AKİT MENÜ

Gündem

Fidan gündemi değerlendirdi: Gazze’de Batı’nın satın aldığı resmi tersyüz ediyoruz

Ankara’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD ya da bazı Batılı ülkelerin İsrail’e kayıtsız şartsız destek vermesinin ciddi bir sorun olduğunu, İsrail’in Lübnan’la girişeceği bir savaşın çıkmaz sokak olduğunu belirtti. İsrail’in Batı’ya anlattığı ‘ben katledildim. Bunu yapanlar barbar’ şeklindeki kurgunun bir önemi olmadığını söyleyen Fidan, “Bizim duruşumuz, bizim çıkışımız Netanyahu’nun ortaya koyduğu o stratejiyi, Batı’nın satın aldığı o resmi, tamamıyla tersyüz ediyor” diye konuştu.

Latif Şimşek  Ankara

Dışişleri Bakanlığında basın mensuplarıyla bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Fidan, Gazze’deki sürecin gidişatını nasıl değerlendirdikleri yönündeki soruya, “Uluslararası toplumun bu süreci engelleme yolunda herhangi bir çaba göstermemesi, sistem için ciddi bir kırılma anı olmuştur” cevabını verdi.

Gazze’deki sürecin gidişatını nasıl görüyorsunuz? Bu mesele daha ne kadar devam edecek? 2024 Ocak-Şubat gibi biter mi? Ne düşünüyorsunuz?

Uluslararası toplumun bu süreci engelleme yolunda herhangi bir çaba göstermemesi, sistem için ciddi bir kırılma anı olmuştur. Bunun etkilerinin tabii ki konuşulması gerekecek. Her ülke kendisine bundan ağır dersler çıkarmak durumundadır. İttifakların o kadar işe yaramadığını, yarın bir gün aynısı kendilerinin başına gelirse hiç kimsenin bir şey yapmayacağını düşünenler olacaktır.

Bölgedeki güç dengeleri değişmeye başladıkça, politik tavırların da değişeceğine inanıyorum. Bu o bölgede ABD’nin ve İsrail’in en yakın arkadaşı olduğu var sayılan ülkeler için de geçerli. Şu anda alınan tavırlar, dostluktan ya da düşmanlıktan alınmıyor, çaresizlikten alınıyor. ABD’nin ya da bazı Batılı ülkelerin İsrail’e kayıtsız şartsız destek vermeleri ciddi bir sorun. ABD’nin İsrail adına savaşmakta olduğu bir denklemde bölge ülkeleri karşı gücü geliştirmek isteyecektir. Gazze’deki türden katliamların bir daha olmasını istemeyenler, bundan sonra çok büyük bir silahlanma ve güç arayışına girebilirler diye düşünüyorum.

Gazze'de yaşananlar Batı'nın kredisini kaybetmesine yol açtı

Gazze’de yaşananlar, Batı’nın ve Avrupalıların bütün repütasyonlarını, bütün biriktirdikleri krediyi bir anda kaybetmelerine yol açtı. İnsanlık nezdinde, özellikle bizim jenerasyonlar nezdinde tüm kredilerini harcamış oldular. Bunu geri kazanmaları kolay olmayacak.

Ukrayna Rusya meselesindeki tavırlarının tersine, Gazze konusunda bambaşka bir yerde durmaları, ikiyüzlülüğün tavan yaptığı yerdir. İlke, erdem ve ahlaktan bahsedemiyorlar. Bunları tümüyle yok sayıyorlar. Tüm bunların, çok büyük bir jeostratejik kırılmaya zemin hazırladığını görüyorum.

Gazze’de katliamlar, geçmişteki büyük katliamlara göre düşük yoğunluklu olarak devam ediyor. Türkiye’nin Müslüman ülkeleri harekete geçirmek için ne gibi çabaları var?

Bu, Gazze’de bizim tanık olduğumuz üçüncü savaş. Filistin meselesini de yakından takip eden bir ülke olarak, bu konuda daha hazırlıklı ve tecrübeli olduğumuzu, elimizden geleni de yaptığımızı düşünüyorum.

İslam ülkeleri olarak, bölge ülkeleri olarak neler yapabileğimiz konusu önemli. Olay, tabiatıyla askeri bir olay. Amerika’nın kayıtsız şartsız, Batının kayıtsız şartsız İsrail’e destek verdiği bir yerde bölgedeki tabii ki güç kullanma imkanı yok. Dolayısıyla bu meseleye yaklaşırken daha farklı teknikler üzerine yoğunlaşmamız lazım. Burada özellikle bölge ülkelerinin, kendilerine önemli dersler çıkardığını düşünüyorum. Daha farklı bir dayanışma ruhu içerisinde olduklarını düşünüyorum.
İslam dünyası olarak bizim yapmamız gereken çok şey var. İsrail’le ilişkilerden bahsediliyor zaten. Hani İsrail’le ilişkisi olan çok fazla bir ülke yok açıkçası. Dolayısıyla esas tavır, Batı’ya konulmalı. Buna karar vermek lazım.

