Buğra Kardan  İstanbul

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde mekik diplomasisi uygulayan Türkiye, “Yalnız ülke” iddiasını boşa çıkarıyor. “Dünya beşten büyüktür” anlayışıyla savaşlarla, katliamlarla pençeleşen ülkelere ve halklara ümit olan Erdoğan’ın aktif dış siyaseti göğüs kabartıyor. Suriye’de ve Gazze’de devam eden katliamları durdurmak için elinden geleni yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarılı hamlelerde bulunuyor. Esed ve katil Netanyahu’nun kanlı eylemlerini önleme girişimlerine kararlılıkla devam eden Erdoğan, diplomasi dehası olarak görülüyor. Bölgede hayatı normale döndürmeye, İsrail-Filistin ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bitirmeyi odağa alan Başkan Erdoğan’a övgüler geliyor.

Lavrov’dan övgü

Antalya Diplomasi Forumu’na katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, Erdoğan’ın devletlerin uluslararası sorumluluklara nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda yeni bir perspektif sunduğunu dile getirdi. Bölgede beliren yeni durum Lavrov’un haklılığını ortaya koydu. Türkiye, mazlumlar için güvenli liman, adil dünyaya açılan oldu. Türkiye’yi Avrupa’nın uydusu yapmaya yeltenen mandacı zihniyete inat Selçuklu ve Osmanlı’dan ilham alarak proaktif dış siyaset yürüten Erdoğan, Ankara’yı diplomasi merkezi hâline getirdi. İsrail-Filistin savaşında haklının yanında yer alan ve Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu rolü oynayan Türkiye, tehditlere aldırış etmeden alternatif enerji arayışına devam etti. Mavi Vatan doktriniyle İsrail, ABD, Yunanistan, BAE ve Mısır gibi ülkelere hiza verdi.

Tam bağımsız Türkiye

Araştırmacı Murat Akan, akit’e yaptığı değerlendirmede şunları dile getirdi: “AK Parti döneminde proaktif dış politika izlenmeye başladı. Önce edilgen bir politika vardı. Her şey Amerika’nın tavrına bağlıydı. Washington’ın ne dediği önemliydi. Oradan gelecek talimata göre bir adım atılırdı ya da atılmazdı. Erdoğan’la özgün ve milli politikaya geçildi. Erdoğan’dan evvel Türkiye, iç sorunlarıyla meşgul ediliyordu. Türkiye’nin kendi dertleriyle boğuşması, dışarıda olanlara değinmemesi amaçlanıyordu. PKK piyon olarak kullanılıyordu. Erdoğan’la savunma hattı Türkiye dışına çekildi. Dışarıda elde edilen kazanımlar üzerine pazarlıklara girişildi. Ülkemiz, Mavi Vatan’da öne çıktı. Afrika’da yatırımlar devreye soktu. Bakın, Mısır’da darbe oldu. Bu darbe Türkiye’ye de karşı oldu. Çünkü Mursi zamanında Mısır’la müşterek projeler üretilmesi hedefleniyordu. Her şey net. Ankara-Washington hattında neden gerilim çıktı? Çünkü Türkiye, Erdoğan’la dış politikada bağımsızlaşmaya yöneldi. Türkiye’nin ağırlığını, itibarını arttırmak hiç kolay olmadı. Afrika’da yerimizi yeni yeni alıyoruz. Somali’nin balıklarını biz çıkaracağız. Cibuti’de güzel yatırımlarımız olacak. Hakikaten Erdoğan’ın ülkemize kattıkları inkâr edilemez. Erdoğan’ın Anadolu’ya hapsolmuş Türkiye’yi dünyaya açtığı görmezden gelinemez. Daha önce PKK, Türkiye’nin içinde eylemler yapıyordu. Şu anda yapamıyor? Çünkü savunma hatları Anadolu’dan Irak ve Suriye’ye nakledildi. Bu ülkelerde de terörle mücadele edilir oldu.

Bölgenin süper gücü

“Türkiye, bölgede süper güç oluyor. Bunu proaktif dış politikayla yapıyor. Türkiye’nin diplomaside kat ettiği aşamayı Rusya, Amerika, Avrupa da müşahede ediyor, ciddiye alıyor. Zira Türkiye’nin yer almadığı proje, çözmediği sorun yok. Ortadoğu bizim için çok önemli. Erdoğan, İsrail’in zulmünü dünyaya haykırıyor. BM’yi tedbir almaya çağırıyor. Bu nedenle ABD tedirgin oluyor. PYD’ye silahları boşuna vermiyorlar. Muhalefetin ‘Yalnızlaşıyoruz’ söyleminin karşılığı yok. Bir dönem dargın olduğumuz BAE ve Mısır’la da münasebetlerimiz iyi. Öbür yandan artık kimse, ‘Bizim Suriye’de veya Libya’da ne işimiz var’ diyemez. Bakın proaktif politikamızın meyveleri Libya’da toplandı. Türkiye, BM’nin desteklediği gücü iktidarda tuttu. Türkiye doğru yolda, karşımızda 100 yıla damga vuracak bir politikalar var.”