“Ey iman edenler! Hep birlikte itaata girin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır.” (Bakara, 208)

“... Şüphesiz ki, şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için dostlarına vesvese verirler. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki Allah’a ortak koşanlar olursunuz.” (En’am, 121)

Ve Kur’an’da şeytana karşı büyük uyarı:
“Ey Muhammed! Sen’den önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir şeyi arzuladığı zaman şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Allah, şeytanın karıştırdığını giderir, sonra Allah kendi âyetlerini tahkim eder. Allah bilendir, hakimdir.” (Hacc, 52)

“Allah, şeytanın karıştırdığını, kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vesile kılar. Zalimler şüphesiz derin bir ayrılık içindedirler.” (Hacc, 53)

Yine Kur’an’da şeytanın, kendisini dost edinenleri nasıl sapıttırdığı şöyle beyan edilir:
“Allah hakkında bilmeden tartışan ve her azılı şeytana uyan insanlar vardır.
Şeytan hakkında şöyle yazılmıştır: O kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve alevli azaba götürür.” (Hacc, 3-4)

“De ki, Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından Sana sığınırım. Rabbim! Yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım.”
(Mü’minun, 97-98)

İnananlara Kur’an’dan uyarı:
“Ey inananlar! Şeytana ayak uydurmayın. Kim şeytanın ardına takılırsa, bilsin ki o, hayasızlığı ve fenalığı emreder. Allah’ın size lütuf ve merhameti bulunmasaydı, hiçbiriniz ebediyyen temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini temize çıkarır. Allah işitir ve bilir.”
(Nur, 21)

Kur’an şöyle ferman ediyor:
“Şeytan sizin düşmanınız, siz de onu düşman tutun.”
Evet, Kur’an âyetleri şöyle diyor:
“Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz şüphesiz gerçektir; dünya hayatı sizi aldatmasın. Allah’ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın.
Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır. Siz de onu düşman tutun; o kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır.”
(Fatır Sûresi, 5-6)

“Şeytan seni dürtecek olursa Allah’a sığın, doğrusu O, işitendir, bilendir.” (Fussilet, 36)

Şeytanın azdırdıklarının sonunu da Allah Teâlâ Kur’an’da şöyle beyan ediyor:
“İblis, ‘Senin kudretine and olsun ki, onlardan Sana içten bağlı olan kulların bir yana, hepsini azdıracağım’ dedi.
Allah, ‘Hak budur. İşte Ben hakikati söylüyorum, Sen ve sana uyanların hepsi ile cehennemi dolduracağım’ dedi.”
(Sa’d Sûresi, 82-85)

Onlardan olmayın

Bakara Sûresi ve diğer sûrelerde Rabbimizin Yahudiler hakkında ne buyurduğunu gördük. Yahudilerin en büyük düşmanı iman edenler, mü’minler olduğunu da gördük, hâl böyle olunca biz mü’minler onlara nasıl davranmalıyız, bizim de en büyük düşmanımız Yahudilerdir mi demeliyiz, yüce Rabbimiz bu hususta da bizler yol göstermiş tavrımızı belirlemiş ve bizleri uyarmıştır, işte Rabbimizin uyarıları;
Bakara, 120.

- Kendi dinlerine uymadıkça Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır. De ki: “Hidayet ancak Allah’ın hidayetidir”. Yemin olsun ki sana (Kur’an) geldikten sonra şayet onların arzularına uyarsan, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. (Yani, Allahü Teala bizlere, İslam olduktan sonra, Kur’an’a kavuştuktan sonra onların isteklerine arzularına uyarsanız, yemin olsun ki Allah’tan dostlukda yardımda beklemeyin) buyuruyor.

Maide Sûresi, âyet 51’de ise:
- Ey iman edenler Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz onlardan olur, muhakkak Allah zalim kavmi hidayete erdirmez, buyrulur. Allahü Teala’nın (sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz onlardan olur” buyruğundan sonra başka söze ne hacet, ama biz merhum Elmalı Hocamızdan (Allah rahmet eylesin) bu âyet-i kerimenin izahını dinleyelim. “Yahudilere gerçek bir dost gibi samimiyetle itimad edip, kendinizi kaptırmayınız, onlardan dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz, çünkü onlar mü’minlere yar olmazlar. Yahudiler birbirinin, Hıristiyanlar da birbirinin dostlarıdırlar. Ne Yahudiler kendilerinden olmayana dost olur, ne Hıristiyanlar bunların dostlukları kendilerine mahsustur. “Ve siz mü’minlerden her kim onları dost tanır, veli edinirse şüphe yok ki o da onlardandır.” Onlara benzemiş, onların huyunu kapmıştır, onlardan sayılır. Ahirette onlarla beraber haşrolunur.”