İsrail, Lübnan’da Salih Auri’ye suikast düzenledi. Bunu savaşın bölgeye yayılma eğilimi göstermesinin bir emaresi olarak yorumlayabilir miyiz?

Ben İsraillilerin Lübnan’la savaşa girmemek için kendilerini zor tuttuğunu düşünüyorum. Ama hep söylüyorum. Bu yol çıkmaz sokaktır. Öyle bir şey olursa bu savaş tabii ki bitmez. Tam tersine, meselenin çözülmesi isteniyorsa, barış ve iki devletli çözüme odaklanmak lazım.

Tehditleri zor kullanarak ben elimine edeceğim dediğiniz zaman, burada belli şeylerin olacağını öngörmek zor değil açıkçası. İsrail’in de Lübnan’daki bu operasyonu baktığınız zaman şöyle bir şey var. Bir Hizbullah hedefini, Hizbullah yöneticisini vurmuyor ama Lübnan’a ben senin üstünde uçuyorum, takip ediyorum mesajını veriyor.

Nerede olursanız olun vuruyor. Hizbullah buna nasıl aksiyon gösterecek? Başından beri savaşın ilk gününden beri ortaya koyduğu aslında tavrın bir devamı. Burada daha farklı bir şey yapılmış değil.

İstihbarat giderek daha da önem kazanıyor

Türkiye dahil başka birkaç ülkede yaşayan Filistinlilere yönelik suikast düzenleyeceğine dair haberler yer almıştı. Türkiye’deki istihbarat teşkilatımız tarafından İsrail casuslarına yönelik bir operasyon düzenlendi. Siz Türkiye’nin istihbarat ve güvenlik kapasitesinin geldiği seviyeyi ilişkin ne tür bir değerlendirmeniz olur?

Değerli arkadaşlar, yani gerçekten, özellikle bu çağda istihbarat giderek daha da önem kazanıyor. Çok üzerinde durmamız, odaklanmamız, teknolojiyi yakından takip etmemiz, metot geliştirmemiz gereken bir alan. Yani şimdi terörle mücadele bir ihtisas alanı, dış politika, yani dış operasyonlarda dost unsurlarla beraber çalışma konusu başka bir operasyon alanı. Bunların hepsi de tabii ciddi bir çabayla yeniden kendini üreten bir yapı içerisinde evrilmesi gerekiyor. Milli İstihbarat Teşkilatında çok ciddi reformlar yapıldı. Çok ileri reformlar yapıldı.

Yani gerçekten şimdi görüyorsunuz sonuçlarını belli ülkelerde. İşte diyelim Suriye, Irak’ta bilinen yerler, dost unsurlarla yürütülen ve bize askeri maliyeti çok az olan çok önemli operasyonlar var. Tabii bunların hepsi basına yansımıyor, basına yansıyan kısmı belli yeteneklerin nasıl geliştiğini de gösteriyor.
Türkiye bu alanda çok ilerleme kaydetti. Şu anda İbrahim Bey de iyi çalışıyor, sistem devam ediyor. Terör şebekelerinin vurulduğunu ve casus servislerin yakalandığını görüyoruz.

Burada odaklanma ve bir hedefin olması önemli. Türkiye’nin tehditlerini iyi anlamak önemli. Kendinizi sürekli düşmanın yerine koymanız gerekiyor. Yani düşmanın yerine koyup ona göre hareket etmeniz gerekiyor.

Blinken misafirim olarak gelecek

Blinken’ın cumartesi günü Türkiye ziyareti konusunda bir programlama netleşti mi? Yine Amerika Birleşik Devletleri başlığında sayın Cumhurbaşkanının bu ay bir Washington ziyareti planlandığına yönelik son günlerde gelen bilgiler var. Biden’la görüşme hususunda. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanının bir Beyaz Saray ziyareti konusunda da bir gelişmeniz var mı?

Değerli arkadaşlar, yani Blinken’ın cumartesi seyahati olacak. Benim misafirim olarak Türkiye gelecek. Şu anda planlanan o yani bir değişiklik olmazsa misafirimiz olarak geliyor. Cumhurbaşkanımızın şu anda planlanan bir seyahati yok. Yani üzerinde konuştuğumuz seyahat yok şu anda.

Esad’la yeni bir görüşme olacak mı?

14 Mayıs seçimleri öncesi Esad rejimiyle ile Moskova’da dörtlü bir zirve gerçekleştirilmişti. Yeni bir görüşme gerçekleşebilir mi?

Temas meselesi her zaman çeşitli boyutlarda bir temas oluyor. Direkt oluyor, dolaylı oluyor. Daha farklı seviyelerde oluyor ama orada şu anda birinci öncelik yeni bir çatışma alanı çıkmaması rejimle-muhalifler arasında. Herkes pozisyonunu koruyor, daha doğrusu Astana Mutabakatı çerçevesinde çizdiğimiz bir resim var. Onun korunması önemli.

