkin Kriter’in sorularını yanıtlayan Alkan, Türkiye’nin öncelikli ihtiyacının başkanlık sistemi olduğunu söyledi.
DIŞ POLİTİKA sayfaları için gerçekleştirilen Açık Oturum’da Beril Dedeoğlu, Burhanettin Duran ve Hasan Basri Yalçın, Fahrettin Altun moderatörlüğünde Türk dış politikasının önündeki meydan okumaları ve imkanları masaya yatırdı. Kemal İnat ise Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini analiz etti.
Kriter’in Haziran sayısının DOSYA konusu “intihar terörizmi” oldu. Murat Yeşiltaş, Necdet Özçelik, Salih Zengin, Cengiz Alğan ve Asım Yapıcı terör örgütlerinin intihar saldırılarını farklı boyutlarıyla ele alırken, Kemal Sayar ile de intihar terörizminin sosyal ve psikolojik boyutu üzerine bir söyleşi gerçekleştirildi.
EKONOMİ bölümünde ise Sadık Ünay yeni dönemde ekonomi gündemini, Nurullah Gür merkez bankası tartışmalarını, Mevlüt Tatlıyer de Türkiye’de tasarruf ve harcama eğilimlerini değerlendirdi.
MEDYA KRİTİK’te Metin Erol üçüncü yılında Gezi Parkı Şiddet Eylemleri’ni kaleme aldı.
PORTRE sayfalarında Veysel Kurt Arap-Fars Şiiliğinin rekabet alanında bir aktör olarak Mukteda El Sadr’ı analiz etti.
KİTAPLIK’ta ise Mehmet Akif Memmi PKK’yı meşrulaştıran kitapları analiz etti.
KRİTER İLETİŞİM
Web: kriterdergi.com
Mail: iletisim@kriterdergi.com
Tel: 0212 395 11 00
Adres: Defterdar Mah. Savaklar Caddesi. No:41-43 Eyüp-İstanbul
twitter.com/KriterDergi
facebook.com/kriterdergisi
instagram.com/kriterdergi
KRİTER HAKKINDA
Gündemin hızlı değiştiği Türkiye’de kamuoyuna kalıcı işaretler bırakmayı hedefleyen Kriter, Türkiye’nin kendine gelmek ve ayağa kalkmak için mücadele verdiği bu yeni dönemin kriterlerini ortaya koymak için çıkıyor.SETA bünyesinde hazırlanan Kriter, Fahrettin Altun’un genel yayın yönetmenliğinde aylık periyotta yayımlanıyor.