AKİT MENÜ

Oruç

Oruç: Vücut Direnci düşürür mü? Vücudu tedavi mi eder?

11 Ayın Sultanı Ramazan ayı’nın 2. haftasına girdik. İlk günlerde zorlayan oruç artık kendini alıştırdı. Oruç ibadetinin vücuda bir çok katkısı bulunuyor. 1 yıl boyunca yorulan sindirim sistemi oruçla birlikte dinleniyor. Kan şekeri ise normale giriyor.

SERDAR KILIÇ / İSTANBUL

Oruç genel olarak müslümanların yıl içinde 1 ay boyunca imsak vaktinden iftara kadar gün boyu yemekten ve içmekten uzak durduğu dini bir ibadet olarak biliniyor. Ancak Belirli bir süre yeme, içme, perhiz yapma ya da belirli yiyecekleri yememe, sükût etme, ağzı ve kulağı yalandan ve kötü sözden koruma vb. şekillerde yerine getirilen oruç ibadetine bütün inanışlarda rastlanıyor.

Yahudilik’te öncelikle nefsi alçaltma vasıtası kabul edilen ve “tzom” veya “innah nefeş” kalıbıyla Eski Ahid’de kullanılan oruç ibadeti, “Canlarınıza cefa edeceksiniz” emrinin bir gereği ya da HZ. Dâvud’un yaptığı gibi Allah’a dua öncesi yapılması gereken bir hazırlık ritüeli olarak algılanıyor. Yahudilik'te en çok bilinen oruç, Kefaret Günü anlamına gelen Yom Kippur'da tutulur. Bu, Tevrat'ta adı geçen tek oruçtur. Yom Kippur, tam bir oruçtur yani gün batımından ertesi gün karanlık çökene kadar tutulur.

Hristiyanlık’ta ise Hz. İsa’nın oruç tutmuş olmasına Yeni Ahit’te atıfların olması orucun Hristiyanlık için de önemli bir ibadet olduğunun göstergesi. Hz İsa’nın Yahudiliğe, ilave olarak tayin ettiği belirli bir oruç vakti veya tarzı olmamakla beraber ilk Hristiyanlar özellikle çarşamba ve cuma günleri oruç tutmuş, senenin muayyen zamanlarında genelde et ve süt mamullerini tüketmemeyi tercih etmişlerdir. Oruç, Hz. İsa’nın yaşamında ve erken dönem kilise uygulamalarında çokça uygulanmıştır.

Görüldüğü gibi oruç aslında Yahudilik ve Hristiyanlık bozulmadan İbrahimi dinlerin temellini oluşturan ibadetlerden biri. Bugün Müslümanların Razaman-ı şerifte tuttuğu oruç ibadeti vucüda da oldukça faydalıdır.

Peki Oruç tutulduğunda açlık ve susuzluk nedeniyle vücut direnci düşer mi? Bu sorunun cevabı ‘’hayır’’ oruçlu iken ne kadar yorgun hissetsek bile aslında açlık vücut direncini arttırır.  Yemekten sonra geçen altı saatlik zaman aralığında tam açlık durumu meydana gelir. Uzamış açlık durumu ise, 12 saatten uzun 12-16 saat arasını kapsayan aç kalma durumudur. Vücudumuz, yapısı gereği uzun süren açlık durumlarında, proteinlerinin yıkılmasını önlemek için kan şekerini 80 mg seviyesinin üzerinde tutmaya çalışarak kendisini korumaya alır. 

Vücut tokluktan açlık durumuna geçtiğinde öncelikle glikozun yani şekerin parçalanması ve depolanmasını sağlayan işlemler yavaşlatılarak kan şekeri sabit tutulmaya çalışılır.  Vücut depolarında bulunan yağ, yağ asitleri ve keton minarelerden enerji kaynağı olarak istifade edilmesini sağlayan mekanizmalar devreye girer.

Uzmanlara göre; 1935 yılında kalori kısıtlaması ve uzamış açlık kavramlarına ilişkin yapılan ilk çalışmada bu kavramların etkisi araştırılmış ve bu tarz yaşam kültürüne sahip olan farelerin daha uzun yaşadıkları gözlemlenmiştir. Yani oruçta; yağ yakımı desteklenir. Oruçlu iken glukoz yani şeker azaldığı için bunun doğal neticesi olarak insülin seviyelesinde de düşme meydana gelir. Zaman içerisinde hem kasların hem de karaciğer gibi organların insülin hassasiyetleri artarak, enerji metabolizmasının daha verimli çalışması sağlanır.

Oruçluyken ‘’IGF 1’’ hormonunun üretimi azalır, GF 1 hormonunun kalp damar hastalıklarında en önemli faktörlerden biri olan enflamasyonu tetiklediği biliniyor. IGF 1 hormonu ayrıca hücre bölünmesini de destekleyerek başta kolon, prostat ve meme olmak üzere farklı kanser türlerinin gelişiminde etkin rol oynar. Uzamış açlık durumu, bu hormonun oluşmasını azalttığı gibi yaşlanma süreçlerini ve hastalık risk faktörlerinin de azalmasını sağlayarak vücudu rahatlatır.

Oruçluyken Hücrelerde otofajinin başlaması yaşanır. Otofaji sürecinde açlığın ortadan kaldırılması adına enerji kaynağı olarak eski hücrelerden faydalanılırken aynı zamanda bu hücrelerin yerine genç olanların üretilmesi de tetiklenmiş olur.

Yapılan çalışmalarda uzamış açlık durumunda beyin bölgesinde bir takım mekanizmaların harekete geçerek, nörotrofik faktör olarak bilinen bazı hormonları salgıladığı ve hücrenin enerji kaynağı olarak bilinen mitokondrilerde artış meydana geldiği bilimsel olarak tespit edilmiştir. Çalışmalar neticesinde uzamış açlık süreçlerine maruz kalanların vücutların da  "sirtuin" yani gençlik genleri olarak isimlendirilen genlerin uyarıldığı tespit edilmiştir.

Yani Oruçluyken ne kadar halsiz olsak bile aslında vücut kendini yeniler ve toksinlerinden kurtulur. Böylece hem ibadet yerine gelmiş olur hem de vücut daha sağlıklı çalışır.

Yorumlara Git

TOKİ'den indirim kampanyası! Bakan Kurum detayları paylaştı

İşte Halk TV’nin ve İsmail’in gerçek yüzü! İstedikleri cevabı alamayınca bakın ne yaptılar

Yapay zeka açıkladı! Dikkat çeken sonuç: Çok şaşırtıcı bir oran ortaya çıktı…

ANKA 3, ilk atışta hedefi başarıyla vurdu

Arda Turan’ın rekoru kırılacak! Gündem oldu: Müthiş potansiyel var müthiş dediler: O ülkeye gidecek…