Dünyada tarafların Hamas'a bakışı 7 Ekim'le değişmedi

Türkiye’nin Hamas’a yönelik yaklaşımı Türkiye’nin vaktiyle ilişkilerinde yeni bir adım. Güncel gelişmeleri düşünecek olursak komplikasyonlara, zorluklara yol açabilir mi?

Şunu söylemek lazım. Tarafların Hamas ile ilgili tutumunda, 7 Ekim öncesi ile sonrası arasında bir şey değişmedi. Bizim gibi bunu, terörist olarak görmeyenler, bir direniş hareketi olarak görenler, siyasi parti görenler, o şekilde görmeye devam ediyor. Hakeza, terörist görenler de aynı pozisyonlarını koruyor.

Ama yapılan hareketin sivillerle ilgili kısmı tabii ki eleştirilir. Biz de ilk gün itibarıyla bunu yapmaktan çekinmedik. Ama onları bahane edilerek Gazzelilerin ayrım gözetmeksizin öldürülmesi meselesini gözden kaçırmamak lazım.

Bizim Hamas’ın direniş vasfını vurgulamamızın reaksiyon oluşturması biraz da İsrail ile alakalı. Netanyahu’nun ilk günden pazarladığı bir resim var. Bütün bu süreci 7 Ekim gününde olan bazı olaylarla fotoğraflayıp, onun üzerinden Batıya anlattığı bir kurgu var. ‘Ben, katledildim. Bunu yapanlar barbar’ diye anlatıyor hadiseyi. Dolayısıyla onun için ne olduğunun önemi yok.

Batının ikiyüzlülüğü onlar için pozisyon kaybı

Bizim duruşumuz bizim çıkışımız ise onun ortaya koyduğu o stratejiyi, Batı’nın satın aldığı o resmi, tamamıyla tersyüz ediyor. Biz diyoruz ki; Hiçbir gerekçeyle on binlerce sivilin ayrım gözetmeksizin öldürülmesi mümkün değil. Bunun adı barbarlıktır. Eğer Hamas’a yönelik tanımlamaları siz sivil katliamı üzerinden yapıyorsanız, aynı kuralı İsrail için de uygulamanız lazım. Yani tanımlamaları İsrail’e yönelik olarak da yapmanız lazım.

Şimdi tabii bunlar, cevap veremedikleri konular. Bazen diyorlar ki, bildirilerde, işte şeyi kınayalım diyorlar, Hamas’ı kınayalım. Tamam hiç problem yok, kınayalım. Hangi gerekçe ile kınıyorsunuz Hamas’ı? Sivil öldürdüğü için. Peki aynı gerekçeyle İsrail’i de kınayalım. Bunu yapamıyorlar. Şu anda en fazla onu, böyle bir şey yapmamaya çağırıyorlar. Şimdi bunlar tabii büyük bir pozisyon kaybı onlar açısından.

Bu konuda, özellikle Cumhurbaşkanımızın ilkeli duruşunu biliyorsunuz. Doğruların ifade edilmesi ve doğru yerde durmak olunca mesele, orada maliyete bakılmıyor açıkçası. Bakılmaması da gerekiyor.

Terör örgütü PKK, Erbil yönetimini de hedef alıyor

Son zamanlarda Türkiye’nin artırdığı operasyonlara yönelik, Irak’ta Bağdat’la Erbil’in tutumları neler?

Terörle mücadelede Erbil’le tam bir iş birliğimiz var arkadaşlar. Özellikle PKK konusunda bizim hassasiyetlerimizi paylaşıyorlar. Onlarla iş birliği konusunda her geçen gün daha da iyi bir noktaya gidiyoruz. Onu söylemekte bir beis görmüyorum.

Biliyorsunuz, PKK aynı zamanda Erbil yönetimini de hedef alır bir durumda. Şu anda PKK’nın Süleymaniye ile geliştirdiği bir ittifak var, KYB ile. KYB ve PKK ittifakı, KDP bloğuna olduğu gibi karşı. Süleymaniye ve PKK, bunlar Erbil yönetimine karşılar. Burada büyük bir sıkıntı var.

Bağdat’taki belediye seçimleri, bölgede çeşitli sonuçlar çıkardı. Bunlara da yakından bakıyoruz. Taraflarla görüşüyoruz. Dün Türkmen cephesi başkanı Hasan Turan buradaydı, onunla uzun bir görüşme yaptık.

Bizim istediğimiz önceden geliştirilen kuralın devam ettirilmesi, yani taraflar arasından yine münavebeli bir valilik sisteminin devam etmesi önemli. PKK ve KYB ortaklığının bölgede etkinlik kuracağı bir denklemin olmaması için çalışmaya devam ediyoruz.

 

Yorumlara Git

20 Eylül 1238: Mahmûd B. Ahmed Nâsîrî'nin vefatı (Alim)

İsrail’den skandal talimat! Savaş kuzeyde resmen başladı

Amerikalılar Trump’ın mitinginde dehşeti yaşadı! Gizli Servis bilerek müdahale etmemiş

İsrail’in vaadettiği serveti elinin tersiyle itti: Kanlı para istemem!

Bazı fakülte ve enstitülere kapatma kararı Resmi Gazete'de